Diyarbakır'da Bağlar Belediyesi'nde işine son verilen işçiler, belediye önünde oturma eylemi başlattı.

Bağlar Belediyesi'nde taşeron firma çalışanı olan ve kadro bekleyen 255 işçi güvenlik soruşturmasından geçemedikleri gerekçesiyle işten çıkartıldı.

Sadece Bağlar değil, Diyarbakır'da Büyükşehir Belediyesinde 242, DİSKİ'de 76, Yenişehir Belediyesi'nde 46, Sur Belediyesi'nde 42, Ergani Belediyesi'nde 56, Kulp Belediyesi'nde 6, Hani Belediyesi'nde 5 ve Hazro Belediyesi'nde 5 kişi olmak üzere Diyarbakır'da toplam 722 belediye çalışanı işten çıkartıldı.

Bağlar Belediyesi, Diyarbakır'da kayyum atanmayan tek merkez belediyesi. Ancak belediye başkanının birçok yetkisi kaymakamlığa devredilmiş durumda.

BBC Türkçe’den Hatice Kamer’in haberine göre, aralarında 10 yıllık işçilerin de olduğu onlarca kişi, haksızlığa uğradıklarını söyleyerek işlerini geri istiyorlar.

Kadro alımı sınavında yüzde 90 başarılı olduklarını söyleyen mağdur işçiler, şu ana kadar güvenlik ile ilgili herhangi bir sıkıntı yaşamadıklarını ifade ediyorlar.

Burhan Koçyiğit ve Şemdin Dinç, temizlik işçisi. Her ikisi de çalıştıkları süre içinde haklarında tek bir tutanağın dahi olmadığını anlatıyor.

Şemdin, "Sınavda bir kilo kaç gramdır, en hayırlı ay hangisidir, Antep'in ve Malatya'nın nesi meşhurdur, Türkiye'nin başkenti neresidir gibi kolay sorular soruldu. Formalite bir sınavdı, biz kadro beklerken işimize son verildi. Belediyede yapılabilecek en kötü iş çöpçülük, bundan daha düşük bir iş var mı? Yıllardır ekmek parası diyerek işimizi yaptık, insanların kötü muamalesini sineye çektik, hayatımızı başkalarının çöpünü temizleyerek kazanıyorduk ama onu da bize çok gördüler" diyor.

"İnsanların ekmeğiyle, rızkıyla oynuyorlar, yazıktır, vatandaşını ekmekle terbiye etmek günah" diyor bir diğer işçi de.

Pankartlara yazdıkları ekmeğin ideolojisi olmaz sözü ise hepsinin ortak kanaati.

'KEYFİ UYGULAMA'

Adını vermek istemeyen bir işçi de, "Ekonomik durumu çok kötü olan arkadaşlarımız var, hiç değilse benim başımı sokabileceğim bir evim var, eşi olmayan dört çocuğu ile kirada yaşayan arkadaşım var, beterin beteri var" diyerek iyimser olmaya çalışıyor.

Kimisi listenin keyfi bir şekilde hazırlandığını söylüyor, kimisi de Adalet ve Kalkınma Partisi destekçisi olmadıkları için kovulduklarını öne sürüyor. Kimisi ise bu mağduriyetin çocuklarına verdikleri Kürtçe isimlerden olduğunu düşünüyor.

Adını vermek istemeyen bir işçi, aileden birilerinin siyasi tutuklu olması ya da PKK'ya katılmış bir akrabanın varlığının elenmeye gerekçe olduğunu savunuyor.

"OHAL hepimizin üzerinden dozer gibi geçti, hukuk bile susturulmuş" diyorlar.

Belediyenin Fen İşlerinde çalışan ve eşiyle birlikte işine son verilen Bilal Başduvar yasal haklarını kullanmak için bu eyleme başladıklarını söylüyor.

Güvenlik soruşturmasının kriterlerine dikkati çekiyor ve işten çıkartılmalarının keyfi olduğunu savunuyor.

"Bunun bir bağlayıcılığı yok, sicillerimiz temiz, herhangi bir yasal sorunumuz yok, eğer öyle olsa devlet tutuklardı zaten, yaşamak için çalışmak zorundayım, çalışma hakkı anayasal bir hak. Burda keyfi bir uygulama var ve sonuna kadar gideceğiz" diyor.

Nebi Kılıç ise, davası olup da daha önce işine son verilen arkadaşlarının olduğunu söylüyor:

"O arkadaşlarla birlikte aslında genel bir güvenlik soruşturması yapıldığını düşünmüştük, onların da memur olmaya hakkı vardı ama OHAL'den dolayı işten atıldılar. Onların adli sicil kaydı vardı ama burdaki hiç kimsenin yok. Güvenlik soruşturması gerekçe gösterildi hem önce atılanlar hem şimdikiler mağdur oldu."

