Cilt hastalıklarından akciğer hastalıklarına ve hatta kansere yol açtığı Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından ifade edilen hava kirliliği, sağlığı ve çevreyi tehdit edecek boyutlara ulaşmış durumda. “ 2015 Hava Kirliliği Raporu”na göre; AB ve Dünya Sağlık Örgütü sınır değerlerinin kat ve kat aşıldığı birçok kentte, kirliliğe neden olan başlıca sebepler; trafik, kömür kullanımı ve kentsel dönüşüm.


Evrensel
'in haberine göre, Türkiye’de 1990’lı yılların en büyük çevre ve sağlık sorunlarından olan hava kirliliği özellikle son yıllarda yeniden hortlamış durumda. Doğal gazın yaygınlaşmasına rağmen sağlığı ve çevreyi tehdit eden havanın içerisindeki kirletici maddelerin yeniden yüksek değerlere ulaşmasının nedenlerinin başında ise ekonomik ve toplumsal sebepler geliyor. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Çevre Sorunları Araştırma Merkezinin geçtiğimiz günlerde açıkladığı 2015 yılı Hava Kirliliği Raporu’nda hava kirliliğinin çevreyi ve sağlığı tehdit eden boyutlara ulaştığına dikkat çeklidi. Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanı Baran Bozoğlu’nun açıkladığı raporda, hava kirliliğinin kritik seviyeyi aştığı kentlere dair veriler de paylaşılarak, Türkiye’deki sınır değerlerinin AB sınır değerlerin iki katı olduğu belirtiliyor.

İSTASYONLAR YETERSİZ

AB ve Dünya Sağlık Örgütü raporlarında PM 10 denilen kirleticinin günlük ortalamasının bir yıl içerisinde sadece 35 kez aşılabilmesine izin verildiğininin bilirtildiği raporda, Türkiye’de bu değerlerin çok fazla aşıldığı ve hiçbir önlem alınmadığı vurgulanıyor. Raporda ayrıca, 81 ilde hava izleme istasyonu bulunmasına rağmen bu istasyonların tümünde aynı kirletici parametrelerin ve karbonmonoksit, kurşun, ozon, arsenik gibi çok önemli kirleticilerin ölçülmediği, Türkiye’de ölçülen hava kirliliği sınır değerlerinin AB ve Dünya Sağlık Örgütünün belirlediği sınır derğerleriyle uyuşmadığı ve PM 2.5 gibi akciğer hastalıklarına neden olan kirleticiye dair herhangi bir kısıtlamanın mevzuatlarda olmadığı belirtiliyor. Hava kirliliğinin insan sağlığı üzerine etkilerine değinilen raporda, birçok ilde havanın özellikle civa, kurşun, kadmiyum gibi ağır metaller ile kanserojen kimyasalları bünyelerinde bulundurduğuna dikkat çekiliyor.  Raporda ayrıca, her il ve şehircilik müdürlüklerinin temiz hava planlaması yapmasının zorunlu olmasına rağmen, 2013 yılı bitmeden hazırlanması gereken 2014-2019 yıllarını kapsayan temiz hava planlarının ise halen kamuoyuyla paylaşılmadığı belirtiliyor.

‘HALKIN SAĞLIĞI DERT EDİLMİYOR’

Türkiye’de hava kirliliğinin kritik seviyeleri aştığı illere ilişkin veriler yer alan raporda; Düzce’de yıllardır süren hava kirliliğine rağmen yetkililerin herhangi bir çalışma yapmadığına dikkat çekiliyor. Açıklanan verilere göre; Düzce’de 24 Aralık 2015 günü ölçümlerinde kirlilik, AB sınırının dokuz katına çıkmış, sınır değeri 2015 yılı içerisinde 232 gün aşılmış durumda. Düzce’de AB mevzuatında ölçülmesi zorunlu olan kirleticilerin ölçülmediği, bu kirleticilerin sigara ve uyuşturucudan daha tehlikeli olduğu vurgulanan raporda, halkın sağlığının göz ardı edildiği şu şekilde ifade ediliyor: “Bir tarafta saray inşatlarına, şatafatlı açılışlara para harcanırken diğer tarafta hava kirliliğini ölçecek cihazlara para harcamamak halkın sağlığının dert edilmediğinin, kamu yararı gözetilmediğinin göstergesi.”

