Eğitim-Sen İstanbul 7 nolu Şube Başkanı Emin Ekinci 3 Şubat 2012 Perşembe günü meclis gündemine gelmesi beklenen 4688 sayılı yasayla ilgili açıklama yaptı...

Açıklama şöyle:

HEDEF DİSK VE KESK İN TASFİYESİDİR!
İşçi Sendikalarında barajın %3 olması, başta DİSK’e bağlı sendikalar olmak üzere birçok işkolunda sendikaların yetki kaybetmesi demektir. Aynı zamanda 4688 sayılı yasadaki değişiklikle de KESK etkisizleştiriliyor!

Örgütlenme özgürlüğünün son derece kısıtlı olduğu ülkemizde, son derece zor koşullarda mücadele eden bu iki örgütün tasfiye edilmesi için yapılan yasal düzenlemelerden, öncelikle TÜRK-İŞ, HAK İŞ ve MEMUR -SEN sorumludur. Siyasi iktidarla sendikaların bu kadar özel ilişkilere girdiği dönem hiçbir zaman olmamıştır.

Türkiye emekçileri sarı sendikalara tanır, devlet sendikalarını tanır, şimdi ise hükümet sendikalarına alıştırılmak isteniyor.

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası'nda değişlik yapan hükümet tasarısı Anayasa değişikliğinden 15 ay sonra Meclise sunuldu. Temel hedefi sendikaları devre dışı bırakarak, grev yasağına dayalı zorunlu toplusözleşme düzenidir. Yapılan tasarı, göstermelik, sözde bir toplu sözleşme düzeni kurmayı hedefliyor.

Üzerinde çalışılan mevcut düzenleme, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Bakanlar Kurulu’na sunulan tasarıdan daha da geri düzenlemeler içeriyor. 4688 in son hali, adeta ‘adrese teslim’ şeklinde bütün yetkileri Memur-Sen’e devreden keyfi bir metne dönüşmüş durumdadır.

GREVSİZ TOPLUSÖZLEŞME
Tasarı, Anayasa değişikliği ile benimsenen duruma uygun olarak hazırlanmıştır. Anayasada yapılan değişiklik de ustaca hazırlanmıştı. Toplu sözleşme görüşmelerinde uyuşmazlık çıkarsa Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna (KGHK) başvurulacağını ve Kurulun kararlarının kesin olduğunu kesin bir dille belirtiyordu.

Aynı hükümler 4688 değişiklik tasarısında da yer alıyor. Böylece ‘grev yapmak yasaktır’ demeden grev yasaklanmış oluyor.

Grevin yasaklı olduğu bir toplu sözleşme ve sendika hakkı olamaz!

Çünkü sendika hakkı, toplu sözleşme ve grev hakkıyla bir bütün olarak kullanıldığında anlamlı olur. Bu ilke Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından on yıllardan beri benimsenmiştir. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de özellikle son yıllarda verdiği kararlarda sendikal hakların bütünselliğinin altını çizmektedir. Uluslararası çalışma normlarına göre kamu görevlilerinin işçiler gibi grev hakkı vardır. Bu uluslararası kurallar Anayasanın 90. Maddesi bağlamında Türkiye için de bağlayıcıdır.

Anayasa değişikliği ve 4688 değişikliği bu açıdan uluslararası çalışma hukukunun ihlalidir.

TEK TİP TOPLUSÖZLEŞME
Hükümet tasarısı, hizmet kolu toplu sözleşmesine yer vermedi. Böylece merkezi tek tip ve konfederasyon odaklı bir toplusözleşme gündeme getirilmiş oldu. Bu durum hizmet kollarında örgütlü sendikaların etkinliğini ortadan kaldırmaktadır. Merkeziyetçi ve tek konfederasyon hâkimiyetine dayalı bir düzen öngörülüyor. Böylelikle işyerleri ile sendikalar arasındaki bağ tamamen kopartılmak isteniyor. AKP böylelikle diğer konfederasyonları tasfiye etmeyi, emekçileri de Memur-Sen ‘e boğdurmayı hedeflemektedir.

İKİ YILLIK TOPLUSÖZLEŞME

Tasarı, toplusözleşmenin süresinin iki yıllık olmasını ön görüyor. “Toplu görüşme” sisteminde bir yıl olan süre, iki yıla çıkarılıyor. Kamuda her yıl bütçe yapıldığına göre sözleşmenin de yıllık yapılması gerekir. Özellikle mali hükümlerin her yıl müzakere edilmesi, emekçiler açısından önemli bir gerekliliktir. 2.5 milyon kamu emekçisinin sözleşmesi için yaklaşık 2 haftalık müzakere öngören tasarı, bunun sonrasında da iki yıl eylemsizlik dönemi hedefliyor.

Tasarı toplusözleşmenin kapsamına da önemli bir sınırlama getiriyor. Toplu sözleşmede mali ve sosyal hakların miktarının ele alınması mümkün olabilecek ancak bu haklara ilişkin sistemde değişiklik ön gören talepler toplu sözleşme kapsamının dışında kalacak.

Bu durumu kabul etmemiz mümkün değildir!

