Kastamonu Cide Loç Vadisi halkı, 16 Mart 2009 tarihinde Cide HES projesi hakkında halkı bilgilendirme toplantısı ile mücadele başlatmıştı.

15 Eylül 2009 tarihinde Cide HES projesinin, Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporunun onayını alması ile birlikte, 15 Aralık 2009 tarihinde Kastamonu Bölge İdare Mahkemesine Çed kararının İptali ve Yürütmeyi durdurma davası açmışlardı.

Halk, mahkeme sürecinde Orya Enerjinin yalnızca ÇED onayı aldığını, fakat alması gereken diğer izinleri almadığını hem belgelediler. Orya Enerji Salıpazarı/İstanbul adresinde 28 gün boyunca oturma eylemi yaptılar. 31 Aralık 2010 tarihinde Ruhsatsız ve İmarsız Kaçak Hes (basında heskondu olarak yer alan) yaptığı için Kastamonu İl Özel İdaresinden Cide Kaymakamlığına gelen yazı ile aynı akşam mühürlendi.

Akabinde 3 Ocak 2011 tarihinde Kastamonu Bölge İdare Mahkemesi tarafından “geri dönülmesi mümkün olmayan tahribatlar yapıldığı” gerekçesi ile yürütmeyi durdurma kararı çıkarılarak tüm faaliyetleri durduruldu. Ve nihayet Loç halkının beklemiş olduğu Çed İptal kararı 11 Temmuz 2011 tarihinde Kastamonu idare Mahkemesi tarafından açıklanarak aşağıdaki karar çıktı:
 
Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler ile teknik bilirkişi raporlarının birlikte değerlendirilmesinden; Cide Regülatörü ve HES projesine ait proje alanının milli park alanı tarafından çevrili olması ve milli parkla aynı havza içerisinde yer alması nedeniyle proje yer seçiminin doğru olmadığı, proje alanının bilimsel açıdan, milli park tarafından çevrelenmiş olmasından dolayı milli parkı da kapsayan Devrekani Havzası'nın ekosisteminin bir parçası olduğu ve bölge vejetasyonuna çeşitlilik kattığı, proje sahasının, milli parkın koruma zonu kabul edilecek bir mesafe içerisinde yer aldığından proje alanında yapılacak çalışmalardan kaynaklanacak olumsuz etkilerin, havza ve milli park ekosistem bütünlüğüne zarar vereceği ve anılan havzada yer alan bitki türleri, yaban hayvanları ve sucul canlıların yok olmasına, toprak-su-vejetasyon arasındaki dengenin bozulmasına yol açacağı sonucuna varılmıştır.
 
Bu durumda, proje alanının milli park alanı tarafından çevrili olması ve milli parkla aynı havza içerisinde yer alması nedeniyle proje yer seçiminin bilimsel açıdan doğru olmadığı gibi proje alanının milli parkı da kapsayan Devrekani Havzası'nın ekosisteminin bir parçası olması ve proje alanında yapılacak çalışmalardan kaynaklanacak olumsuz etkilerin havza ve milli park ekosistem bütünlüğüne zarar verecek nitelikte olması nedeniyle Kastamonu İli, Cide İlçesi, Devrekani Çayı üzerinde Orya Enerji Elektrik Üretim A.Ş tarafından yapımı planlanan 21,5 MW gücünde Cide Regülatörü ve Hes Projesi’ne ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) olumlu kararı verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
(ESAS NO:200/729 ; KARAR NO:2011/464)
 
Bu karara ulaştıran 19 maddelik açıklamalardan bazıları da oldukça dikkat çekicidir.
 
“1-Proje sahasındaki gerek sucul gerekse karasal yaban hayatı türlerinin tespiti 3 ay gibi kısa sürelerle yapılan gözlemlerle saptanmıştır. Kısa süreli yapılan çalışmalar, tespit edilen hayvan türü sayısının gerçeğinden farklı olmasına sebep olabilmektedir. Aynı şeyler vejetasyon çalışmaları için de geçerlidir. Nitekim aynı ÇED raporu konusunda Bartın Üniversitesi, Bartın Orman Fakültesi tarafından hazırlanan raporda da görüleceği üzere projenin planlandığı sahaya yakın olan Bartın Kirazlık baraj havzasında 500’den fazla tür tespit edilmişken söz konusu proje sahasında bunun yarısından bile az (177 tane tür) tespit edilmiştir. Ancak bu eksikliklerin giderilmesi sahada söz konusu projenin yapılmasını haklı kılmaz. Çünkü burası her ne kadar kabul edilmese de bilimsel açıdan, milli park tarafından çevrelenmiş olmasından dolayı milli parkı da kapsayan havza ekosisteminin bir parçasıdır ve bölge vejetasyonuna çeşitlilik katmaktadır.

2-Proje sahasında bulunan bazı endemik türlerin başka yerlere transfer edilerek koruma altına alınacağı söylenmektedir. Bu durum doğru bir yaklaşım değildir ve transfer edilen bitkinin transfer edildiği ortama uyum sağlayıp gelişeceği garanti değildir. Böyle bir doğa yaklaşımı da bulunmamaktadır.
 
