Fukuşima nükleer felaketinin üzerinden üç yıl geçti. Araştırmalar, bölge halkında kanser riskinin arttığını ortaya koyarken, uzmanlar kazanın etkilerinin yıllar sonra ortaya çıkabileceği uyarısında bulunuyor.

Japonya’nın kanser uzmanları için zor anlar… Şubat ayının ortasında yapılan bir basın toplantısında, Fukuşima Tıp Fakültesi profesörlerinden Shinichi Suzuki, kazanın sağlık üzerindeki sonradan ortaya çıkan etkilerine dair soruyu şöyle yanıtladı: “Bizim kesinlikle bilgileri gizlemek gibi bir amacımız yok. Biz ciddi veri analizi neticesinde elde ettiğimiz bulguları yayınlayan bilim adamlarıyız. Aksi takdirde veri güvenliği ve mağdurların duygularını göz önünde bulundurmamız gerekir.”

Ancak kazanın mağdurlarının çoğu için bu sözler alay edilmekle eşdeğer. Herkes, radyasyona maruz kalmanın kansere yol açabileceğini biliyor. Radyasyon sızıntısının ardından özellikle kan kanseri ve tiroid kanseri vakalarına rastlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün bir yıl önce açıkladığı bir rapora göre, santralin 20 ila 50 kilometre çapında yaşayan kadınlarda ve çocuklarda tiroid kanserine yakalanma riski yükseldi; kaza anında 1 yaşında olan kız çocuklarında bu risk yüzde 70, 20 yaşındaki genç kızlarda ise yüzde 11 dolayında arttı.

TİROİD BEZİNDE FARKLILIK

Japon hükümeti ise iddialara karşılık olarak şu ana kadar hiç kimsenin hayatını kaybetmediğini öne sürüyor. Ne var ki Fukuşima civarındaki öğrencilerin yarısından fazlasının tiroid bezlerinde belirgin farklılıklar tespit edildi. Resmi makamlar, kaza nedeniyle daha kapsamlı inceleme yapıldığı, bu nedenle de daha fazla farklılık saptandığını savunuyor. Geçen yıl sonbahar aylarına kadar 18 çocuğun kansere yakalandığı tespit edilmiş, 26 çocukta ise kanserden şüphelenilmişti. Rakamlar, şu anda Çernobil’le benzer düzeyde. Ancak Çernobil’de kanser vakalarındaki artış kazadan dört yıl sonra başlamıştı. Peki, beklemek mi gerekiyor? Bölgedeki eski belediye başkanlarından Katsutaka Idogawa: “Devlet, resmi mercileri denetleme görevini ihmal ediyor, merciler ise mağdurlarla ilgilenmiyor. Yanlış hikâyeler uyduruyor, bulgularını gizli tutuyorlar. Tıp Fakültesi nasıl oluyor da kaza ile tiroid kanserindeki artışlar arasında bir bağlantı olmadığı sonucuna ulaşabiliyor? Bu tıbbi bir açıklama değil, siyasettir!”

'NET KONUŞMAK İÇİN ERKEN'

Kazanın ardından ilk haftalarda yapılan çalışmalar sırasında, reaktörün onarımında çalışan işçiler yüksek düzeyde radyasyona maruz kaldı. 167 işçi birkaç gün içerisinde 100 milisievert, altı işçi 250 milisievert, ikisi ise neredeyse 680 milisievertten fazla radyasyona maruz kalmıştı. İşçiler için öngörülen günlük sınır ise 20 milisievertti. Fukuşima faciasından sonra Japon hükümeti, çalışanlar için bu sınır değeri 250 milisieverte, okula giden öğrenciler ise yılda 20 milisieverte yükseltti. Nagasaki Üniversitesi’nden Tiroid uzmanı Prof. Shunichi Yamashita şunları söylüyor:“Hastalıklarla nükleer kaza arasında bir sebep-sonuç ilişkisi olup olmadığının tartışılması gerekiyor. Net bir açıklama yapmak için henüz erken. Daha fazla inceleme yapılması gerekli.

PSİKOLOJİK RAHATSIZLIKLAR MEYDANA GELDİ

Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Fukuşima faciasından sonra bölgede depresyon vakalarında da ciddi bir artış gözlendi. Sağlıklı çocuk dünyaya getiremeyeceğini düşünen kadınların büyük bir karamsarlığa kapıldığı, bazılarının intihar ettiği belirtiliyor. Araştırma, çocukların üçte birinde post travmatik rahatsızlıklar görüldüğünü ortaya koyuyor. Resmi verilere göre, geçen üç yıl içerisinde bin 656 kişi aşırı stres, psikolojik rahatsızlık ve intihar nedeniyle hayatını kaybetti.

