HES'ler, barajlar, madenler, nükleer, GDO'lu gıdalar, termik santraller, orman arazilerinin yok edilmesi, Anadolu halkını ayağa kaldırdı. Vadilerden, köylerden, kasabalardan, şehirlerden yola çıkan insanlar, Türkiye'nin dört yanından 40 gün 40 gece yol alarak kervanlar halinde Ankara'ya yürüyor.

Binlerce yıldır insan uygarlığının beşiği olan Anadolu, bugün eşi görülmemiş bir yıkımla karşı karşıya. Anadolu halkı vadilerden, köylerden, kasabalardan, şehirlerden yola çıkıyor, Türkiye’nin dört bir yanından 40 gün 40 gece yol alarak kervanlar halinde Ankara’ya yürüyor.

‘Anadolu’yu Vermeyeceğiz’ sloganıyla organize edilen Büyük Anadolu Yürüyüşü, 2 Nisan günü Artvin’den yola çıkan Doğu Karadeniz kervanıyla başladı. Onu sırasıyla Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Hasankeyf’ten yola çıkacak Mezopotamya Kervanı, Türkiye’nin son göçerleri Sarıkeçililerin de develeriyle eşlik edeceği Doğu Akdeniz Kervanı, at arabalarını süslemiş, yola Bodrum’dan çıkmaya hazır Batı Akdeniz kervanı, İzmir’den başlayacak Kuzey Ege kervanı, Güney Ege kervanı, Trakya’dan başlayıp İstanbul yürüyüşçüleriyle birleşecek Trakya kervanı, Loç Vadisi’nin enerjisiyle yol alacak Batı Karadeniz kervanı ve son olarak Avanos’tan çıkacak İç Anadolu kervanı takip edecek. 10 farklı koldan ilerleyen yürüyüşçüler mayısın son haftası Ankara’da buluşacak. Ankara’da toplanacak halk talepleri kabul edilene kadar geri dönmeyecek.

Vadilerinden, köylerinden, şehirlerden yola çıkarak Ankara’ya doğru hareket edecek ekiplere, yol boyunca farklı illerden ve bölgelerden de insan katılımları gerçekleşecek. Herhangi bir kurum veya kuruluşun ortağı ya da düzenleyicisi olmayan tümüyle bireysel ve gönüllü çabalarla gerçekleşen yürüyüş herkesin katılımına açık. Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı’nın derhal geri çekilmesini hedefleyen Büyük Anadolu Yürüyüşü, Anadolu’nun tüm akarsularının satılmasına neden olan ve sayısı 4 bini bulan HES ve barajların durdurulmasını istiyor.

Yürüyeceklerin diğer talepleri arasında dağları yok edecek olan 40 binin üzerindeki maden ruhsatının iptal edilmesi, nükleer enerji projelerinin durdurulması, 2B gibi ormanları yok edecek yasa tasarısının derhal geri çekilmesi gibi doğa üzerinde yok edici etkileri olan faaliyet ve düzenlemelerin durdurulması yer alıyor. 

Neden yürüyorlar?
*Akdeniz
kolundan Birhan Alakır
Yaşam kaynaklarımıza, kültürümüze ve doğamıza bu saldırılar gerçekleşirken hukuk işlemiyorsa, bilim insanlarının bu konudaki görüşlerine itibar edilmiyorsa, çeşitli dernek, platform ve STK’ların günübirlik eylem ve aktiviteleri hiçbir sonuç vermiyorsa, artık halk, siyaset üstü bir şekilde inisiyatifi eline alıyor ve Anadolu’nun dört bir yanından yürüyüşe geçiyor. Çünkü artık sözün bittiği yerdeyiz! 

*Doğu Karadeniz kolundan Sinan Akçal

Doğu Karadeniz’in derelerinin, ormanlarının talan edilmesine, yağmalanmasına karşı yürüyorum. Kuşların, böceklerin, ayıların, çakalların, bizler gibi dili yok. Avukatı yok. Bunların hakkını korumak için yürüyorum. Bu ülkeyi yönetenler bana eski Karadeniz’i, Senoz’u verinceye kadar da Ankara’dan dönmeyeceğim. 

