ANKARA - BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, nükleer enerjiden taviz verilemeyeceği yönündeki açıklamalara karşı, “Frenklerin deyişiyle ‘risk manyaklığı’ diye ifade edilen yaklaşımla çocuklarımızın, ülkemizin, insanlığın geleceğinin asla risk altına alınmayacağını bilmemiz gerekiyor” dedi. 

TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Uras, hükümetin; tüm dünyanın gözünü çevirdiği nükleer patlamaya vurdumduymaz bir tavır takındığını hatırlattı.

“Masallarla yalnız çocuklar kandırılmaz. Masallarla, aslında, biz, insanlarımızı kandırıyoruz” diyen Uras,  “Tüp gaz patlamasının yarattığı toplumsal maliyetle nükleer felaketin yarattığı toplumsal maliyet ve dışsallık arasında bir ülkenin Başbakanı böyle bir karşılaştırma yapabilir mi, ya da Enerji Bakanı "Bu bizim için test oldu." diyebilir mi? Biz bütün bu kabullerimizi yeniden gözden geçirmek zorundayız. Dolayısıyla bu kadar hayati bir meselede bile vurdumduymaz bir tavır izlenirken bugün ele alınan konularda daha farklı davranılması mümkün değil” 

Uras’ın TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma şöyle: 

HAYAT FELSEFEMİZLE İLGİLİ: Bütün dünya Japonya'daki patlamayla ilgilenirken, oradaki serpintinin bir ay içerisinde Avrupa'ya geleceği beklenirken, bizim ele aldığımız konulara baktığımızda tuhaf bir günlük siyasetin peşine takılma hâli var. Japonya'daki deprem, hayat felsefemizle ilgili bütün paradigmaları altüst etmiştir.

ÇERNOBİL GÜVENLİ RAPORU:  Çernobil kazasında bile bir buçuk ay önce Sovyet uzmanlarının Çernobil Nükleer Santrali'nin ne kadar güvenli olduğuna ait rapor verdiğini bilmem hatırlar mısınız? Şimdi, Japonya gibi ileri bir teknolojide bile gerçekler halktan saklanır ve oradaki bu büyük nükleer felaket önlenemezken acaba bu dünyada Japon teknolojisinden daha öte bir teknolojiye sahip mi ki Rusya, Akkuyu'yla ilgili nükleer santral meselesinde ek önlem talebinde bulunabiliyoruz, ya da nükleer patlamayla tüp gaz patlamasını karşılaştırabiliyoruz. 

TÜP GAZ MALİYETİ: Tüp gaz patlamasının yarattığı toplumsal maliyetle nükleer felaketin yarattığı toplumsal maliyet ve dışsallık arasında bir ülkenin Başbakanı böyle bir karşılaştırma yapabilir mi, ya da Enerji Bakanı "Bu bizim için test oldu." diyebilir mi? Biz bütün bu kabullerimizi yeniden gözden geçirmek zorundayız. Dolayısıyla bu kadar hayati bir meselede bile vurdumduymaz bir tavır izlenirken bugün ele alınan konularda daha farklı davranılması mümkün değil. 

NÜKLEERLERİ KİMSE SİGORTALAMIYOR: Akkuyu konusu gündeme geldiğinde "Pahalı." demiştik, anlatamamıştık; "Hiçbir sigorta şirketi sigortalamıyor nükleer santralleri." demiştik, anlatamamıştık; "Riskli" demiştik, anlatamamıştık; "Allah'ın yarattığı maddeyi parçalamaktan daha şeytani bir şey olabilir mi?" gibi bir ontolojik gerekçeye başvurmuştuk, yine anlatamamıştık. 

DİYOJEN  GİBİ  İNSANLIĞI ARIYORUZ:
Japonya'daki gelişmeler gösteriyor ki çok vahim bir insanlık trajedisiyle karşı karşıyayız ve bütün enerji politikamızı, bütün doğaya bakışımızı, hayata bakışımızı baştan aşağı gözden geçirmeliyiz. Âdeta Diyojen gibi insanlığı arıyoruz, âdeta Diyojen gibi gelecek kuşaklara karşı kamusal sorumluluğu ön plana çıkaracak siyasetçileri arıyoruz. 

TERKOS GÖLÜ TEHDİT ALTINDA: Terkos Gölü ile Karadeniz arasındaki mesafe artık yüz metre kadar bir mesafedir. Uçakla giderken gördüğünüz o tamamıyla keyfî, tamamıyla piyasaya terk edilen ve denetlenemez işlemler nedeniyle İstanbul'un can suyu olan Terkos Gölü'nün bile nasıl bir tehdit altında olduğunu görüyoruz. 

T24