BEDAŞ’ta taşeron olarak çalışan Erkan Keleş’in 5 yıl önce Kurban Bayramı’nda, eldivenleri ve kontrol kalemi olmadan çıkarıldığı gerilim hattında ölmesine ilişkin yeni bir bilirkişi raporu hazırlandı. Bu raporda, taşeron şirket ve BEDAŞ işletme müdürünün asli kusurlu olduğu belirtilirken, yanlış akımı keserek işçinin ölümüne yol açan teknisyen Özkan Gündoğdu ile can veren işçi Erkan Keleş eşit ölçüde tali kusurlu sayıldı. Keleş için “Akımın yokluğunu iyi biçimde tespit etse ve tespitten sonra müdahalede bulunsaydı, böyle bir olaya maruz kalmazdı” denildi.

İsmail Saymaz’ın Radikal’deki haberine göre, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebi üzerine üç bilirkişi tarafından hazırlanan 8 Haziran 2015 tarihli rapor dava dosyasına ulaştı. Rapora göre aralarındaki sözleşme gereği BEDAŞ asıl işveren, Arnavutköy’deki elektrik bakım ve onarım işini üstlenen ALKAMA ise alt işverendi. Yapılan sözleşmede, BEDAŞ’tan bir personelin nezareti olmaksızın ALKAMA’nın işlem yapamayacağı, elektrik kesme, verme ve izole etme işlemlerinin ise BEDAŞ’a ait olduğu belirtilmişti. Bu nedenle, raporda, BEDAŞ’ın görevinin “nezaret etmekle” sınırlı olduğu savunularak, asli kusurlunun ALKAMA’nın sahibi Süleyman Ay olduğu ileri sürüldü. Raporda, Ay’a yönelik tespitler şöyle:

“ İş sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini alması, akım yokluğu tespit edildikten sonra Keleş'in müdahale etmesini sağlaması gerekirdi. Bu husus sağlansaydı Keleş olaya maruz kalmazdı. Ayrıca vasıfsız bir işçinin elektrik arızası giderme işinde görevlendirilmemesi, bu konularda eğitilmiş bir kişinin görevlendirilmesi sağlanmalıydı. Akım kesildikten sonra uygun yalıtkan nitelikli malzemeler kullandırılarak, işçinin çalışması temin edilmeliydi. BEDAŞ yetkilisinin nezareti olmadan çalışmasına da mani olunması, uygun belgesi olan bir teknisyen görevlendirilerek, onun gözetiminde müdahalenin yapılması iş yeri uygulaması haline getirilmeliydi.”

BEDAŞ Arnavutköy İşletme Müdürü Gürkan Saraç’ın da asli kusurlu olduğu savunuldu. Saraç’a bağlı teknisyen Özkan Gündoğdu’nun trafoda yanlış akımı kesmesi ve ölüme yol açması, “organizasyon eksikliği” olarak nitelendi. Raporda, şöyle denildi: “Saraç’ın iyi bir organizasyonla böyle bir kopukluğa meydan vermemesi, elemanlarının nezaret görevini yapmadıkça arıza giderme işlerine kalkışılmasına mani olması gerekirdi.”

Yanlış akımı kesen Gündoğdu ise tali kusurlu kabul edildi. Gündoğdu için “Arızalı kısmın hangi trafodan beslendiğini iyi bir şekilde kontrol etmesi, gerekli tespiti yapması ve ondan sonra ilgili trafodan akımı kesmesi gerekirdi” denildi. İşçi Keleş ise Gündoğdu ile eşit oranda kusurlu sayıldı. Raporda, “Her ne kadar vasıfsız bir eleman ise de 31 yaşında, aklı selim sahibi biri” olduğu, arızaya müdahale etmeden önce akımın yokluğunu kontrol etmesi gerektiği belirtilerek, “Akımın yokluğunu iyi biçim tespit etseydi ve tespitten sonra müdahalede bulunsaydı, böyle bir olaya maruz kalmazdı” denildi.

Keleş Ailesi’nin avukatı Berrin Demir ise bu rapora itiraz ederek, yeni bir rapor aldırılmasını istedi. Demir, dilekçesinde, Keleş’in yüksek gerilimdeki  arızaya müdahale ehliyetine sahip olmadığını, yanında nezaretçinin bulunmadığını, yeterli donanımın sağlanmadığını belirterek, bu koşulların BEDAŞ ile ALKAMA arasındaki sözleşmeye de aykırılık içerdiğini ifade etti. Ayrıca Keleş’i gerilime çıkaran vincin sürücüsünün de ehliyetsiz olduğunu ve bu nedenle işçiyi yere indiremediğini kaydederek, “Bu şoförün arıza müdahale biriminde görevlendirilmesi iş güvenliğine dönük eğitimin ve gerekli personel tedarikinin işveren tarafından yerine getirilmediğini göstermektedir” dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı iş güvenlik müfettişlerinin raporuna göre, BEDAŞ ile ALKAMA arasındaki sözleşmenin muvazaalı (danışıklı) olduğunu hatırlatan Demir, iki işverenin eşit biçimde kusurlu sayılmaları gerektiğine işaret etti.