Cezaevlerindeki PKK'li tutukluların öncülüğünde kurulmaya çalışılan 'Politik Tutsaklar Sendikası' için ilk adımlar atıldı. İlk etapta Çeviri Kooparatifi olarak hayata geçirilen sendikanın Kürt siyasal hareketinin önerdiği komün, kolektif ve kooperatif örgütlenme biçiminin ülkede ilk örneklerinden biri olması anlamında önemli bir deneyim. Sendikanın dışarıda koordinatörlüğünü yapan Metin Yeğin projeyi Özgür Gündem'e anlattı.

Yeğin’in projeyle ilgili olarak iki temel şeye dikkati çekiyor: Birincisi politik tutukluların dışarı çıktıklarında yaşamı kendi dünya görüşleri etrafında yeniden örgütlenmesi anlamında önemli bir işlev görmesi. Diğeri ise diğer dünya örneklerinin ışığında, barış sürecinin kalıcılaşması durumunda gerillaların yeni yaşam alanları kurması için bir ön adım olması.

Özgür Gündem'de yer alan 'Politik Tutsaklar Sendikası' ve Çeviri Kooperatifi'ne ilişkin söyleşi şöyle:

Sendika fikri nasıl ortaya çıktı?

Yıllar önce Uruguay’da Eski Politik Tutsaklar Sendikası başkanı ile konuşuyordum. Sendika başkanı benim de eski bir politik tutsak olduğumu biliyordu.  Sizde kaç politik tutsak var dedi. 70 bin dedim. Peki kaç sendika var dedi. Sendika yok dedim. Çok şaşırtıcı bir durum. Yani herkese örgütlenmeyi savunuyorsun ondan sonra bakıyorsun ki kendini örgütlememişsin aslında. Tabii ki burada her alanın kendi örgütlenmesinden bahsediyorum. Sonra gelip Türkiye’de konuştuğumda o zaman ki sayı ile iki milyondan fazla insan sistemin tezgahından geçmişti. Yıllardır aklıma düştü. Ayrıca politik tutsakların içeride para ile ilişkileri olmaz. Daha çok komün şeklinde yaşarlar. Çıktıktan sonra ise başka bir dünya karşılarına çıkar. Böyle bir yaşam karşısında yaşamını idame ettirmesi gerekiyor. Hiçbir politik tutsağın birilerinden para istemek durumuna hatta birilerinin vicdanına mahkum kalmaması gerekir. Bunun için bir örgütlenme zorunlu.

Bu modeli nasıl hayata geçirmeyi düşünüyorsunuz?

İlk olarak çeviri kooperatifi ile başlayacak olan bu süreç, serbest kalan arkadaşların kendi evlerini inşa etmeleri, köy ve kent kooperatifleri, kolektifleri, dayanışma ağlarıyla ailelere ya da diğer kurumlara dayanmaksızın ayakta kalmalarını sağlamayı amaçlıyor. Kürt Özgürlük Hareketi’nin bir yandan kolektifler, kooperatifler, komünleri önerdiği bir zamanda bunu hayata geçirmek çok önemli. Bunun için, Politik Tutsaklar Sendikası ve buna bağlı olarak Çeviri Kooperatifi örgütleyemez miyiz diye düşündük. Sendikayı içinde birçok kooparatif örgütlenmesinin olduğu geniş bir çerçeve olarak düşünüyoruz. Düşünüyoruz diyorum çünkü kervan yolda düzülür. Arkadaşlar buna kendileri karar verecekler aslında. Her adımda dahil olanların karar verileceği bir şey. İlk etapta Çeviri Kooperatifi geliyor.

Çeviri kooperatifi nasıl bir işlev görecek?