ÜYELİK YASAKLARINA DEVAM
4688 sendikalara üye olamayacak kamu çalışanlarına ilişkin 15. Maddede esaslı bir değişiklik yapmıyor. Çok sayıda kamu çalışanının sendika yasağı devam ediyor. Meclis çalışanları, hâkimler ve savcılar, milli savunma ve orduda çalışan sivil personel, ceza infaz kurumu çalışanları, denetim elemanları, polisler, askerler sendikalara üye olamayacaklar.

Oysa uluslararası normlara göre sadece asker ve polislerin sendika hakkı kısıtlanabiliyor. Avrupa Sosyal Şartı’na göre polisler de sendika üyesi olabiliyor. Bazı ülkelerde asker sendikaları bile var. Ama tasarı orduda çalışan sivil memurlara bile sendika hakkı tanımıyor.

TEMSİLCİ SAYISI AZALTILIYOR
Tasarı ile işyerinde yetkili sendikanın belirlediği sendika işyeri temsilcileri yanında işyerinde en çok üyeyi kaydetmiş sendika dışındaki sendikalara da işyeri sendika temsilcisi saptama hakkı veriliyor. Ancak tasarıda yer alan bir düzenleme ile sendika işyeri temsilcilerinin sayısı azaltılıyor. 1001-2000 çalışanı olan işyerlerinde 5 olan temsilci sayısı 4’e, 2000’den fazla işyerlerinde 7 olan temsilci sayısı 5’e düşürülüyor.

BÜTÜN YETKİLER MEMUR-SEN'E
Tasarı toplu sözleşme müzakerelerinin, Kamu İşveren Heyeti ile Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti arasında yürütülmesini düzenliyor. İşveren heyeti ilgili bakanın başkanlığında olacak. Sendika heyeti ise son derece antidemokratik ve keyfi bir bicinde düzenlenmiş. Adeta Memur-Sen için adrese teslim bir düzenleme söz konusu. Sendika heyeti başkan dahil 7 üyeden oluşuyor. Sendika heyeti başkanı en çok üyeye sahip sendikadan olacak. Şu anda en çok üyeye sahip sendika Memur-Sen’dir. Diğer 6 üye ise şöyle saptanacak: En çok üyeye sahip konfederasyondan 3 üye (Memur-Sen), ikinci konfederasyondan 2 üye (Kamu-Sen) ve üçüncü konfederasyondan 1 üye (KESK). Böylece Memur-Sen 7 kişilik heyette 4 üyeye sahip olacak. Toplam 515 bin üyesi olan Memur-Sen heyet başkanlığı ve toplam 4 üye ile temsil edilirken, üyeleri 630 bini geçen Kamu-Sen ve KESK üç üye ile yetinmek zorunda bırakılacak.

Dahası bütün yetkiler heyet başkanına verilmiş durumda. Bakanlık taslağında toplusözleşmenin heyetin çoğunluğunun oyuyla imzalanması yer alırken, hükümet taslağında bu yetki heyet başkanına (Memur-Sen) veriliyor. Diğer üyelerin ve konfederasyonların itiraz hakkı yok. Memur-Sen toplu sözleşmeyi imzaladığında diğerlerinin Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na gitme imkânı da yok. Subaşları tutulmuş durumda. Bunun adı olsa olsa sahte toplusözleşme hakkı olur.

SON SÖZ HÜKÜMETTE
Tasarı, toplusözleşmenin müzakere aşamasında bütün yetkiyi Memur-Sen’e verecek şekilde ayarlanmış olmasına karşın ihtiyatı elden bırakmıyor. Görüşmelerde uyuşmazlık çıkması, anlaşma olmaması durumunda iş şansa bırakılmamış. Uyuşmazlık durumunda devreye girecek olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun yapısı da hükümetin dediğini yapacak şekilde sağlama alınmış. Kurul 11 üyeden oluşacak. Bu 11 üyenin 7’si ilgili bakan veya doğrudan Bakanlar Kurulu tarafından seçilecek. Maddede zırvalık ve vesayet tavan yapmış durumda. Kurulda sendikalar adına yer alacak akademisyen de sendikaların göstereceği 7 aday arasından bakanlar kurulunca seçilecek. Kurulda sendikaların temsilindeki adaletsizlik devam ediyor. Memur-Sen 2, KESK ve Kamu-Sen ise birer üye ile temsil edilecek.

4688 ise çoğunluğa sahip olmayan sendikayı tamamen işlevsiz bırakıyor. Toplusözleşme sürecinde bütün yetki en çok üyesi olan sendika veriliyor. Diğer sendikalar göstermelik hale getiriliyor. Sendikal çoğulculuk hiçe sayılıyor.

Tam bir dikensiz gül bahçesi. Grev hakkı yok. Tek tip sözleşme var. Toplu sözleşme imza yetkisi Memur-Sen’de. Tasarının özeti budur.

Biz eğitimse şubesi olarak yukarıdaki ifade ettiğimiz gerçekler ışığın da emekçilerin birleşik mücadelesini öngören bir mücadele hattını örgütlemek zorunda olduğumuzun bilincindeyiz. Yasalarda yapılacak tadilatları kabul etmemiz mümkün olmadığı gibi, Sendikal mücadeleyi yok edecek yasakçı zihniyete karşı her alanda mücadele etme kararlılığımızı bir kez daha ifade ediyoruz.

EMİN EKİNCİ
KESK EĞİTİM-SEN İSTANBUL 7 NOLU ŞUBE BAŞKANI