Nüfusunun üçte ikisi bölgeyi terk eden Hirono semtinde de tuhaf gelişmeler olduğu bildiriliyor. Reaktörde çalışan işçilerin geceleri saldırganlık yaptığı açıklanıyor. Psikologlara göre, bunun nedeni radyasyona maruz kalma korkusu. (©Deutsche Welle Türkçe)

"FUKUŞİMA'DA TEHLİKE BİTMEDİ"

Fukuşima nükleer felaketinin 3. yılında Fukuşima tanığı gazeteci, aktivist Toshiya Morita Türkiye’ye geldi.

Morita, Japonya hükümetinin Fukuşima nükleer santrali kazasının etkilerini ve devam eden tehlikelerini halktan sakladığını belirtti.

Hükümetin State Secrecy (Devlet Sırrı) yasasını bir yıl içinde çıkarttığında gerçekleri dünyaya anlatmaya çalışan kendisinin de “suçlu” konumuna düşeceğini söyleyen Morita, “O zaman nükleerin gerçeklerini Türkiyelilerin anlatması gerekecek” dedi.

"DEPREMDE YENİ KAZALAR OLABİLİR"

Fukuşima'daki nükleer santralin üç yılın ardından hala denize günde 400 ton kontamine atık su akıttığını belirten Morita, "Ülkemin yaydığı bu tehlikeden utanç duyuyorum" dedi.

"Fukuşima kazasının en büyük nedeni deprem, ancak hükümet bunu 'tsunami' gibi göstererek ülkedeki diğer reaktörlerinin sorgulanmasını istemiyor. Üstelik arızalanan 4 reaktördeki tehlike hala devam ediyor. Santrale kimse giremiyor. Orada evsizlerin ve yabancı işçilerin çalıştırıldıkları iddiaları da doğru.

"Japonya deprem ülkesi, olası bir depremde reaktörler devrilebilir. Yakıtlar dışarı dağılabilir. Ayrı ayrı kazalar oluşabilir. Bunun için 30 milyon insanın daha tahliye edilmesi gerekebilir. Ancak hükümet bununla ilgili hiçbir tatbikat yapmıyor. Bu kadar risk varken Japonya'da 2020'de olimpiyat yapma gibi bir lüksümüz yok."

Hükümetin insanlara patlamanın civarının güvenli olduğunu hiçbir tehlike kalmadığını söyleyerek geri yerleştirmeye başladığına dikkat çeken Morita, burada yaşamın yeniden kurulmasının mümkün olmadığını ifade etti.

Çocuklarda tiroid kanserinin milyonda birken milyonda 400'e çıkmaya başladığını hatırlatan Morita, nükleer karşıtı eylemlerde erkek egemen Japonya toplumuna rağmen kadınların çocuklarıyla yer aldığına dikkat çekti.

Toshiya, İstanbul’un ardından Japonya’nın nükleer santral yapmak istediği Sinop’a gidecek.

FUKUŞİMA'DA NE OLDU?

* Fukuşima Nükleer Santrali’nde 11 Mart 2011'de dünyanın ikinci en büyük nükleer santral kazası yaşandı.

* 160 binden fazla insan evlerini terk etmek zorunda kaldı.

* Kazanın maliyetinin ilk 10 yıl için 250 milyar doları bulması bekleniyor.

* Japonya’da bugün bile toprakta ve suda yüksek seviyede radyasyona rastlanıyor.

* Santralde çalışan 300’den fazla işçi yüksek dozda radyasyona maruz kaldı.

* 2013’de açıklanan sağlık taraması sonuçlarına göre 95 bin çocuğun yüzde 44’ünde tiroid anormallikler olduğu görüldü.

* Gönüllü örgütlerin yaptığı ölçümlerde santralden 30 kilometre uzaktaki Minamisoma kentindeki bir lisenin bahçesinde normalin 2000 katı radyasyon tesbit edildi.

* Japonya’da, nükleer felaket öncesinde 54 nükleer reaktör ülkenin elektrik ihtiyacının yüzde 29’unu karşılıyordu. Şu anda reaktörlerin tamamı kapalı. (Nilay Vardar / Bianet)