7 Haziran seçimlerinden önce bazı oyların emanet olarak bazı partilere verileceği üzerinde çok şey söylenildi, çok şey yazıldı. Hatta “Emanet Oylar” adı altında örgütlenenler kendilerini şöyle tanımladılar:” Verdiğimiz ya da vereceğimiz her oy, bir sonraki seçimde de aynı partiye oy vereceğiz anlamına gelmiyor. Ülkemizde hala kararsız seçmenler var ve oyunu, dileğini yerine getirecek bir partinin temsilcisine atacak ”Yani kısacası: Oylar garanti değil, emanet!

Seçim alanlarında bazı liderlerin bu emanet oylara iştahla talip olduğunu, burada da durmayıp başka partilerin tabanlarından da bir kerelik emanet oy istediklerine TV ekranlarında çok sık şahit olduk.

Şimdi emanet kelimesinin Wikipedia’daki anlamına gelecek olursak: “Emanet veya eminlik, maddi mal veya eşyanın güvenilir bir kişiye muhafazası ve ya korunması amacıyla bırakılmasıdır. Emanet maddi olabileceği gibi, manevi de olabilir”

Yukarıda emanet kelimesinin sözlük anlamını açıkladık; fakat aynı kelime günlük yaşam içinde kültürel farklılıklardan beslenerek anlam genişlemesine uğramıştır. Emanet kelimesi, bazı zaman silahı karşılarken bazı zaman askere giderken geride bırakılan sevgiliyi, bazen de kısa süreliğine birine bırakılan herhangi bir şeyi (eşya, makam, koltuk) karşılamaktadır.

Bu ülke koltuğunu dolduramayan emanetçi dediğimiz başbakanlar, bakanlar da gördü. Geçmişte Yıldırım Akbulut, Özal’ın koltuğunun altında fıkralara konu oldu. Günümüze en uygun örnekse malum şahıs seçim meydanlarında bir gölgeye sığınarak yağdı, gürledi, cürmü kadar yer yakamadı. Kükrediği kadar ses çıkaramadı, mizahi bir hoşluk olarak kaldı gök kubbede. Hele son balkon konuşması muzaffer komutan edasıyla tarihin gülümseten sayfaları arasında yerini aldı.

7 Haziran seçimlerinden sonran HDP’nin yüzde 13’lük oy oranın yarattığı şaşkınlık, hemen arkasından

resmi sonuçlar henüz kesinleşmemişken HDP’li Sırrı Süreyya Önder ‘in" Emanet oyları mahcup etmeyeceğiz" sözleriyle oy verenleri AKP ile herhangi bir işbirliği içerisinde olmayacaklarına dair rahatlatmaya yönelik söylemi gündemi karıştırmaya yetti. Önder’in mesajı varması gereken yerlere doğru bir şekilde ulaşmış, karşılığını bulmuştu. Seçim sürecinde pek çok insanın kafasında soru işaretleri vardı. Bunu bizzat ben Ertuğrul Kürkçü’ye Torbalı’ya yaptığı ziyaretinde sormuştum. O da kesinlikle herkesin rahat olması gerektiğini AKP-HDP ittifakının olamayacağını, olası koalisyonun AKP-CHP arasında olacağını dile getirmişti.

Havuz medyası emanet oylar üzerinden HDP’nin seçim başarısını gölgelemek için olanca gücüyle topa girince ortalık toz duman oldu. Zihinlerinde yenilgiyi anlamlandıramayan havuz medyası yenilginin sebeplerinden biri olarak seçmenin stratejik davranış sergilemesi üzerinden hareketle olayı emanet oylara bağlamıştı bile. Tabii bilimsel olarak ne kadar oyun stratejik kullanıldığı ne kadar oyun HDP’nin seçmenin zihninde yarattığı “BİZLER” algısının tezahürü olduğunu zaman gösterecek. Bir dönüşüm mü yoksa dönemsel bir yanılsamam mı gelecek günlerde hep birlikte göreceğiz.

Olayın bu boyutlarda küçümsenmesi özellikle Akit gazetesinin “HDP emanet oyların telaşına düştü” başlığını atması, Sabah’ın “Emanet oylarda erken seçim telaşı ”gibi yorumlarla okuyucuda bir algı oluşturmaya yönelmesine yanıt bir başka cepheden Mustafa Karasu’dan geldi. Karasu;” Şunu da söyleyelim, emanet oy falan yoktur. HDP'liler de bunu yanlış değerlendiriyor" diyerek olaya başka bir bakış açısıyla kendi kitlesine güven zemininde yaklaştı.

Yine bu sözler üzerinden bir sürü yorumlar, çıkarımlar yapıldı. Yeni Asır, bunu okuyucularına “HDP Kandil kıskacında ”başlığıyla duyurdu. Barış sürecini askıya almış olmanın verdiği rahatlıkla her cepheden topa tutarak bildik itibarsızlaştırma çabalarını çeşitlendirerek sürdürmeye devam ediyorlar.

Bütün bu gazetelerin yandaşların karartma salvoları arasında unutulmaması gereken bir gerçek var ki bu coğrafyada halklar binlerce yıldır acılarıyla sevinçleriyle bir birine emanettir. Halklar emanete hiçbir zaman ihanet etmemiştir. Şimdi Barış ve kardeşlik emanettir halkların ellerinde tedirgin bir güvercin haliyle. Birbirine canını emanet edenler bir oyunu emanet etse ne olacak? Hem yıllardır emekçilerin oyları kendilerine düşman partilere esir değil mi? Düzen partilerinin esir oyu olmaktansa HDP’nin değişime ve barışa atılmış emanet oyu olmak daha anlamlı değil mi?

 Sözü Ahmet Arif’le bitirelim.

(…)

  Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız

 Karşıyaka köyleri, obalarıyla /Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,

 Komşuyuz yaka yakaya /Birbirine karışır tavuklarımız

 Bilmezlikten değil, / Fıkaralıktan…