Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 17'nci kez değiştirilen ÇED Yönetmeliği'nde yapılan düzenlemeye ilişkin konuşan Çevre Mühendisi Songül Öztürk, söz konusu değişiklikle doğa tahribatının önünün açıldığını söyledi.

Toplu konut, AVM, orman alanlarının dönüştürülmesi, demiryolu projeleri ve HES gibi projelerinin çevre kirliliği açısından incelenmesi ve değerlendirilmesine ilişkin yükümlülüklerin bulunduğu ve 3 Ekim 2013 tarihinde yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 17'nci kez değiştirildi.

Yapılan yeni düzenleme ile alışveriş merkezleri, golf tesisleri, toplu konut projeleri, 100 kilometre ve altı demiryolu projeleri, beyaz eşya boyama tesisleri, tuz çıkartılması, orman alanlarının dönüştürülmesi projeleri ÇED kapsamından çıkarıldı.

Bakanlık düzenlemeye gerekçe olarak, yönetmeliğin daha anlaşılır ve uygulanabilir olmasını gösterirken, çevre mühendisleri ise söz konusu değişikliğin yeraltı sularının tükenmesi, orman ve tarım arazilerinin yok olması, kuraklık gibi çevre sorunlarında artışa neden olacağını belirterek, yönetmelikteki değişikliğe tepki gösterdi.

ÇED Yönetmeliğindeki değişikliklerle ilgili değerlendirmelerde bulunan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Üyesi Songül Öztürk, çevreyi kirletme vasfı yüksek olan projelerin yönetmelikte ek-1 olarak tanımlanan kapsama alındığını, bu kapsamda değerlendirilen bir tesis için halk toplantısı, gazeteye ilan verme ve komisyon oluşturarak ilgili bütün kurumlardan görüş alma gibi yükümlülükleri yerine getirme zorunluluğu bulunduğunu ifade etti.

Yeni düzenlemeyle ek-1 kapsamındaki bütün yükümlülüklerin, çevreyi kirletme vasfı daha az olan ve bu yükümlülüklerden muaf olan ek-2 kapsamına alındığını, böylece daha önce ek-1 kapsamında değerlendirilen projelerin incelemeden muaf kalacağını belirtti.

Öztürk, "Böylece sanayicinin karakteri doğrultusunda ya da birileri tarafından engel görüldüğü için bazı kurumlar pas geçilerek önü açılmış oluyor ve prosedürler daha yumuşatılmış oluyor" dedi.

İlk ÇED Yönetmeliğinin 1993 yılında yayınlandığını ve ÇED raporu hazırlanmadan önce tesisin yapılacağı bölgenin özelliğine göre ilgili kurumlar tarafından komisyon oluşturulduğunu belirten Öztürk, kurumların söz konusu projeyle ilgili hazırladığı raporun olumsuz olması halinde projenin askıya alındığını kaydetti.

Sanayicilerin talepleri doğrultusunda komisyon kurulması zorunluluğunun kaldırıldığını ifade eden Öztürk, "Bana göre en büyük hata bu oldu" dedi.

'PROJELERİN ÇEVRESEL ETKİLERİ İNCELENMEYECEK’            

Söz konusu düzenlemeyle hayat geçirilecek faaliyetlerin üretim miktarları, kapasiteleri ya da kullanım alanlarıyla ilgili değişikliğe gidildiğini ve yatırımların önünün açılarak, muafiyet getirildiğini vurgulayan Öztürk, "Değişiklikle 49 dönümlük bir alan üzerine alışveriş merkezi ya da 499 daireli bir konut yapacaksanız ÇED raporu ya da ön ÇED raporu hazırlamaktan muaf tutulacaksınız. Bu durumda bu faaliyetlerin çevresel etkisi irdelenmeyecek" diye konuştu.

Yönetmelikteki değişiklikle doğa tahribatının önünün açıldığını söyleyen Öztürk, "ÇED raporunu hazırlayarak aslında kontrol altına alıyorsun. Muafiyet getirildiğinde ise kapsam dışına alınmış projelerde böyle bir çalışma yapılmadığı için serbestlik getirilmiş oluyor " dedi.

(bestanuce.com)