CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara'dan İstanbul'a başlatmış olduğu uzun yürüyüşü bugün itibariyle 14. gününü tamamlayacak. Söz konusu eylem kimine göre ülkede heyecan yarattı, kimine göre ise heyecan yaratmasa da mevcut siyasi ortamı azımsanmayacak boyutta hareketlendirdi. Bize göre ise asıl önemli olan, bu eylem toplumsal dönüşüme neden olabilecek bir karaktere sahip mi ? Eylemi başlatan iradenin siyasi muhtevasını analiz ettiğimizde yukarıdaki soruya evet demek çok kolay değil. Zira CHP çizgisi bu ülkede değişen koşulları hiçbir zaman anlayamadı.

Örnekleyecek olursak ;

-Laikliği, dini devletin kontrolü ve zoru altına almak olarak aldı. Oysa laiklik dini devletin kontrolü altına alması (bizzat diyanet işleri başkanlığı kurularak) değildir. Gerçek manada laiklik, devletin din işlerini tümüyle sahibi olduğu toplumun vicdanına bırakmaktır.

-Kurtuluş savaşı başarıya ulaşıp otoriteyi ele geçiren Chp, tepeden tabana askeri ve siyasi bir zor ile imparatorluk artığından yeniden bir ulus (Yüce Türk Milleti) inşa etmeye girişti. Çok zorlandı elbette, onlarca kültürü, milleti bir tek gömleğe sığdırmaya çalışmak kolay değildi. Özellikle Kürtlerin desteği ile Kurtuluş savaşını yönetip bütün devlet kudretini ele aldıktan sonra Kürtlere bizzat yöneldi. Kürtler hariç bütün dilleri Yüce Milletin esiri haline getirmişti ! Dönemin yönetici elitinin ilk yanılgısı Kürtlerin Türkleştirilmesi çabasıydı. Zaten Gayri Müslimlerin elimine edilmesi varisi olduğu Osmanlı zamanında büyük katliam ve sürgünlerle gerçekleştirilmişti. Ermeniler katledilmiş, Karadeniz Hıristiyanları Müslümanlaştırılıp Türkleştirilmiş, Süryaniler, Ezidiler Kürlerin devlete desteği ile (Hamidiye Alayları oluşturularak) neredeyse tümden yok edilmişti.

- Çoğunluk nüfus müslüman kesimin ikna edilmesi de kolay olmadı. İstiklal mahkemeleri ile şer-i bir toplumsal dokuyu idamlarla değiştirmeye çalıştı..

-Chp denen parti aklın ve bilimin, çağın ve gelişen dünyanın çok gerisinde kalıp basit bir giyim kuşam ve yeme içme derneğine dönüştü. İşte buna da Kemalizm dediler. Akıldan, bilimden, fikirden ve rasyonaliteden uzak, toplumsal gelişim ve dönüşümleri kavramaktan bihaber ... ama Kemalist olmak her şeyin ilacı oldu.

-Daha sonrası mı? Sonrası bizzat İngilizlerin temelini attığı devlet süreç içerisinde ABD ve Nato'nun jandarması haline dönüştü. Devamında Amerika'nın Yeşil Kuşak Projesi çerçevesinde devlet eliyle palazlandırılan, malumu ilan o islamcı nesil şimdi devletin sahibi oldu. Reis boşuna Chp'ye statükocu demiyor. Reis işte bu statükoyu deviriyor ama ileriye doğru değil, zamanımızdan 100- 150 yıl geriye doğru. Tarihin ve dünyanın genel gidişatının 180 derece tersi bir istikamete, geriye, en geriye doğru .

Bütün bu olan bitenler çerçevesinde Chp ne yaptı ? Ülkenin en önemli sorunu, Kürt sorunu hakkında bir iki rapor yazmaktan başka. O raporlardaki gerçekler konusunda bile ısrarcı olmadı. Partisinden gerçekleri haykıranlar hakkında disiplin soruşturması açmakta gecikmedi. Anayasaya aykırı olduğunu bile bile dokunulmazlıkların kaldırılmasında ısrarcı oldu. Olağanüstü halin 'yasallaşmasında' olumlu oy kullandı. Akp'nin çağrısına uyup Yenikapı Mitingine katılmakta tereddüt etmedi. 'Halka, sokağa inelim' diyen ve parti yönetim görevlerinden istifa etmek zorunda kalan genel başkan yardımcısının doğru değerlendirmesine kulak asmadılar... Hdp eş genel başkanları ile ondan fazla vekilin ve yüzlerce parti görevlisinin tutuklanması, ülkenin gazeteci ve aydınların işlerinden tasfiye edilmesi, tutuklanması ve ölüm orucuna varan eylemliliklerin yaşanıyor olması, daha birçok haksızlık ve hukuksuzlukların süreklilik kazandığı bir ortamda en son Chp'li bir vekilin 25 yıl ceza alıp tutuklanması ile başlayan bu yürüyüş elbette ki küçümsenemez. Heyecan yaratmış mıdır? Chp'yi tanımladığımızda 'evet' demek zor.

Ancak yürüyüşe katılmak gerek... Yukarıda belirttiğimiz üzere ülkeyi 100-150 yıl geriye götürmeye çalışan iktidara 'dur' demek için, küçümsenmeyecek bedeller ödenerek kaybedilen özgürlüklerimizi yeniden kazanmak ve demokrasi mücadelesini daha üst aşamaya çıkarmak için desteklemek gerek. Zira yürüyüş Akp iktidarını hedefine almıştır. Yürüyüşün, muhalefeti bir adım daha ileriye götürme, 16 Nisandaki 'Hayır' bloğunu bir araya getirebilme potansiyeli vardır.

Akp iktidarının toplumsal hareket kabiliyetini ve gündem belirleme yeteneğini kaybettiği ortadadır. Hükümet yetkililerinin sinirlenmeleri boşuna değildir. Yürüyüş bu anlamda da bir fırsattır.

Ez cümle, toplumsal mücadele azmi ve pratiği direnen halkın mutlaka kazanacağı, tarihin tecelli ettiği bir gerçektir.