Almanca, Fransızca, Kürtçe, Farsça ve İngilizce’den çeviri yapacak arkadaşlar şu anda çalışıyorlar. Cezaevlerinde gruplar kuruldu. O arkadaşlar özellikle klasiklerden başlamak üzere kitaplar çevirmeye başladılar. Çeviri Kooperatifi’nin birçok anlamı var. Biri Kürt Özgürlük Hareketi’nin önerdiği komün, kolektif ve kooperatif örgütlenme biçiminin ülkede ilk örneklerinden birinin tutsakların, “özgürlükleri” yokken bile hayata geçirmesi bu çok önemli bir irade. Bir diğeri de tutsakların hem cezaevindeki ihtiyaçları hem ailelerinin ihtiyaçları aynı zamanda da özgürlüklerine kavuştuklarında kendi ihtiyaçlarını karşılamak için ekonomik anlamda bir işlev de görmesi. Üçüncüsü ise çeviriler ile bir sürü eser Kürt edebiyatına kazandırılmış olacak. Aynı zamanda Kürtçe’den diğer dillere eserler kazandırılacak. Dünya klasiklerinin Kürtçe’ye kazandırılması ‘Kürtçe okunmuyor çünkü Kürtçe yayın yok-Kürtçe yayın yok çünkü Kürtçe okunmuyor’ paradoksal durumunu da kıracağı için çok önemlidir.

Tutsakların bu konu hakkında fikirleri neler?

Arkadaşlar kendi aralarında konuşarak sendika örgütlenmesine ilişkin karar çıkardılar. Karar şu sendikanın ilk ayağı olarak Çeviri Kooperatifi yaşama geçti. Bunun içinde daha önce olan çalışmaları da bu projeye kattılar. Ben sadece bunu koordine ediyorum ilk başta. Bir süre sonra sendikal hareket başladığında her şeyi onların karar verdikleri bir harekete dönüşecek. Ayrıca cezaevlerinden tek tek birçok mektup geliyor. Bu tek bir siyasi hareketin projesi de değil. Birçok siyasal hareketin içindeki arkadaşların, tutsakların ve eski tutsakların dahil olduğu, olacağı bir yapı.

Klasik bir sendikadan ne gibi farkları olacak. Tutsakların devlet karşısındaki haklarının savunulmasına yönelik nasıl bir pratik içinde olacaksınız?

Mutlaka böyle bir pratik olacak ama biz sadece siyasal taleplerde bulunan bir örgütlenme değiliz. Bir yandan Çeviri Kooperatifi tamamen ‘ekonomik’ bir kurumdur. Tutsakların, eski tutsakların ekonomik bağımsızlığını sağlamaya çalışır ama öte yandan tamamen ‘politik’tir. İnşa biçimiyle ve önerdiği kolektif üretim, kolektif karar alma mekanizmasıyla politiktir. Bu hakları savunurken diğer dernek ve kurumlarla koordineli bir şekilde hareket edeceğiz. Ama bizim burada esas vurgulamaya çalıştığımız şey öz yönetimi ve komünü inşa etmek.

Dünyada nasıl örnekleri var ve ne gibi faaliyetler içindeler?

Dünyanın birçok yerinde örnekler var. Bu sadece eski politik tutsaklar için değil aynı zamanda bir barış sürecinden sonra gerillanın normal hayata döndüğünde yaşamı nasıl tekrar örgütleyebileceğine dair sorundur. Barış süreci öyle kolay bir süreç değil. Mesela Guatemala’da gerillalar ve eski politik tutsaklar kendi mahallelerini inşa ettiler. Dağda uzun süre kalıp geri döndüğünüzde günlük yaşantı orası gibi değil. Mahallelerinde yaşayan ve kendi yerleşimlerini inşa eden gerillalar hâlâ o komünal dayanışma ilişkisi biçimini sürdürdüler. Ve en mutlular da onlar. Diğerleri günlük hengame içinde kaybolup gitmişlerdi. Bir panelde bunu söylediğimde, bir parlamenter onların başımızın gözümüzün üstünde yerleri var diyordu. Bu belki güzel bir laftır ama yaşamda o kadar kolay olmuyor bu. Biz kendimizin öncülük edebileceği bir örgütlenme içine girmemiz gerekiyor. İnsanların başı gözü üstünde misafir olmak istemiyoruz. Kendimizin örgütlediği hatta öncü olabileceği bir yaşamı kurma idealimiz sürüyor.