'ÇOCUKLARI PSİKOLOJİSİ BOZULDU'

Çocuklarının da psikolojisinin bozulduğunu dile getiren Ahmet Karagöz, küçük oğlu Yusuf Şoreş'i de oturma eylemine getirmiş. Ahmet, Kültür biriminde müzik dersleri verdiğini söylüyor:

"İki çocuğum var, eşim çalışmıyor. Abim ve eşi ölünce, 13 yaşındaki yeğenime de ben bakıyorum. Oğlum Şoreş, işsiz kalığımı öğrenince okula gidemeyeceğini sanıyor. Bu yüzden bugün benimle eyleme geldi. Benim herhangi yasal bir sorunum yok, gerekçe tam olarak nedir bilmiyorum, somut bir gerekçe sunulmayınca ben de acaba sorun çocuklarımıza koyduğumuz Kürtçe isimler mi diye düşünmeye başladım." Oturma eylemine 9 aylık bebeğiyle gelen Eylem Birtane'nin eşi sekiz ay önce ihraç edilmiş:

"Oğlum bir aylıkken ziraat Mühendisi olan eşim Bağlar belediyesinden ihraç edildi, şimdi dokuz aylık oldu, bu sefer ben işsiz kaldım."

Güvenlik soruşturmasının neye dayandırıldığını bilmediğini söyleyen Eylem, arkadaşları gibi herhangi yasal bir sorunu olmadığını ifade ediyor.

"Biz bu uygulamanın kendisi baştan sona yanlış ve hatalı, bu haksızlığım giderilmesini istiyoruz" diyor.

Gün içinde farklı siyasi partiler işçilere destek ziyareti gerçekleştiriyor.

İşçilerin umudu CHP belediyelerinde işten çıkartılıp yeniden işe alınan işçiler ve bu kararın emsal olması gerektiğini söylüyorlar.

Bülent Ateş de CHP belediyelerini örnek göstererek işlerine geri dönmek istediklerini söylüyor. 255 çalışanın tamamına yakının karakol yüzü görmediğini, neye istinaden güvenlik soruşturması olumsuz verildiğini bilmediklerini söylüyor.

"Belediye başkanı kaymakamlığa yönlendiriyor, savcılıktan belge getiriyoruz teslim edeceğimiz muhatap bulamıyoruz biz adalet ve hukukun sağlanmasını istiyoruz, işimizi istiyoruz. Ohal gerekçe gösteriliyor ama zaten bölge hep OHAL koşullarında, bu durumda Kürt oluşumuz bir engel o zaman" diyorlar.

Güvenlik soruşturması mağduru işçiler, savcılıktan aldıkları adli sicil kayıtlarını göstererek büyük bir adaletsizlik olduğunu söylüyorlar.

BELEDİYE: SORUMLULUĞUMUZ YOK

Kadro beklerken işten çıkartılan işçiler, güvenlik gerekçesinden dolayı tazminat alamayacaklarını söylüyorlar.

Sendikalar aracılığıyla hukuki ve yasal girişimler başlattıklarını ifade eden belediye çalışanları, bu eylemden sonuç alamadıkları takdirde mahkemeye başvuracaklarını aktardılar.

676 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması kapsamında Kanun Hükmünde Kararnamenin 74'ncü maddesiyle 657 sayılı yasa ile devlet memurluğuna alınacak adaylarda istenilen genel şartlarda Güvenlik soruşturması ve ya arşiv araştrıması yapılmış olması şartı getirildi. Arşiv araştırması adı verilen belge ile kişinin kolluk kuvvetleri tarafından aranıp aranmadığı, kolluk kuvvetleri ya da istihbarat birimlerinde ilişiği ile adli sicil kaydı hakkında herhangi bir tehdit olup olmadığın inceleniyor. Bu belgede aileye ait bilgiler bölümünde anne, baba, eş ve 18 yaşından büyük kardeşlere dair bilgiler de yer alıyor.

Ayrıca mahkumiyet durumu ya da devam eden davanın olup olmadığı da soruşturuluyor. Yani bu, işçilerin ellerindeki adli sicil kaydını da aşan bir belge.

Bağlar Belediyesi Başkanı Birsen Kaya Akat, güvenlik soruşturmasının belediyeler tarafından değil, kaymakamlık ve OHAL büroları tarafından yapıldığını belirtiyor, güvenlik soruşturmasında aile arşiv araştırmasına dikkati çekiyor.

Belediye başkanı, yaşanan bu süreçte herhangi bir sorumluluklarının olmadığını da ifade ediyor:

"OHAL bürosundan gelen resmi evrak, bize 255 kişinin aile arşiv araştırmasında güvenlik soruşturmasından geçmediğini, bu yüzden belediyede çalışmaya uygun olmadıklarını bize tebliğ ettiler, biz de bu tebliğ üzerinden işlerine son vermek zorunda kaldık. Belediyenin takdir yetkisi yoktur. İçişleri Bakanlığı da açıklama yapmıştı, güvenlik soruşturmasını geçemeyenlerin kadroya alınmayacağı belirtilmişti."

Bağlar Belediyesi Başkanı Birsel Kaya, taşeron şirketlere bağlı 511 işçinin güvenlik soruşutmasından geçerek kadro aldığını söyledi. Aile arşiv araştırmasında güvenlik soruşturmasını geçemeyen 255 işçinin durumuyla ilgili herhangi bir karar verme yetkisinin olmadığını tekrarladı.

Kaynak: BBC Türkçe