5-Devrekani Çayı yaklaşık olarak 7 km uzunluğundaki bir mesafe boyunca değişime uğrayacaktır. Havzalarda yer alan akarsular ve çevresi yanıdır. Projenin yapımı, Devrekani Çayı Havzasında yer alan ekosistemde yaklaşık 7 km’lik bir mesafede kesintiye yol açarak toprak-su-vejetasyon arasındaki dengeyi bozacak ve sulak ekosistemi, yaban hayvanlarının göç güzergahları, beslenme ve barınma alanlarını olumsuz etkileyecektir.
 
7-Regülatör arkasında oluşacak gölden karstik arazi yapısındaki çatlaklardan ve buharlaşmalardan kaynaklanan önemli bir su kaybı olacaktır. Oluşacak göl alanından meydana gelecek buharlaşma da küresel ısınma olgusu dikkate alındığında yüksek olacağından mevcut su miktarında azalma olacaktır. ÇED raporunun 52. sayfasında yer alan tablodaki (ikinci sütundaki yıllık buharlaşma değerleri yanlış ve fazla verilmiş olsa da) günlük buharlaşma değerleri regülatör arkasında oluşacak gölden buharlaşma ile fazla miktarda su kayıplarının olacağını göstermektedir. Bu durumda akımın si olarak baz alınan can suyu miktarını etkileyecektir. Göl yüzeyinden buharlaşma, gölün oluştuğu alandaki karstik yapının çatlaklarından meydana gelecek kaçaklar ve su iletim borularına verilecek su miktarı derede akan su miktarının azalmasına yol açacaktır. Bu durum, dere ekosisteminde oluşan toprak-su-vejetasyon arasındaki dengenin bozulmasına, deredeki ıslak çevre alanının ve dolayısıyla dere ekosisteminin olumsuz etkilenmesine ve sucul canlıların tür ve sayısının azalmasına yol açacaktır.

LOÇ VADİSİ KORUMA PLATFORMU yaptığı basın açıklamasında, “Mücadelemize bundan sonra daha güçlü ve daha örgütlü bir şekilde devam edeceğimizin taraflar tarafından bilinmesini isteriz. Vadimizin cennete eşdeğer güzelliğini ve yaşam alanlarımızı kaybetmek üzere iken kıymetini daha iyi anladığımızdan, bunda sonra vadimize daha çok sahip çıkarak, yaşam alanlarımızı koruyacağımıza yemin ettik. Başka iştahı kabaranlar olması halinde, karşılarında bir duvar gibi durarak geçit vermeyeceğiz“ dedi.
 
Kastamonu İdare Mahkemesinin verdiği bu karardan sonra, Orya Enerjinin 30 gün içerisinde temyiz için Danıştay’a gitme hakkı var.

Bu hakka saygı gösterdiğini belirten LOÇ VADİSİ KORUMA PLATFORMU, şöyle devam etti:

“Bundan sonra, Orya Enerjinin Loç Vadisi halkının akraba ilişkilerini bozmak için bıraktığı nifak tohumlarını tek tek bularak imha edeceğimizi, yeniden aramızda tam bir birlik, dostluk ve akrabalık bağları kuracağımızı, türlü vaatlerle kandırılan, birbirlerine düşürülmeye çalışılan baba oğul, ağabey kardeş ilişkilerini en samimi haline eskisinden daha da güçlü bir hale getirerek, büyük bir aile olacağımızdan da herkesin haberi olmasını isteriz.
 
Mücadelemiz boyunca derdimizi dert edinen, bize destek veren tüm dostlarımıza, tüm platformlara; Ergene’den başlayarak Karadeniz Vadilerinden en son Hopa’ya, Sinop’tan Mersin’e, Antalya Alakır’a, İzmir Allioni’den Munzur’a, Aksu’ya varıncaya kadar, tüm vadilere hem teşekkür eder, hem de tüm gücümüzle yanlarında olacağımızı, hiçbir vadimizi yüzde on cansuyuna 49 yıllığına vermeyeceğimizi de beyan ederiz.
 
Mücadelemiz boyunca hukuktan ve yasalardan biran olsun ayrılmadık. Bu hukuk mücadelemizde bize destek veren tüm hukuk adamlarına, Çevre Bilimi konusunda bizi aydınlatan tüm Öğretim görevlilerine de ayrı ayrı teşekkür ederiz.
 
İki yıl öncesine kadar sessiz sakin oturan Kastamonu Cide Loç Halkı, kültürüne sarılıp sarıyazmasını baş tacı edip; firmanın bu hukuksuzluğuna isyan ediyor ve bunu da bağımsız yargı onaylıyorsa, bu isyana sebep olanlar mercek altına alınmalıdır. Biz artık Loç halkı olarak “CİDE HES GİTTİ, HUZUR GELDİ “ demek istiyoruz.”

DEMOKRAT HABER