PİYASAYA DAHİL OLMADAN

Uruguay’da yine politik tutsaklar arasında çok iyi bir işleyiş vardı. Uruguay ufak bir ülke olmasına rağmen zamanında 15 bin tutsak vardı. Şuan politik tutsak olmamasına rağmen hâlâ 13.500 üyesi var. Bir şeye ihtiyacı olunca doğrudan sendikayı arıyorlar. Piyasaya dahil olmadan bir alan yaratıyorlar. İRA’lı tutsakların da dışarı çıktıklarında ‘Kendi Evini Kendi Yap’ kooperatifi, tarımda ya da kentte kolektif çalışma alanları yaşamlarını sürdürecekleri olanaklar sunan örgütlenmeler var. Dünyanın birçok ülkesinde sendika ve dernek biçiminde örgütlenen birçok yapı mevcut.

Tutsaklar ve dışarıdaki eski tutsakların çalışmalara katılımı nasıl olacak?

Şimdi şöyle. İki türlü çalışmaya katılabilir. Birincisi kooperatife doğrudan, karar verme, üretme bütün sürece dahil olarak, ikincisi kooperatifin sadece çalışmasının birine dahil olabilirler. Mesela sadece çeviri göndererek kooperatiften telif haklarını alabilirler. Ayrıca Kooperatif hem kuruluşunda hem de sonrasında ‘yardım’ istememektedir. İşini yaparak, üreterek kendisini inşa edecek ve sürdürecektir. Mesela Türkiye’deki bütün belediyelerin tabii olduğu yasaların, bütün encümen toplantılarının, kararlarının Kürtçe’ye tercüme edilmesini üstlenilebilir. Bu aynı zamanda yasaların, toplantıların Kürtçe’ye çevrilmesini gerçekleştireceği için Kürt dili ve kültürü içinde çok büyük önem taşır. Son olarak bu konuştuklarımız mutlaka bir çağrı olarak anlaşılmalı. Şu anda hapishanelerdeki tutsaklara ya da eski tutsaklara, hangi siyasi yapıdan olursa olsun katılması için kendimizi örgütlemek için bir çağrı...

BİZ SADECE BİR RUH AÇIĞA ÇIKIYORUZ

Sendikanın nasıl bir eylem gücü olabilir?

Şu an için ben daha çok bir Eskimo’nun ayı balığının dişini oyarak heykel yaptığı duruma benzetiyorum. Bir beyaz gelip ondan bir heykel istediğinde şaşkınca yüzüne bakar, ben yapamam ki! Ben sadece oyuyorum içindeki ruh açığa çıkıyor der. Şimdi biz örgütlenerek bu ruhu açığa çıkarmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla bir toplumsal örgütlenmeyi gerçekleştirdiğimizde bu kendi biçimini gösterecek. Biz sadece burada devrimci toplumsal bir araç yaratıyoruz. Neden ‘Sendika’ diye sorarsanız egemenlerin sendikaya biçtiği manada değil, bütünsel olarak Politik Tutsakların Haklarını savunma örgütlenmesi olarak bir sendikadır. Nasıl ki bir işçiye sendika nedir diye sorduğunuzda ‘hakkı için örgütlenmek’ diyorsa tam bu anlamda bir sendika.

ÖZ YÖNETİMİ HAYATA GEÇİRİYORUZ

Proje öz savunma ve öz yönetime denk gelen bir karaktere de sahip...

Tabii. Tam anlamıyla böyle. Toplumsal olarak önerdiğimiz şeye geri dönüp insanlara peki sen niye yapmıyorsun diye sorduğumuzda buna verilen cevap sendika. Bu proje ile cezaevinde olmasına rağmen hem dışarıyı örgütleyebilme, hem de dışarıya örnek olabilme gücünü gösteriyorlar ve kesinlikle öz yönetimi savunan, kendi kararlarını almayı, hayata geçirmeyi savunan bir yapı.