Büyük üstad, karanlık günlerin aydını, zor dönemlerin direnişçisi, Ahmet Altan ve Mehmet Altan'ın babaları Çetin Altan, aramızdan ayrılalı 1 sene olmuş.
 
Zaman ne de çabuk geçiyor... 
 
Önce Çetin Altan, Vedat Türkali ve sonra Tarık Akan... 
Karanlık dönemlerin, zorlu yılların, aydınlık neferleri... 
 
Çetin Altan'ın Cumhuriyet'te yayınlanan son sözleri hala dün gibi aklımda:
 
Artık anlaşılıyor ki ülkeme demokrasinin geldiğini göremeden ayrılacağım bu dünyadan.
 
Torunlarımıza bırakmayı hayal ettiğimiz ülke bu değildi. Gene de bir hayal kırıklığı yaşamıyorum. Menzil-i maksuda ulaşılamasa da çok yol katettik.
Bir ömür, sadece amaca ulaşmak için harcanmaz. O amaca doğru atılacak bir iki adıma yardımcı olmak için de harcanır.
Yaralı bir devi ayaklarının üstüne koyabilmek için kuşak kuşak o devi sırtımızda taşıdık. Yaralarının iyileşeceğine, o devin ayaklarının üstünde duracağına olan inancımı hiç kaybetmedim. Bir gün bu ülke ayaklarının üstünde duracak. O zaman da, masaldaki gibi “sihirli kedinin çizmelerini” giyerek amacına doğru uçarak gidecek.
Biz torunlarımıza istediğimiz ülkeyi bırakamıyoruz.
Ama siz uğraşırsanız, mücadeleden vazgeçmezseniz, dünyadan ayrılırken “torunlarımıza istediğimiz ülkeyi bırakıyoruz” deme mutluluğunu siz tadabilirsiniz.
Hayallerinizden, ümitlerinizden, mücadelenizden vazgeçmeyin.
Amacınıza ulaşamazsanız da, bu amacı gelecek kuşaklara devretseniz de, kozmosla son hesaplaşmanızda, “daha iyi bir dünya için biz de fena mücadele etmedik” diyebilirsiniz.
Bu da az şey değildir. Buruk da olsa, yorgun gözlerinizde bir tebessüm yaratır.
O tebessümlerin çoğalması da elbet bir gün kurtarır bu ülkeyi.
Enseyi karartmayın.
 
Çetin Altan'ın bu sözlerinin üzerinden 1 yıla yakın zaman geçti. 'Bundan daha kötü ne olabilir ki' diye düşündüğümüz zamanlardan daha kötü bir zamanla yüzleşiyoruz. Daha çok çaresiz, umutsuz ve yorgunuz. 
Tedirginiz.
Geleceğimiz, hayallerimiz, ülkemiz ve sevdiklerimiz adına daha da tedirginiz.
Tam da bu dönemlerde Çetin Altan'ı anlamak ve yorumlamak, yaralı devin ayakta durması için mücadele verenlere umut olacaktır.
 
Çetin Altan, yıllarca yaralı devin ayakları üstünde durabilmesi için verdiği mücadelenin bayrağını bize bıraktı. 
 
80'leri, 90'ları yaşayanlar için de, yaşamayanlar için de korkunç bir dönem. Yükü ağır. Bayrağı elde tutması zor. 
Bedelini ödemek zorundayız. 
 
İşinden olan binlerce insan gibi... 
Hayatını kaybeden gençler, çocuklar gibi... 
Göz dağı vermek, susturulmak için en saçma sebeplerden cezaevlerine tıkılan gazeteciler, yazarlar, aydınlar gibi... 
Altan kardeşler gibi... 
 
Yarası her zamankinden daha çok kanayan, daha fazla yorgun olan bu devi ayağa kaldırmak, sırtlamak zorundayız. 
Kötülerin bu oyunlarını bozmak zorundayız. 
Çetin Altan'ın ölüm yıldönümünde, aramızda olmayan ve bir yanımızı eksik bırakan sevgili Ahmet Altan'ın da dediği gibi; ''üzülme oğul, doğru sallanır ama yıkılmaz''
Yıkılmayalım, enseyi karartmayalım!