Bu sene Newroz’lar bir başka harikaydı. Amed’te protokol tribününden izlerken(protokole karşıyım ama öyle davet edildiğim için oturmak zorunda kaldım) belleğim 1991,1992 Cizre, Şırnak newrozlarına gitti. Savaş tüm şiddetiyle sürüyordu. İnsan hakları heyeti olarak bulunduğumuz Cizre’ de kaldığımız otel tarandı. Özel timler rastgele tarıyordu. Masaların altına girerek korunmaya çalışıyorduk. Dönemin başbakan yardımcısı Erdal İnönü’yü aradık. İnsan hakları heyetine, basına, uluslar arası heyetlere ateş açıldığını söyledik. İnönü bize biraz sonra döndü. İçişleri bakanı İsmet Sezgin’in mesajını söyledi; ‘söyleyin onlara dostlarına silah bıraktırsınlar’ demiş. Sayısız yaralı vardı. zor bela hastaneye yaralıları ziyarete gittik. Dönüşte elimizde beyaz bayrak otel yolunu tuttuk. Yine başlarımız üzerinden tarandık. Çömele çömele otele ulaştık. Özel tim şefi sabah erkenden Cizre’yi terk etmemizi, aksi halde olacaklardan sorumlu olmayacağını söyledi. Ertesi sabahı erkenden arabalarla Cizre’den ayrıldık.

Nusaybin’e yaklaştığımızda silah sesleri geliyordu. Çatışma vardı. Özel timler konvoyumuzu durdurdu. İlk arabada ben, Akın Birdal, Ferhat Tunç vardı. Arka arabada İzmir İHD şube başkanı Şennur arkadaşımız ve diğer arkadaşlar vardı. Tim amiri şoföre sorduğunda amedli şoför, ‘bunlar insan hakları heyeti’ dedi. İnsan hakları kelimelerini duyan özel tim şefi çıldırırcasına bizi arabadan indirdi. Çantalarımızı bostana attı. Şennur hanıma tokat attılar. Akın Birdal’a da tokat atmak üzereyken ben bağırdım. ‘ Bizim burada olduğumuzu tüm dünya biliyor, sizi rezil eder hesap sorarız’ dedim. Bunun üzerine Akın beye vurmaktan vazgeçtiler.

Özel tim şefi bize ‘ya sizde dostlarınıza katılıp çarpışın ya da si…..tir olup gidin’ diye bağırdı. Yola devam ettik. 2015 newrozunu izlerken geçmiş yıllar bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Mutluluk gözyaşlarıyla Amed newrozunu izledim. Soğuğa ve yağmura rağmen bir milyonu aşkın insan temposu hiç düşmeyen coşkuyla newrozu kutluyordu. protokol  tribününde bulunanların bazıları bizi 90’lı yıllarda bölücülükle suçlayanlardı. Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkına karşı çıkanlardı. Zaman içinde Kürt özgürlük hareketi onları da değiştirdi. Değişim,yenilenme kaçınılmazdır. Güzeldir. Tribünün önünde bir Kürt genci yazımızın başlığını içeren sözleri taşıyan bir karton dövizi bize doğru tuttu. Özgürlük hareketi Kürt edebiyatını,müziğini,şiirini de geliştirdi. Troçki, Plehanov haklı çıktı. Troçki’ye göre en problemli çelişkili süreçlerde sanat estetik olarakta,içerik olarakta şahlanır,coşar. Tribünde rahat değildim. 5-6 aydır devam eden karın ve mide sancılarım şiddetlenmişti. Ama duyduğum mutluluk acılarımı bastırıyordu.

Gelinen aşamada Kürt özgürlük hareketi kendisine milliyetçi diyenleri utandıracak derecede enternasyonalizme yaklaşmış oldu. Tüm coğrafyanın özgürlükler açısından emniyet supabı haline geldi. Keşke güçlü bir sosyalist emniyet supablarını, güçlü bir anarşist emniyet supablarını da yaratabilseydik. Bunu derken Kürt özgürlük hareketini sosyalist hattın dışında tutmuyorum. Hareketin önderliği sosyalist kökenden gelen ve halen sosyalizme sadık insanlardan oluşuyor. Başkan Öcalan’ın mesajına pek vurgu yapılmayan çok önemli bir hedef saptaması var. Başkan Öcalan Ortadoğu ülkeleri için eşitliğe, özgürlüğe, adalete dayalı bir Ortadoğu evi, Ortadoğu birliği öneriyor. Böylesi bir birlik AB’den daha ileri daha anlamlı. Kürt özgürlük hareketi enternasyonalizmle her gün biraz daha öpüşüyor. Bu Newroz dünya aleme ayağa kalkan bir halkın bir daha asla düşürülemeyeceğinin haykırışını gösterdi.

