Darbe ciddi bir eylemdir. Yasadışıdır. Hem yapanlar için hem de yapılanlar için tehlikelidir. Darbeyi yapanlar için asıl tehlike başarısızlıktır. Başarısızlık suçtur. “En ağır biçimde” cezalandırılır.

Ülkemiz üç askeri darbe yaşadı. Üçü de yapanlar açısından başarılı oldu. Üçü de kendi anayasasını ve yasalarını yaparak kendini güvenceye aldı. Darbeler başarılı olduklarından darbe yapılan muhalefet ve iktidarlar suçlu oldu. Gerçek muhalefet güçleri olan “sol” temelli muhalefet her darbede en ağır faturayı ödedi.

15 Temmuz askeri “darbesi” ise hangi açıdan bakarsak bakalım dünya tarihine gariplikleri, ilginçlikleri ve başarısızlığı ile geçecek bir darbe oldu.

Asıl amacı olan iktidarı ele geçirme görevini bir tarafa bırakıp İstanbul boğaz köprüsünün sadece bir taraflı trafiğini keserek kendisini gündeme sokan 15 Temmuz “darbe” girişiminin ne kadar ciddi olduğunu/olmadığını üzerinden 2 – 3 saat geçmeden öğrenmiş olduk.

Devlet uykudayken yapılması gereken iktidarı ele geçirme hareketinin, yaşamın en canlı saatlerinde başlatılması.

Devlet yöneticilerini toplayarak kendilerine karşı çıkacak güç ve irade bırakmamak yerine, köprü trafiğini engellemesi!
İktidarın muktedirleri yerine Emniyet güçlerini hedef seçmesi!

Sahip olduğu yüzlerce uçaktan sadece ikisini kullanması!

Dünya çapında hedef vurmada birinci olan pilotlara sahip olmasına rağmen hedefleri vuramaması! Gibi ilginçlikleri barındıran “darbe” doğarken ölmüştü…

“Darbe” girişiminin üzerinden 12 saat geçmeden 2.745 hakim ve savcının, 5 HSYK, 140 Yargıtay, 38 Danıştay, 1 AYM üyesinin “darbe” ile ilişkilerinin tespit edilerek! Açığa alınmaları ön hazırlığı gerektiren bir faaliyet olduğu açıktır.

İçişleri bakanlığı ve diğer kurum ve kuruluşlar içerisindeki “darbe” yandaşlarının da tespit edilip açığa/gözaltına alınmaları da aynı hızla yapılan temizlik hareketiydi.

Temizlik devam ediyor.

Ön hazırlık gerektiren bu temizlik hareketinin daha önceden hazırlandığı çok açık. Ancak uygulama için en uygun zaman olan “darbe” sonrası başlatılması elbette temizlik yapanlar için bulunmaz fırsat oldu.

“Darbe” girişiminin bastırılması/önlenmesi için çok riskli ve önlenemez felaketlere yol açabileceğinin bilinmesine rağmen halkı sokaklara çağırmak sonuçlarına da katlanmayı ve üstlenmeyi de gerektirir.

Sayıları çok fazla olmasa da sokaklara dökülen insanların yaratılan kaos ortamı içerisinde işledikleri suçlar henüz gündeme gelmedi.

Emir komuta zincirinin en son halkası olan ve emirlere uymaktan başka seçenekleri olmayan, zorunlu askerliklerini yapan erlere saldırılması, linç edilmeleri, başlarının kesilmesi, köprüden atılmaları, gazetecilere yapılan saldırılar ve linç girişimleri, yine aynı ortam içerisinde askerlerin kendilerinin üzerine gelenlere ateş açıp ölümlerine neden olmaları, yaşanan olumsuzluklardı.

Bu olumsuzlukların sorumluları “darbe” girişiminde bulunanlar olduğu kadar halkın sokaklara çıkmasını anons edenlerdir.

Devlet ve iktidarın, devletin kendi güçleriyle yapması gerekenleri silahsız halkı silahların önüne dökerek yapmaya çalışması sonuçlarını da üstlenmesini gerektirir. Şu ana kadar bu konuda herhangi bir açıklama yapılmaması, bu tür olumsuzlukların üzerinin kapatılmaya çalışması olarak yorumlanabilir.

