Bir ara “Kürt sorunu vardır” dediler!

Çok geçmedi “Kürt vardır ama sorunu yoktur” demeye getirdiler!

İklim değişti, Akdeniz oldu “Kürt de vardır sorunu da vardır” dediler!

Yumurta yediler “Yoktur” dediler!

Ayakkabı yediler “Vardır” dediler!

İkisini birden yediler “Var diyemeyiz, yok da diyemeyiz, aslında bir şey diyemeyiz” dediler!

Doğrusu ortada bir sorun vardı ama galiba esas sorun bunu ortaya koyanlardaydı!

Öyle ya geçmişte kart kurt kelimesinden Kürt sözcüğü üretenlere kimse bir şey dememişti, bugün kürtaj kelimesinden Roboski katliamını açıklamaya çalışanlara kim ne diyecekti!

Ve sanki Türk olmak sorunsuz olmakmış gibi;

Ya da Fransız olmak, Alman olmak, Azeri olmak ya da herhangi bir milletten olmak sorunsuz olmakmış gibi;

Yıllardır bu ülkede “Kürt” kelimesi “Sorun” kelimesi ile birlikte anılır olmuştu!

Oysa daha dün 29 Ekim’de Ulus’ta toplanan kalabalığı eski meclisin önüne koymayanlar bir sorun, e hadi adını da koyalım bir Türk sorunu yaratmış olmuyorlar mıydı?

Türk olmak, Kürt olmak, Alman olmak, Fransız olmak, Yahudi olmak daha doğrusu insan olmak başlı başına bir sorun değil miydi aslında!

Günde ortalama 5 ya da 10 insanın öldüğü bölgede, siyasilerin meseleyi var ya da yok diye tartışmaları size de ilginç gelmiyor mu?

Aile içindeki küçük bir tartışmayı “Ailevi sorun” diye kabul edenler her gün onlarca insanın öldüğü bir meseleyi çözülmesi gereken bir sorun olarak görmekten neden kaçınıyorlardı acaba?

1990’lı yılların başında, evinden alınarak katledilen İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Vedat Aydın, 28 Ekim 1990 tarihinde İHD Genel Kurulunda konuşmasını Kürtçe yaptığı için tutuklanarak Ankara Ulucanlar Cezaevine konulmuştu!

Kürt sorununun varlığının ya da yokluğunun tartışıldığı bir ülkede Kürtçe konuştuğu için bir insan tutuklanmış ve daha sonra da katledilmişti!

Bugün binlerce insan buna benzer nedenlerden dolayı tutsak değil miydi?

Düşünün ki bu ülkede 20 milyondan fazla Kürt olduğu söyleniyor!

Oysa henüz 90’lı yıllara kadar bırakın Kürtçe konuşup yazmayı Kürt kelimesini ağza almak bile yasaktı!

İyi de bu insanlar bunca sene konuşmadan mı çoğalmışlardı?

Öyle ya çoğalmak için sevişmek, sevişmek için konuşmak lazımdı!

Bu insanlar konuşmadan mı çoğalmışlardı!

Bu ülkede yıllardır bırakın Kürtlerin kendisine; mallarına, mülklerine, eşyalarına bile tahammül edilmemişti!

Sahibi Kürt diye bu ülkede hayvanlar telef edilmişti!

Sahibi Kürt diye köyler basılıp, evler yakılıp yıkılmıştı!

Üstelik başı sıkışınca “Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle hepimiz kardeşiz” diye cümle kuranlar da vardı işin içinde!

Peki ama madem sorun yoktu “Hepimiz kardeşiz” deme gereksinimi neden duyuluyordu?

Sorun olmayan yerde durup dururken “Hepimiz kardeşiz” demek öte taraftan ayrımcılığı da beraberinde getirmiyor muydu?

Galiba bu ülkede “Kürt sorunu var mıdır yok mudur” yerine “Kürt” kelimesinin sonuna “Sorun” kelimesini koyup da “Kürt sorunu var mıdır yok mudur” diye tartışan insanları tartışmak gerekir!

Zira bu ülkede ne kadar “Kürt sorunu” varsa o kadar da “Türk sorunu” vardır!