Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul'un Beykoz ilçesinde sit alanı olan araziyi imara açtı ve ‘özel eğitim’ alanına dönüştürdüÇevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul'un Beykoz ilçesinde sit alanı olan araziyi imara açtı ve ‘özel eğitim’ alanına dönüştürdü. Uygulamaya tepki gösteren İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis eski Üyesi İbrahim Doğan, “Bu alanın imara açılması yasalara ve imar kanuna aykırıdır” dedi.

Eylem Nazlıer'ın Evrensel'de yer alan ahberine göre, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Beykoz’da çevresi sit alanı olan 60.000 metrekare araziyi imara açarak “özel eğitim” alanına dönüştürdü. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının sit alanını imara açmasına İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis eski Üyesi İbrahim Doğan tepki gösterdi. Bu alanın ve çevresinin ormanlık arazi olduğunu söyleyen Doğan, “İstanbul Çevre Düzeni Planında da bu arazi sit alanı olarak düzenlenmiş ve korunması gereken yerler içine alınmıştır. Esas itibarı ile bölge ormanlık alan içindedir. Bu sebeple imara açılması yasalara ve imar kanuna aykırıdır” diye konuştu. 

‘BU DÜZENLEMELER KENT İÇİN FELAKET OLUR’

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bu bölgede yaptığı plan düzenlemesi bölgenin tamamını olumsuz etkilediğini vurgulayan Doğan, “ Zira bu planla bölgede yapılaşmanın önünü açmıştır. Çevre Düzeni Planına aykırı olarak yapılan bu plan yanlış emsal teşkil etmektedir. Zira 1/100 000. ölçekli plan İstanbul’un planlama açısından Anayasası hükmündedir. Bu planın dışında yapılan düzenlemeler kent için felaket olur. Bu bölge tamamen orman alanı ve yeşil örtüyle kaplı olup İstanbul’da insanların nefes aldığı istisna yerlerden biridir” dedi. 

‘ÇEVREYE VE DOĞAYA ZARAR VEREN POLİTİKALARI KABUL ETMİYORUZ’

Doğan, Bakanlık tarafından yapılan plan düzenlemesinin, çevre ve orman yasalarına, imar mevzuatına aykırı olduğunu ifade etti. Doğan son olarak şunları söyledi: “Bu aynı zamanda yerel yönetimlerin yetki ve görev alanlarını yok hükmünde saymaktır. Planlar yapılırken plan hiyerarşisi içinde ve bölgenin öznel durumu dikkate alınarak yapılır. Yapılan düzenleme kamu yararı, katılımcılık ilkesi dikkate alınmadan yapılmıştır.

Plan otoritelerinin (meslek odaları, çevreci kuruluşlar) görüşleri alınmadan yapılmıştır. Bu planlar tamamen ticari bir mantıkla yapılmıştır. Yaşam alanları bu planlarla adeta kuşatma altına alınmış ve yok ediliyor. Çevreye ve doğaya zarar veren bu rantiyeci politikaları asla kabul etmiyoruz. Yasal hiçbir dayanağı olmayan bu plana süresi içinde itiraz edeceğiz. Planların yapılmasında kamu yararı esas alınmalı ve siyasi yapıların da bu durumlara el atarak öncülük etmesi gerektiği hususunu savunuyoruz.”