Japonya’da 5 Mayıs’ta ülke genelinde kapatılan nükleer santrallerin uzun süre faaliyet dışı kalmayacağı kamuoyunca da bilinen bir durumdu. Hükümet önce vergileri artıracağını açıkladı; bu gelişmenin yarattığı tepki, Fukui Bölgesi’nde yer alan Oi Nükleer Santrali’nin iki reaktörünün yeniden devreye sokulacağına ilişkin söylentileri beraberinde getirdi. Söylentiler Haziran ayı ortasında Başbakan Noda tarafından doğrulanınca, kalabalıklar başbakanlık ofisi önünde toplanarak durumu protesto etmeye başladılar. Bu eylemlerin ilki 11 bin kişinin katılımıyla 15 Haziran günü gerçekleşti. İkinci cuma eylemi 22 Haziran günü yapıldı ve başbakanlık konutu önünde 45 bin kişi toplandı. 29 Haziran’da, yani Oi Nükleer Santrali’nin yeniden çalıştırılmasına iki gün kala gerçekleştirilen eylemde ise neredeyse 200 bin kişi başbakanı kararından dönmeye ve istifaya çağırdı. Benim de yerinde gözlemleme imkanı bulduğum bu eylemler, her zaman eylemciler ve polisin işbirliği içinde, çocukların ve hatta bebeklerin dahi pusetlerinde eylemde yer almalarına olanak sağlayacak şekilde barış içinde geçti. Yine de parlamento önünde aylardır çadırları bulunan ve hafta içinde de oturma eylemi veya ölü taklidi yapma gibi çeşitli barışçıl eylemler tertipleyen Nükleer Karşıtı Kadınlar’ın ve her cuma başbakanlık ve parlamento önünü dolduran onbinlerce kişinin sesi tüm Tokyo’ya yayıldı. Öyle ki, sürekli ofisinin önünde toplanan eylemcilerin seslerini işitip işitmediğine ilişkin bir soruyla karşılaşan Başbakan Noda, “Evet, sürekli duyuyorum ama alıştım artık, kararımda bir değişiklik yok” diye yanıt verdi.

 

Haftalarca Tokyo’da süren eylemler işe yaramayınca, Tokyo’dan gelen grupların da katılımıyla, Oi halkı 30 Haziran Cumartesi günü sabah saatlerinden itibaren nükleer santralin önünde toplanmaya başladı. Kalabalık bir santral yetkilisiyle görüşmeyi talep etse de karşılarında herhangi bir yetkili bulamadılar. Geceyi santralin önünde geçiren 500’den fazla kişi “yeniden çalıştırılmasına karşıyız” sloganlarıyla sabahı ettiler. Santralin güvenlik görevlileri ve bir kısım polis ayakta uyumaya çabalarken, göstericiler davul çalıp dans ederek sloganlarını söylemeye devam ettiler. Bazı anlarda da herkes polisin önünde kol kola girip kenetlenerek John Lennon’ın 1971’de ilk kez söylediği ve savaş karşıtı gençlik hareketlerin sembol şarkısı olan “Imagine”i söyledi.

 

Bu şekilde saatler boyu kalabalıklaşarak devam eden eylem şu saatlerde de sürmekte ve giriş kapısı işgal altında olduğu için yetkililer ve çalışanlar henüz santrale girebilmiş değil. Elbette işgalciler bunu düşünse de bölgede çalışan bir taksi şöförünün akşam saatlerinde verdiği bir bilgiye göre santral işçileri teknelerle deniz tarafından santrale sokulmuş durumda. Japon anaakım basını Fukuşima felaketinden sonra gelişen kitlesel eylemlere sırt çevirdiği gibi bu olayı da gereğince duyurmadı; fakat felaketten sonra organize olan gönüllü basın faaliyetlerini sürdürüyor. Santral işçilerinin tesislere deniz yoluyla girdiğini duyuran da “Fukuşima Günlüğü” adıyla yayın yapan blogdan başkası değildi.

 

Yine aynı saatlerde çevik kuvvet polislerinin gelmiş olması ile ortam gerildi, ancak polisin kışkırtmalarına ve hırçınlaşarak eylemcilere fiziksel güç uygulamalarına karşın eylemciler ellerini havaya kaldırarak barışçıl eylemlerini kışkırtmalara tepki vermeden sürdürüyorlar. Gelişmeleri santralin önünden yapılan yayından canlı olarak takip edebilirsiniz.

 

Cankız Çevik Japonya’dan bildirdi

http://homoinsurrectus.com/