Deniz Güneş / Demokrat Haber

 

Denizli’de Teksif Sendikası’na üye DEBA (Denizli Basma) işçileri uzun süren bir direniş içindeler. Hakları için ısrarlı bir mücadele yürüten işçilerden Ömer Atılgan’la yaşanan süreci konuştuk…

 

Kaç haftadır eylemdesiniz?

On altı haftadır eş ve çocuklarımızla Sendika binasından Denizli Bayram yerine sloganlarla yürüyerek gidiyoruz. Saat 17.00’de basın açıklaması yaptıktan sonra tekrar yürüyerek beş yüz metre ilerideki sendika binamıza sloganlarla dönüyoruz.

 

Neden eyleme başladınız? Bu durumun sorumluları kimler?

Bizler Denizli Basma Sanayinde yirmi, yirmi iki, yirmi beş yıl çalışanlarız. Deba yönetimi aldığı kararla 2009 yılında fabrikayı kapattı. İş Bankası’na kredi borcu olduğundan banka ipotek koydu. Bizlerin ödenmeyen on aylık maaşları ve kıdem tazminatlarımız gasp edildi.

 

Kimi arkadaşlarımıza iş kanununda olmamasına rağmen, işveren Esat Sivri tarafından senet verildi ama o da ödenmedi.

 

Toplam sayımız 800 kişiyi buluyor. Büyük bölümümüz mahkemeye verdik. Mahkeme ve Yargıtay aşaması lehimizde sonuçlanıp kesinleşse de, işveren Esat Sivri tarafından haklarımız ödenmiyor.

 

Neden bir çözüm bulunmuyor?

Mahkeme sürecinden başlayarak önceden bize ödeme yapmamak üzere bütün önlemlerini almış. Haciz yaptırmaya gidiyoruz, mallarının üzerine ipotek koydurmuş dolayısıyla haciz de yapamıyoruz ve elimiz boş dönüyoruz. 1989 yılında Turgut Özal tarafından yapılan İcra ve İflas Kanunu’ndaki değişiklikle finans kuruluşlarının eli güçlendirildi. Oysa önceden alacaklılar içinde emek ücretleri öncelikli idi, şimdi ise kim önce haciz işlemi başlatırsa onun önceliği var.

 

Hukuki girişimleriniz oldu mu?

Eşit olmayan koşullarda gizli ilişkiler içerisinde anlaşmalı hacizlerin olması burada da görülüyor. Bu nedenle biz, hem İş Bankası’nı hem Esat Sivri’yi sorumlu görüyoruz. Şimdi ki duyumlarımız tekrar İş Bankası ile Esat Sivri 140 milyon liralık borcun faiz indirimine giderek, Esat Sivri mallarını 65 milyon lira’ya geri almak için prensip anlaşmasına vardıkları yönünde. Bu para, Bankaya hangi koşullarda hangi vadelerde ve de nereden bulunarak ödenecek, bunu da soruyoruz?

 

Patron ne yapıyor?

Yerleşim alanı içinde kalan fabrikanın çevre sağlığı açısından çalışması mümkün değil. Kent içindeki bu arazi çok değerli. Oraya dev AVM’ler ve üniversite yapılmak isteniyor. Ayrıca Denizli Büyükşehir/Bütünşehir yapılıp değersiz gözüken araziler, Esat Sivri’nin diğer arazilerinin de imara açılıp değerlendirileceğini düşünüyoruz.

 

Esat Sivri İzmir’de kurulu ve faaliyet yürüten İzmir Demirçelik Fabrikası’ndaki hisselerini sattığı elde ettiği geliri kardeşlerinin Enda Enerji Holding bünyesine aktardığı duyumlarımız var. Denizli Organize Sanayi Bölgesi 1 kısım da Esat Sivri’nin kurduğu başka şahıslar üzerine kayıtlı fabrikalarda Deba’nın ürettiği tüm ürünler üretilmekte ve ihraç edilmekte.

 

Emeğe hak ve özgürlüklere yapılan saldırıların bir parçası da razı etme, aza kanaat, biat kültürünün yaptırımları.

 

Esat Sivri kredileri başka yerlere aktarıp emeği yok sayarken diğer taraftan tek sendikalı işyerinden de kurtulmuş, sendikayı hayatından çıkarmış oluyor. Onun için Denizli’de onursal başkanlıklar ve altın plaketler veriliyor Esat Sivri’ye, duayen övgüleri yağıyor sermaye fikirdaşları tarafından daha ileri gidilerek ‘biz seni yere düşürmeyiz, ite uğursuza maskara yaptırmayız’ sözleri veriliyor. İt uğursuz kim? Yapılanların organize ve sermayenin örgütlülüğü içerisinde yapıldığı belli olmuyor mu? Ayrıca kızı Berrin Sivri’nin sahibi olduğu Savarona Tekstil, Essan Tekstil gibi şirketlerde, ‘babasının verdiği harçlıkla kurulmuş’ sahteciliği yapılıyor.

 

Ayrıca CHP, 2009 yılında milletvekillerinden oluşan 10 kişilik heyet oluşturulup, timsah gözyaşları akıtan yüzlerce ailenin ayrılığına, çocukların yetim ve eğitimlerinden geri kalmasına, travmalara neden olan Esat Sivri’ye desteğe geldiler. İşçileri ise ‘haliniz ne?’ diye sormadılar. Bu gün olduğu gibi o gün de umurlarında değildik.

 

Bundan sonra ne yapacaksınız?

Hak ve özgürlükler bize sunulmayacak biliyoruz. Hak ve özgürlükler mücadeleyle alınacak bu nedenle mücadele kazanılıncaya kadar dayanışma ağı büyütülüp sokaklar terk edilmeyecek.

 

Önümüzdeki süreçlerde imza kampanyaları, Adalet ve Hak nöbetleri şeklinde eylemliklerle devam edeceğiz.