KİTLESEL HASTALIK UYARISI

Rapora göre; turizm alanı projesi nedeniyle on binlerce ağacın kesilmesi riski ile karşı karşıya kalan Bolu’da da durum iç açıcı değil. Bolu’da 9 Aralık 2015’de PM 10 kirleticisinin değeri  Dünya Sağlık Örgütü ve AB sınır değerinin yaklaşık 8 katı ölçülerek, sınır değeri yıl içerisinde 151 gün aşıldı. Diğer yandan yılın 122 günü ölçüm yapılmadığı da raporda belirtilen bir başka önemli sorun. Edirne’nin Keşan ilçesinde ise özellikle kalitesiz kömür kullanımından kaynaklanan kükürtdioksit miktarı Türkiye ortalamasının üstünde. Keşan’da da Dünya Sağlık Örgütü ve AB sınır değerleri yoğun bir şekilde aşılarak, PM 10 kirleticisi ve kükürtdioksit sınır değerleri de birçok kez aşılmış durumda. Raporda, Keşan’da hava kirliliğinin hastalık risk seviyesinde olduğu belirtilerek, acil önlem alınmazsa kitlesel hastalıkların her an baş gösterebileceği vurgulanıyor. Bir başka havası kirli il Iğdır’da da PM 10 kirleticisi 265 gün aşılmış durumda. Meteorolojik ve coğrafi nedenlerle kirli havanın dağılmasını engelleyen enverziyonun Iğdır’daki kirliliğin dağılmasını engellediği vurgulanan raporda, 1952 yılında Londra’da 4 bin kişinin ölümüne neden olan enverziyonun dikkatli incelenmesi gereken bir durum olduğu belirtiliyor.

İSTANBUL 282 GÜN KİRLİ

Raporda büyük şehirlere baktığımızda ise İstanbul, Ankara ve İzmir’de hava kirliliği vahim boyutlarda. İstanbul’da özellikle Yenibosna, Kadıköy ve Esenyurt’ta hava kirliliği son yılların en üst seviyesine ulaşmış durumda. Raporda; İstanbul’da havanın yılın 282 günü kirliği olduğu belirtilerek bunun en büyük nedeninin, “ulaşım, kömür kullanımı ve kentsel dönüşüm” faaliyetleri olduğuna işaret ediliyor. Ankara’da ise Sıhhiye, Bahçelievler, Dikmen, Cebeci ve Keçiören’de kirletici sınır değerleri onlarca kat aşılmış durumda. Raporda, özellikle hastaneler bölgesi olan Sıhhıye’de en yüksek kirliliğin ölçüldüğüne ve kirletici sınır değerinin 206 gün aşıldığına dikkat çekilerek hastaların daha çok hastalanabileceğine dikkat çekiliyor. Rapora göre, Ankara’nın hava kirliliğinin başlıca nedeni ise trafik sorunu. Ankara ve İstanbul kadar olmasa da bir başka büyük şehir İzmir’de de 79 gün sınır değeri aşılarak, 23 gün ölçüm yapılmadı.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Raporda, hava kirliliğinin nedenleri arasında bir yıl içerisinde üç seçim geçiren Türkiye’de dağıtılan kalitesiz kömürlerin kullanımına dikkat çekilerek, yoksul insanlara yardım amacıyla yapıldığı belirtilen kömür desteğinin insanların yaşam kalitesini düşürdüğü vurgulanıyor. Raporda, insan sağlığı ve doğaya karşı ciddi bir tehdit oluşturan hava kirlilik oranlarının azaltılması için yapılması gerekenler de şu şekilde açıklanıyor: “Temiz hava planlarının sivil toplum örgütlerinin katılımıyla birlikte hazırlanarak kamuoyu ile paylaşılması ve kararlı bir biçimde uygulanması, coğrafi nedenlerden kaynaklı enverziyonu engellemek için kent alanlarının imara açılmasının ve kent içerisinde hava koridorlarının önüne bina yapılmasının engellenmesi, kömür kullanımını teşvik etmek yerine doğal gaz kullanımı için maddi olarak vatandaşa destek sağlanması, ölçüm cihazları geliştirilmesi, ulaşımda toplu taşımanın hakim kılınması, yerleşim alanları ile sanayi alanları arasında yeşil kuşakların oluşturulması ve trafikten kaynaklı emisyon azaltımı için yeşil dalga ve akıllı sinyalizasyon sistemlerinin yaygınlaştırılması.”