*Ege kolundan Deniz Güler
Yürümeme sebep olan, aslında iki büyük beklentidir: İnsanların kalbinde ufak dahi olsa bir kıvılcım yakabilmek ve Anadolu’nun sahipsiz olmadığını ispatlamaları. En önemli nedense yitirmek istemediğim ‘umut’. 

*Güneydoğu Anadolu kolundan Dicle Tuba Kılıç
Doğamızın hatta gezegenimizin yok olmasına izin vermeyeceğiz. Vicdanımızın sesi bize Anadolu’muzun doğası, kültürü ve gelecek nesillerimiz için yürümemizi söylüyor. Uygarlıkların beşiği olan Mezopotamya’da nehirlerimizin, derelerimizin özgürce akmasını, tüm canlılara yaşam getirmesini, barajların durmasını hatta tüm barajların yıkılmasını istiyoruz. 

*Trakya kolundan Güven Yüksek
Yürüyoruz çünkü hiçbir enerji, tüm canlıların ortak yaşam hakkı olan doğanın acımasızca yağmalanmasını vicdanıma kabul ettiremez. Kervanımız, 22 Nisan Pazar günü Trakya Enez bölgesinden çıkacak ve 2 Mayıs’ta biz İstanbul’dakilerin katılımıyla Kocaeli, Akyazı, Mudurnu ve Beypazarı’ndan geçerek Ankara’ya varacak. 

*İspir’den Hanefi Aksu
Yaşam alanlarımıza ve suyumuza sahip çıkmak için yürüyoruz. Eğer bu ülkeyi yönetenler ve yasalar doğamızı korumayacaksa halk koruyacaktır. Şurası kesin olarak bilinsin ki, biz Anadolu halkı, köklerimize ve doğamıza ne pahasına olursa olsun sahip çıkacağız. Kimse bizi yönetenlere doğayı yok etsinler diye bir yetki vermiyor. 

*Batı Karadeniz kolundan Hafize Teke
Rahmetli babamla saban sürüp ektiğim topraklarım bugün işgal altında. Kanunlarımız bizleri koruyordu. Hakkımızı veriyordu. Ama şimdi bu haklı durumlarımızı elimizden alacak Tabiat Kanunu diye içi bozuk kanunlar çıkarıyorlarmış. Biz böyle tabiatı bozuk kanun istemiyoruz. Derdimizi vekillerimize, Başbakan’ımıza, Türkiye’mize, tüm dünyaya anlatmak için Ankara’ya kadar yürüyeceğiz. Vadimizi, köyümüzü vermeyeceğiz.

Ankara’da ne talep edilecek? 
* Doğanın yaşama hakkının anayasal güvence altına alınması 
* Kırsaldan büyük kentlere göçün engellenmesi 
* HES ve baraj projelerinin durdurulması 
* Ormanların yok edilmesine son verilmesi 
* Madencilik faaliyetlerinin durdurulması 
* Yanlış tarım politikalarının terk edilmesi; hibrit tohumların, GDO’lu ürünlerin ve üretimde kullanılan her türlü kimyasal maddenin kullanımının durdurulması 
* Termik ve nükleer santral yatırımlarının durdurulması. 
* ÇED Yönetmeliği’nin iptal edilmesi 
* Tüm koruma alanlarını ticari yatırımlara açan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı’nın geri çekilmesi, Yenilenebilir Enerji Kanunu’nun iptal edilmesi 
* Devlet Su İşleri (DSİ) ile Çevre ve Orman Bakanlığı’nı aynı çatı altında birleştiren yapının değiştirilmesi
Yürüyüş kollarını takip etmek, gün gün fotoğrafları görmek için www.anadoluyuvermeyecegiz.net, www.facebook.com/anadoluyuvermeyecegiz

RADİKAL