Ah sevgili, ah…

Nasıl başlasam, nasıl anlatsam seni, bizi, birlikte geçirdiklerimizi, bilemiyorum.

Çok ani biçimde verdiğim kararı ve sonucunda şu an yaşadığımız ayrılığı henüz sindirebilmiş değilim. Bu nedenle, kesin ve keskin konuşamıyorum.

Az değil, neredeyse 45 yıllık birlikteliği, beraberliği, yaşanmışlığı bir kerede, sorgusuz sualsiz bitirdik.

45 yıl. Dile kolay geliyor.

İlk yıllar, o zamanlarda sevdalı, şimdilerde flört denilen dönemleri geçirdik.

Buluştuk ara sıra. Öpüşüp koklaştık.

Çok sık buluşamıyorduk. Malum, küçük yerleşim birimlerinde herkesin birbirini tanıması yüzünden, ortalıkta birlikte görülmemiz hoş karşılanmayacaktı.

Gizli saklı buluşmaları ayarlamaktan ajanlar gibi olmuştum.

Hoş, yaşımızda küçüktü. İlk buluşmamızda ben 15 yaşındaydım. Gencecik, delikanlılığa ilk adımlarını atmaya çalışan toy biriydim. Bıyıklarım terlememişti daha.

Her buluşmamız olay olurdu. Sık buluşamadığımızdan olsa gerek, daha ilk dokunmada, birbirimize, dönerdi başım.

Sen duman duman olurdun, ben ateş.

Yakardık birbirimizi. Kor olur, tüterdin. Görmezdi gözümüz birbirimizden başkasını. Sevda mıydı yoksa arzu mu? Hiç bilemedim, o zamanlar. Bildiğim, seninle birlikte olmayı çok istediğimdi.

O kadar çok istiyordum ki birlikte olabilmemiz için yapamayacağım şey yok gibiydi. Gözüm karaydı, senin yüzünden.

Ya sen almıştın, aklımı başımdan ya da gençlik, bir de sevda, aklım başımda değildi.

İş yaparken, dinlenirken, tarlada, odun kesmede, bağ budamada, yemek yerken, yatakta hatta rüyalarımda bile sen vardın. Bir anımda bile eksik değildin. Tüm dünyamdın, içerisinde yaşadığım.

Sonra, sevdalı günler geçti gitti. Birlikteydik.

Hiçbir güç ayıramazdı bizi. Kimseler cesaret edemezdi, bizi ayırmaya.

Her gün, 24 saat, gece ve gündüz beraberdik. Mutluyduk.

Birlikteliğimizin her anı doyumsuzdu. Eşsizdi. Muhteşemdi.

Aşkımızın kor gibi yanıyor, zaman zaman durulsa da sönmüyor, dumanı tütüyordu.

Seni ateşlemek kolaydı. Zaten hazırdın yanmaya. Yanımda hazır beklerdin yakmamı. Ne de güzel beklerdin ya…

Böylesi bir sevda, nasıl oldu da bitti.

Nasıl oldu da bitirdim.

Nasıl oldu da uzaklaştım senden, sen beni bitirmeden.

Aslında uzun zamandır, birlikteliğimiz alışkanlığa dönüşmüştü. Belki de başından beri öyleydi de, biz sonradan fark ettik. Kim bilir!

Yine birlikteydik, yine ayrı geçmezdi bir anımız ama eskisi kadar düşkün değildik. Ayrılamıyorduk ama birlikte de olamıyorduk.

Sevdan bana zarar veriyordu.

Bunu ben de biliyordum, sen de. Yine de dillendirmiyorduk.

Öfkelerimiz, kavgalarımız oldu arada. Hatta kısa da olsa ayrılıklar da yaşadık zamanla. Her ayrılık sonu özlemle olduğumuz birlikteliklerin tadı damağımdaydı. Hala da o zevki unutamam.

Kavgalarımız sıklaşmıştı son zamanlarda. Sevdanın bana verdiği zarar çoğalmıştı. Elinde değildi. Ölüm gibiydin. Ben seni seviyordum, sen beni yavaş yavaş öldürüyordun.

Seni, öldüreceğini bile bile seviyor, sonundaki ölüme rağmen elimden bırakmıyordum. Hani bir defada, tek atışlık silah gibi patlayıp öldürsen beni, razıydım.

Sen o kadar yavaş öldürüyorsun ki işkenceden farksızdın.

Gençken, güçlüyken dayanıyor insan. Yaş gelince kemale, iki merdiven çıkmadan tıkanan nefes, yürürken halsizleşen bacaklar zorlaştırıyor dayanmayı.

Her geçen yaş, her tükenen yıl, seninle birlikte olmanın güçlüklerini seriyordu, gözlerimin önüne.

Karar vermem lazımdı.

Ya seni seçip, işkence misali yavaş yavaş ölmeyi seçecektim.

Ya da huzuru…

Bakışlarına dayanamıyordum. Seni görmek, sana bakmak kararımı etkiliyordu. Bir defada ayrılmalıydım senden. Kolay değil. Bir defada 45 yıllık ilişkinin üzerini çizecektim, kalın çizgilerle, bir daha yaşanmamacasına.

 İttim seni elimin tersiyle.

Bakmadım yüzüne, kararımı değiştirirsin diye.

Bitirdim.

Bugün ayrılığımızın birinci haftası. Sensizlik kolay değil. 45 yıllık ilişki, alışkanlık bile olsa, kolay unutulmuyor ama unutulacak. Karar kesin ve net. Geri dönüş olmayacak. Hiçbir şekilde bir daha beni kandıramayacaksın.

Boşuna cilvelenme, sana dönmeyeceğim.

Merak da etme, başkası da olmayacak yaşamımda.

Böyle yalnız, mutluyum.

Sağlığım da yerinde…

____________________________________

Not:

Sigarayı bırakmanın 8. günü nedeniyle yazılmıştır.