Alman gazetelerinin cumartesi günkü baskılarında, Türkiye’deki gelişmelere dair çok sayıda yorum yer alıyor. Yorumlarda, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tutumunun yanı sıra Avrupa Birliği ve Almanya Başbakanı'nın izlediği Türkiye politikaları da eleştiriliyor.

Passauer Neue Presse gazetesi HDP eş başkanları ve vekillerine yönelik operasyona dair bir yoruma yer veriyor. Gazete, “Meclis'te yer alan muhalefet partisi ile siyasi araçlar yerine polis devleti araçlarıyla mücadele eden, halkın çoğunluğu tarafından seçilmiş olsa da artık demokrat olarak tanımlanamaz. Çoğunluk bir diktatör diliyorsa bu artık hukuk devleti uygulaması değil keyfidir. Yatıştırmak ve gözleri çevirmek artık mümkün değil. Ne var ki Berlin'den yapılan net açıklamanın sonuçlarının olmayacağı düşünülemez. Mülteci anlaşması sallantıda. Almanya, rahat ve pahalı bir mülteci anlaşması ile kendi değerleri olan özgürlük ve demokrasinin tanınması arasında hangisini daha çok istediğinin kararını vermek zorunda" yorumunu yapıyor.

Reutlinger General Anzeiger'in Türkiye yorumunda da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ülkedeki muhaliflere yönelik politikaları eleştiriliyor. Yorumda, "Cumhurbaşkanı Erdoğan demokrasiyi yeniden tanımlıyor ve Müslümanların nasıl siyaset yaptıklarını göstermek istiyor. Örneği olmayan tutuklama ve ihraç dalgası Türkiye'de yuvarlanmaya devam ediyor. Görünüşe göre planlar içinde askeri bir gençlik birliği oluşturmak, AKP yanlısı vatandaşları silahlandırmak ve köy korucularını bölgedeki "yıkıcı" eylemleri haber verecek muhbirler haline getirmek de bulunuyor. Erdoğan idam cezasını geri getirmek istiyor ve bunu, halihazırda cezaevine yolladığı muhalefetle görüşmek istiyor" ifadeleri kullanılıyor.

Kölner Stadt Anzeiger gazetesi, Türkiye'deki gelişmeleri değerlendirdiği yorumunda, olup bitenlerle ülke iç savaşa sürüklenmese de demokrasiden uzaklaşmanın bedelleri olacağı görüşünde. Gazetenin yorumunda, “Almanya Türkiye’de olup bitenlere ancak seyirci kalabilir zira basiretsiz politikalarıyla neredeyse tüm etki imkanlarını tüketti” değerlendirmesi yapılıyor.

Gazetede, “AB üyeliği öldü, mülteci anlaşması Avrupa Birliği’ni şantaja açık hale getiriyor, Rusya Ankara için bir rol model ve partner oldu. Batı, Türkiye politikasının cam kırıkları önünde duruyor. Her ne kadar Türkiye iç savaş batağına sürüklenmese de demokrasiden kopmanın sonuçları olacaktır. Örneğin: Yeni mülteci akınları. Erdoğan’ın tutumundan dönmesi mümkün görünmüyor. Bu nedenle her şeyden önemlisi Türkiye’de demokrasi ve hukuk devleti için mücadele edenleri desteklemek” yorumu yapılıyor.

Frankfurter Rundschau gazetesinin “Türkiye’ye dair yorumunda ise Olağanüstü Hal’in demokrasi ve hukukta kırılmayı çabucak beraberinde getirdiğine” dikkat çekiliyor. Gazetenin yorumu şöyle: “Erdoğan, başarısız darbe girişiminden bu yana ülkeyi terörle mücadele kılıfı altında bir diktatörlüğe sürüklüyor. Türkiye daha huzurlu ya da güvenli olmayacak. Tam tersi olacak. Almanya tüm olanlara sadece güçsüzce seyirci kalıyor. “

Südwest Presse ise Almanya ve Avrupa Birliği’nin mülteci anlaşması nedeniyle Türkiye ile ilişkilerde çaresiz olduğuna dair bir değerlendirme yapıyor. Yorumda şu ifadeler kullanılıyor: “ Pek tabii ki Erdoğan mülteci anlaşması sayesinde avantajlı olduğunun bilincinde. Bu durum Almanya ve AB’nin pazarlık alanını görülebilir ölçüde daraltıyor. Gerçekte Türkiye’nin Avrupa’dan her geçen gün daha fazla uzaklaşması Batı’yı ilgilendirmiyor. Görünüşe göre, Erdoğan’ı bu yoldan çevirecek hiç kimse bulunmuyor.”

Türkiye’ye dair bir diğer yorum da der Tagesspiegel gazetesinde yer alıyor. Gazete gelişmeleri idam cezasının geri getirilmesine yönelik talep ve insan hakları ihlalleri doğrultusunda değerlendirdiği bir yoruma yer veriyor. Yorum şöyle: “Her kim ki idam cezasını geri getirmek istiyor, o Avrupa Birliği’ne ait değildir. 

İnsan haklarını ihlal eden Avrupa Konseyi’ne uymaz. Merkel, hükümetin takibata aldığı kişilerin yanında açıkça durduğunu göstermek için iki gün beklememeliydi. Türkiye-AB mülteci anlaşmasının bitmesine mal olacaksa bile insan hakları ve vatandaşlık hakları satılık değildir. Merkel, Almanya’nın anlaşmaya ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Yine hata ediyor. Belki de kendisinin ihtiyacı vardır. Kaçmak isteyenler için Balkan rotasının kapatılması asıl önemli olandı ve hala öyle. Bunu Başbakan’ın da itiraf etmesi gerekiyor ki, istemiyor ve yapamıyor.”

KAYNAK:  Deutsche Welle Türkçe