Ve Yaklaşan Genel Seçimler, MV Aday Adaylıkları

Haziran genel seçimleri tarihsel öneme haiz. Kuşkusuz hiçbir seçim devrim getirmez, düzeni değiştirmez. Lakin bu seçim eğer başarısız olursak aksi yönde daha da olumsuz bir düzen değişikliğinin kapısını açacak. Faşist bir başkanlık, Plebisiter bir diktatörlük rejimine kapıyı açacak. Bu açıdan HDP’nin başarılı olması şart. Olacağız da. Baraj duvarını kırıp üstelik yüzde onları geride bırakarak aşacağız.

Marx’ın ‘parlamento burjuvazinin ahırıdır’ sözüne inananlardanım. Lakin böylesi bir alanda temiz bir köşe yaratılabilinir. Bunun dünyada ve bizde geçmişte örnekleri vardır. Örneğin Fransa’da efsane avukat ve parlamenter Jean Jaures, Yunanistan’da ölümsüz Z  romanına konu olan Lambroski. Her ikisi de halk düşmanları tarafından öldürüldü. Bizde de 1965’lerde 15 milletvekiliyle meclise giren ve meclisi titreten TİP milletvekilleri. Daha sonraki yıllarda HEP milletvekilleri, HDP milletvekilleri. Şimdi daha çetin bir süreç bizi bekliyor. Daha üretken, gündem belirleyen, politika üreten, daha militan bir muhalefete ihtiyaç var.

Ulus devletini, askeri,dini ve polis devletini,merkeziyetçi yönetimleri ve iktidar aygıtlarını sarsacak güçlü bir mücadeleye ihtiyaç var. Anarko komünal özgürlükler anlayışını, doğayı koruyan vahşi hukukun bayrağını parlamentoya dikecek bir mücadeleye ihtiyaç var. Feminen, eşitlikçi, özgürlükçü anayasayı meclis gündemine oturtacak, devletin soykırım ve insanlık dışı suçlarıyla yüzleşmeyi sağlayacak bir mücadeleye ihtiyaç var. Dillerin ve halkların hak eşitliğini ödünsüz savunacak bir mücadeleye ihtiyaç var.

Milletvekilliği şan, şöhret, çıkar aracı olmamalı. Meslek haline getirilmemeli. Milletvekilliği süresince başka bir iş yapılmamalı. Adaylar kendilerinin ve yakınlarının mal beyanlarını açıklamalı. Milletvekilleri sivil toplum kurumlarıyla, sendikalarla, meslek odalarıyla periyodik ilişki halinde olmalı. Meclisteki tüm yasa tasarı ve önerileri zamanında halkın bilgisine sunabilmeli. Halkın önerilerini sistemli olarak alabilmeli. Halkın yasama faaliyetine aktif olarak katılmasını sağlayacak yöntem ve mekanizmaları geliştirmeli. Daha da önemlisi milletvekilleri sokaktan kopmamalı. Ben bu düşüncelerle aday adayı oldum. Yeni tip bir milletvekilliği pratiği yaratılabilmeli. Sadece meclis çalışmalarına katılan ve basın açıklamaları yapan değil. Aslında belirli ve ağırlıklı oranda HDP ön seçim tarzında öncülük etse şık olurdu.

Her halükarda coşkuyla çalışıp baraj duvarını aşarak, halkların gerçek temsilcilerinin parlamentoda neler yapabileceğini, parlamento aracının nasıl kullanılabileceğini göstermek gerekir.

AKP iktidarı çürümüştür. Sürekli pis kokular yayılmaktadır. Çöküşe geçmiştir. 2015 haziran seçimleri AKP için unutulmaz bir ders olmalıdır. O nedenledir ki tüm sosyalistler, sosyal demokratlar, aleviler, Ermeniler, Çerkezler, Süryaniler, Rumlar, her türden etnik kökeni ne olursa olsun halklar, hırsızlığa ve yolsuzluğa karşı olan Müslümanlar, emekçiler, ezilenden yana aydınlar HDP için haziran seçimlerinde saf tutmalıdır.