150 dakikayı bulan dizi süreleri ve setlerdeki olumsuz çalışma şartları nedeniyle oyuncu Engin Günaydın, "Ben artık yokum," dedi.

"İLK ZAMANLAR MEMNUNDUM"

Cumhuriyet’ten Neslihan Akdaş’ın haberine göre Engin Günaydın, kendi sinema ve tiyatro projelerine yoğunlaşırken, ilkin televizyon dizilerindeki sürelerin kısa olduğunu ve buradaki dizilerin çalışma üslubu olarak tiyatronun çalışma üslubunu kullandığını belirterek, "Her şey yolundaydı. Sahneye provalı ve ezber çıkıyorduk. Mesleğimden çok memnundum," dedi.

"DİZİLERİN SÜRELERİ UZADI VE..."

Zamanla bu durumun olumsuz anlamda değişime uğradığını dile getiren Günaydın; "Sonrasında ne olduysa dizilerin süreleri uzadı. Prova yapamıyorduk. Çünkü zaman yoktu. Sahneye hazırlıksız ve eksik çıkmaya başladık. Hatta sorun o kadar büyüdü ki, hatalı ve yanlış çekilmiş sahneler bile televizyon izleyicisinin önüne çıkar oldu. Hedef şu olmuştu: Bandı yayına yetiştirelim de ne olursa olsun. Tiyatro ve sinema bu konuda tehlike altında değil şimdilik. Ama ben mesleki yolculuğuma buralarda devam etmek istiyorum. Mesleğimi severek yapmak istiyorum çünkü," dedi.

Günaydın, televizyon piyasasının durumunu, geçmişten verdiği bir örnek üzerinden şöyle anlattı:

“Konservatuvarda okuduğum yıllarda, abim memleketimiz Tokat Erbaa’da radyo açmaya karar verdi. Benim de başında olmamı istedi (Tansu Çiller’in ‘Radyomu istiyorum’ diyerek siyah kurdele taktığı zamanlar). Radyoyu açtık. Pink Floyd, Bon Jovi filan çalıyorduk. Pink Floyd’a ‘Pink Flayt’, Bon Jovi’ye ‘Ban Javi’ diyorduk. Acayip havalıydık. Sonra abim bu radyonun geliri nereden olacak, diye sordu.Reklam alman lazım, dedim. Uğraştı, reklam bulamadı. Sonra bir gün, bir fikirle geldi. Radyoya çok fazla şarkı isteği geliyordu. Bunları paralı hale getireceğiz, dedi. Abimin bu ticari çıkışından sonra istekler paralı oldu. Radyo para kazanmaya başlamıştı. Ama çaldığımız şarkılar bayağılığın dibindeydi. Dinleyicinin duygularını kullanan ajite şarkılar isteniyordu. Pink Flayt ve Ban Javi kalmamıştı. Sonra ne mi oldu? Radyo kapandı. Bu hikâyeyi nedense Türk televizyonuna çok benzetiyorum.”