Almanya Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden Martin Schäfer tarafından yapılan açıklamada, “Namibya’da 1904-1908 yılları arasındaki ‘imha savaşı’ bir savaş suçu ve soykırımdır” denildi. Schäfer, Almanya’nın Namibya’ya ve vatandaşlarına yönelki önemli tarihi sorumluluğunun olduğunun kabul edildiğinin altını çizdi.

Dışişleri sözcüsü, soykırım suçunun kabulüne ilişkin olarak önümüzdeki dönemde Alman ve Namibya hükümetlerinin bir ortak deklarasyon yayınlayacakları bilgisini de verdi. Sözcü, iki ülke arasında bir ‘ortak gelecek kurulmasının’ hedeflendiğini de dile getirdi.

Ancak, soykırım nedeniyle Alman hükümetinin resmi özür dileyip dilemeyeceği ve herhangi bir tazminat ödemeye hazır olup olmadığı bilinmiyor. Yine Namibya’da şu anda sayıları 300 bin civarında olan Herero, Nama ve Damara halklarının merkezi hükümete soğuk baktıkları ve Almanya’yla müzakerelerde kimlerin yetkili olacağına dair tartışmaların olduğu da biliniyor.

HEREROLARIN DÖRTTE ÜÇÜNDEN FAZLASI KATLEDİLMİŞTİ

1884 yılında Almanya’nın ‘himayesine’ giren Güneybatı Afrika ülkesi Namibya, Birinci Dünya Savaşı’na kadar bu statüde kaldı. 1904 yılında ülkede sayıları 100 bine yakın olan Herero halkı isyan etmiş ve çatışmalarda 100 kadar Alman öldürülmüştü.

İsyanın başlaması ardından Alman general Lothar von Trotha’nın 2 Ekim 1904 tarihli emriyle, Alman himaye bölgesindeki ‘silahlı veya silahsız tüm Hereroların öldürülmesi’ istenmişti. Soykırımdan önce sayıları 50 bin ile 80 bin arasında tahmin edilen Herero halkının nüfusu 15 bine kadar düşmüştü.

Bugüne kadarki Alman hükümetleri Namibya’da soykırım yapıldığını kabul etmiyorlardı. 2004 yılında soykırımın yüzüncü yılı anmalarına katılan dönemin sosyal demokrat Kalkınma Bakanı Heidemarie Wieczorek-Zeul ‘soykırım’ kelimesini kullanmış, ancak bu tutum hükümet tarafından onaylanmamıştı.

Başbakan Angela Merkel’in başında olduğu Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU)’dan ise ilk olarak Federal Meclis Başkanı Norbert Lammert ‘soykırım’ terimini kullanmıştı. Geçtiğimiz günlerde die Zeit gazetesine yazan Lammert, Herero isyanının bastırılmasının bugünkü ‘uluslararası hukuka göre’ ele alındığında soykırım olduğunu vurgulamıştı. (ANF)