Herkese Güvenli Gelecek Platformu ile devrimci demokratik kurumlar, sendikalar ve siyasi partiler “Kıdem tazminatının kaldırılmasına, Esnek-güvencesiz çalışmaya, Kiralık işçiliğe karşı birleşik mücadeleye” yazılı pankart arkasında toplanarak İstiklal Caddesi’nden Taksim Meydanı Tramvay Durağı’na yürüdü.

Kortejler oluşturarak “Güvencesiz çalışmaya karşı birleşik mücadeleye”, ”Esir değil işçiyiz, yarının sahibiyiz”, ”Kıdem tazminatımıza dokundurtmayız, her şeyi göze aldık”, ”Esnek kuralsız çalışmaya geçit yok”, ”Kıdem tazminatıma dokunmak genel grev” yazılı dövizler taşıyan kitle kıdem tazminatına karşı emekçilerin tepkilerini dile getiren sesli anonslarla ve sloganlarla yürüdü.

Sırrı Süreyya Önder işçi sınıfını genel greve çağırdı

Taksim Meydanı’nda Hediye Aksoy’un bırakılması talebiyle yapılan oturma eyleminden durağa gelen Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blok’u milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Levent Tüzel eyleme destek vererek birer konuşma yaptılar.

Önder yaptığı konuşmada işçi sınıfına yönelik saldırıların artarak devam ettiği bir süreçte emekçilerin üretimden gelen güçlerini kullanarak genel greve gitmesi gerektiğini ifade etti. Önder, esnek çalışmanın da kıdem tazminatının kaldırılması sonrası devreye sokulacağını anlatırken işçi sınıfının mücadeleyi yükseltmesi için genel greve gitmesi gerektiğini açıkladı. Taksim İlkyardım Hastanesi bahçesinde direnen Güllü Hanoğlu’nun verdiği mücadeleye de değinen Önder, Hanoğlu’nun direnişine destek verilmesi çağrısıyla konuşmasını bitirdi.

Kıdem tazminatı kaldırılamaz

Önder’in konuşması sonrası basın açıklaması okundu. Açıklamada, Başbakan’ın “çıraklık” döneminde Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası’nı emekçilere dayattığı, emeklilik yaşında ve prim gün sayısında yapılan değişikliklerle mezarda emekliliğin yasalaştırdığı anlatıldı.

Sağlık emekçilerinin hakları budandı

Erdoğan’ın “kalfalık” döneminde Sağlıkta “Dönüşüm” Programı adı altında sağlık emekçilerinin haklarının budanarak halkın özel hastanelerde milyonlarca lira “bıçak parası” ödemeye mahkum edildiği ifade edildi.

Erdoğan’ın “ustalık” döneminde kıdem tazminatını kaldırarak, esnek-güvencesiz çalışmayı, kiralık işçiliği dayattığı, işçi ve emekçilerin geleceğini karartmaya çalıştığı belirtildi.

Devlet işçi sınıfına saldırılarını arttırdı

Basın açıklaması şu ifadelerle devam etti:

“Her zamanki gibi, haklarımızı elimizden almadan önce ‘reform yapacağım’ diyor. ‘İstihdamın arttırılması ve kayıt dışının azaltılmasını amaçlıyoruz, yeni iş olanakları için ‘güvenceli esneklik’ gerekir diyor. ‘Kıdem tazminatı artık devlet güvencesinde’, ’tazminat alamayacak kimse kalmayacak’ türünden sahte ‘güvenceler’ veriyor.

Amaç, sermayenin sırtındaki tazminat yükünü azaltmak, işçinin tazminat hakkını elinden almaktır.

1. Kıdem tazminatı hakkının gaspını,

2. Esnek-güvencesiz çalıştırmanın daha da yaygınlaştırılmasını kabul etmeyeceğiz.”

Patronlar keyfi olarak işçi çıkaracak

Kıdem tazminatına hak kazanmanın 10 yıl çalışma zorunluluğunun bir sonucu olarak ortaya çıkacağı belirtilirken özel sektörde keyfi işten çıkarmaların yaygınlaşacağı, patronların her istediklerinde işçi çıkarabilecekleri düzenlemelere gidildiği belirtildi.

Açıklamada, Zorunlu Tasarruf Fonu, Konut Edindirme Yardım Fonu’nun başına ne geldiyse Kıdem Tazminatı Fonu’nun başına da benzerlerinin geleceği ve işçinin parasının çarçur edileceği ifade edildi.

Devlet haklarımızı gasp etmekte kararlı

Basın açıklamasında ayrıca şu açıklamalara yer verildi:

“Kıdem tazminatı sadece emeklilikte, o da eğer alınabilirse, bir hak olacaktır. Hükümet bize ‘haklarınız korunacak’ diyerek, geleceğimizin satılmasına sessiz kalmamızı istiyor. Çocuklarımızın geleceğine ipotek konmasına onay vermemizi istiyor. Buna sessiz kalmayacağız.

Çalışma hayatının bütününde kuralsızlık, güvencesizlik hakim olacaktır. İşten çıkarmalar kolaylaşacak, part-time çalışma, kiralık işçilik, ödünç işçilik yaygınlaşacak, bölgesel asgari ücret gündeme gelecektir.

Kıdem Tazminatı fonu ve diğer kuralsız çalışma biçimleriyle sermaye-emek mücadelesinin yönü saptırılmak isteniyor. İşçi-işveren ilişkisinde işverenin sorumlulukları azaltılarak, yükün yasalar eliyle fonlara ve devlete aktarılması, işçinin karşısındaki patronu muhatap olmaktan çıkartıyor.

İşçinin mücadele hedefi somut olarak patrondan ‘fonlara’ kayacaktır. Zaten çok yetersiz olan sendikalaşma ve örgütlenme düzeyi, “fon” karşısında daha zor hale gelecek, sendikanın işçinin hayatındaki yeri tamamen yok edilecektir.”

HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ’in tutumu teşhir edildi

Basın açıklamasında HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ’in tavrı eleştirilerek bu sendikaların “kıdem tazminatının kaldırılması genel grev nedenidir” biçiminde açıklamalar yapmalarına rağmen hükümet karşısında kararlı bir tutum sergilemedikleri anlatıldı.

Açıklamada işçilerin geçmiş deneyimlerinin üzerinde yükselecek bir mücadele sürecini örmek hedefinde olduğu belirtilirken iş güvencesi ve güvenli gelecek için işçi ve emekçiler ortak mücadeleye çağrıldı.

Yürüyüş ve basın açıklaması sırasında kitle, “Zafer direnen emekçinin olacak”, ”Direne direne kazanacağız”, ”Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, ”Tazminat hakkımız gasp edilemez”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni” sloganlarını attı.

Halkın Günlüğü