DİSK, Ankara'da gerçekleştirilen eyleme ilişkin hükümetin "Torba yasada sendikaların iddia ettiği gibi düzenlemeler yok. Düzenlemeler vatandaşa yanlış anlatılıyor" iddiasına madde madde cevap verdi.

DİSK yaptığı yazılı açıklamada, hükümetin torba yasadaki çalışma hayatına ilişkin yapmak istediği düzenlemeleri tek tek yorumlayarak, hükümetin yurttaşı yanılttığını savundu.

Tasarı'da Belediye işçilerini ilgilendiren maddeye ilişkin olarak DİSK, hükümetin "Bu, işçilerin lehine bir uygulama. Personeli norm kadronun üzerinde olan belediyeler, maaşları ödeme güçlüğüne düşmüşlerdir. Norm kadro fazlası 52 bin 301 personel bulunmaktadır. Bu işçilerimizin de bir kısmı aylarca ücretlerini alamamakta, aileleri ile birlikte geçim sıkıntısı yaşamaktadırlar. Bu durumun düzeltilmesi için sürekli olarak ilgili mercilere talepte bulunmaktadırlar" açıklamasını yaptığını ancak bu maddenin içeriğinin şu anlama geldiğini iddia etti:

"Çeşitli belediyelerde çalışan işçilerin rızaları alınmaksızın Milli Eğitim Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün taşra teşkilatlarına gönderilmeleri ve beş iş günü içerisinde işe başlamazlarsa işlerine son verilecek olması, işçilerin geçim sıkıntısına nasıl bir çare olacaktır? Bu uygulama sonucunda ailelerin parçalanacağı, insanların geleceklerinin ateşe atıldığı görülmemekte midir? Bakanlık göz göre göre halkı kandırmaya çalışmaktadır. Ücretlerini alamayan işçilerin ödemelerinin yapılmasında yetki kullanmayan hükümet sürgünden yana tavrını koymakta 5 işgünü şartı koyarak işsizliğe açılan kapıyı aralamaktadır."

DİSK hükümetin tasarıda yer verdikleri işsizlik fonuna ilişkin açıklamalarına da cevap verdi. DİSK hükümetin konu hakkında, "İddia edildiği gibi İşsizlik Sigortası Fonu'nun amaçları dışında kullanılması söz konusu değildir. Aksine yapılan düzenlemelerle işsizlik sigortası fonundan çalışanların yararlanmaları kolaylaştırılmakta, kısmi süreli çalışanların dahi işsizlik ödeneğinden yararlanmalarına imkanı sağlanmaktadır. Aktif istihdam programları ile işgücü piyasası araştırma ve planlama çalışmaları yapmak üzere fondan ayrılacak payın daha etkin ve verimli bir şekilde kullanılması ve mevcut kullanım alanlarına ilave olarak, işgücünün istihdam edilebilirliğini artırmak, istihdamı artırıcı ve koruyucu tedbirler alma ve uygulama amacıyla kullanmaya yönelik düzenleme yapılmaktadır" görüşünü savunduğunu, ancak yapılmak istenilen düzenleme ile yapılmak istenileni DİSK şu şekilde ifade etti:

"Aralık 2010'da sadece 170 bin kişiye ödenen işsizlik maaşının toplam tutarı 63 milyon TL'dir. Buna karşın hizmet temini için kullanılabilecek kaynak, 334 milyon TL'lik prim gelirinin yarısıdır. Yani 167 milyon TL'dir. Bu durum işsizlik fonunun kimler adına kullanılmak istendiğini ortaya koymaktadır. Halbuki sadece prim gelirlerini kullanarak 900 bin kişiye işsizlik maaşı ödenmesi mümkündür. Buna karşın bugüne kadar kaynakların büyük bir kısmı hükümet kasasına akmıştır. İŞKUR verilerine göre 60 milyarın üzerinde bir kaynak oluşturan fondan bugüne kadar yapılan 14 milyar 666 milyon TL'lik çıkışın sadece 3 milyar 710 milyon TL'si işsizlik maaşı ödemeleri için kullanılmıştır. Geri kalanı bütçeye ya da işverenleri sigorta primi olarak SGK'ya ödenmiştir. Yani fon yağmalanmıştır."

"DENEME SÜRESİ İHBAR TAZMİNATI HAKKINI GASP EDECEK"

DİSK hükümetin deneme sürelerine ilişkin yaptığı açıklamalara da değinerek, "4857 sayılı İş Kanununda deneme süresinin en önemli uygulama alanı ihbar öneli ve ihbar tazminatıdır. Deneme süresi içinde tarafların iş sözleşmesini bildirim süresine gerek olmaksızın ve tazminatsız olarak feshedebileceği açıkça belirtilmektedir. İş Kanununda, kıdem tazminatı ve iş güvencesi hükümlerinin aksine, ihbar öneli ve ihbar tazminatı için herhangi bir asgari çalışma şartı aranmamıştır. Bu nedenle, deneme kaydının bulunmadığı hallerde, iş sözleşmesi 1 gün bile sürse en az 2 hafta ihbar tazminatı söz konusu olacaktır. Bu uygulama bu hakkın gasp edilmesi anlamına gelmektedir" ifadelerini kullandı.

DİSK, bunun yanı sıra torba tasarı ile getirilmek istenilen, esnek çalışma, çırak ve stajyerler, geçici görevlendirme ve iş müfettişleri konusunda da hükümetin vatandaşı yanıltarak yanlış yönlendirdiğini savundu.

Cumhuriyet