Gözaltına alınan yüzden fazlası general rütbeli bin civarındaki subay “darbe” girişiminde olmak ve “başaramamak” suçuyla yargılanacaklar! Ancak gözaltına alınan 3 bin civarındaki rütbesiz zorunlu askerin darbeyle suçlanması kadar mantık dışı başka bir durum olamaz. Asker emre uymak zorundadır ve emre itaatsizlik ceza gerektiren bir durumdur. Emre uymak dışında hiçbir suçları yoktur. Yakalananlara yapılan uygulamalar ise insanlık dışıdır.

Ters kelepçe, çıplak soyarak bekletme, şiddet ve işkence görüntülerini, suçları ne olursa olsun kabul etmek mümkün değildir. İşkence her koşulda insanlık suçudur. Yapana veya yapılana göre değişiklik gösteremez.

Rütbesizinden generaline kadar gözaltı işlemi yapılan TSK üyelerine yapılan aşağılamalar, hakaretler, insanlık dışı uygulamalar ve bunların sosyal medyaya servis edilmesi, TSK’nın itibarsızlaştırılması girişimidir.

Yaşadığımız “darbe” girişiminin karanlıkta kalan yanları aydınlatılmadan gerçekleri anlamamız mümkün olmayacak.

“Darbe” girişimi ardından önemi artan bir haber de, The Washington Times’ta 7 Nisan 2016 tarihinde yani yaklaşık 3 ay önce Guy Taylor tarafından yazılan yorumdu. Taylor yorumunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olası bir darbe girişimini kullanabileceği biçimindeydi. 3 ay önce Amerikalı bir gazetecinin görebildiklerini bizler görememiştik!

Diğer ilginç açıklama ise Twitter fenomeni haline gelen Fuat Avni lakaplı kişiden 17 Temmuzda geldi. Açıklamalarının bir çoğu doğru çıkan Fuat Avni 17 Temmuz tarihli Twitlerinde, “MİT ve askerin içindeki derinler asıl büyük oyunu kendisini en büyük oyuncu olarak gören Narsist'e oynadı, Demokrasi yanlısı bütün gruplar ve muhalifler etkisizleştirilecek. Son ve en kolay hedef Narsist'i bitirmek olacak” diyerek yeni bir yol ayrımını işaret ediyordu.

Ayrıca, Cumhurbaşkanı basın toplantısı yaparak “darbe” konusunda açıklamalar yaparken sürekli gülümseyen Damat için de “basın toplantısında sırıtan Berat'a çok sert çıkıştı. 'Aptal mısın oğlum sen?' diye küfürler savurdu” diyerek darbenin gerçek bir darbe olmadığına işaret ediyordu.

Neresine baksak tutulacak yeri olmayan 15 Temmuz darbesine “kimlere yaradı” sorusuyla yaklaştığımızda bazı soruların cevabına da ulaşabiliyoruz. Özellikle de yüzlerce yasa tasarısıyla bile yapamayacakları “temizlik” hareketini 2 gün içerisinde yapabilme imkanı bulan, orduda ve emniyet içerisinde kesin hakimiyet kazanan iktidara çok yaradığını söyleyebiliriz.

Yasaların bir süreliğine “yasalara dayanarak” raflara kaldırılması ve tüm ülkede olağanüstü hal ilanı gündemde. İdam cezası tartışmaları da “asmayalım da besleyelim mi” mantığıyla yeniden açıldı.

Yaşadığımız “darbe” kendi içinde birçok darbeyi de taşıyan çok hassas dengelere sahip bir oluşum ve her an farklı yönlerde rüzgar esebilir. İktidar bu dengeleri kendi lehinde kullanmak isteyecektir ama yapacağı en ufak hata rüzgarın aleyhine dönmesine neden olabilir. Bu hassas dengeleri kim ve nasıl kullanacak, bunu da ilerideki günlerde göreceğiz.