BELFAST
Powell, eski bir diplomat. 55 yaşında. 1995'de, henüz muhalefetteyken Blair'in danışmanı olmuş. Danışmanlığı 2007'ye kadar sürmüş. En önemli özelliği Kuzey İrlanda barış sürecinin önemli aktörlerinden birisi olması...

Onu, dün sözünü ettiğim gezi çerçevesinde, Londra'da dinledik.

Dinlemekten biraz daha fazla...

Powell, kadim Protestan Katolik gerginliğinin izdüşümlerini taşıyan, çözülmesi adeta imkânsız görünen Kuzey İrlanda sorununu, IRA meselesini nasıl ele aldıklarını, nasıl çözdüklerini, içeriden örneklerle anlatırken, sanırım sadece dinlemedik, sadece öğrenmedik, aynı zamanda hissettik; elbette arada Kürt meselesini düşündük.

Malum, Kuzey İrlanda deneyimi, Britanya hükümetinin İrlanda Cumhuriyeti ile birleşmek isteyen silahlı örgüt IRA ve siyasi alandaki uzantısı Sinn Fein ile 1997-2007 arası süren bir müzakere süreciydi. Kuzey İrlanda'nın İngiltere'ye bağlı bir parlamento düzeni vardı. Bu düzene, onu savunan İrlandalı "Birlikçiler"in siyasi partisi hâkimdi, cumhuriyetçiler (IRA ve Sinn Fein) ise dışarıda ve muhalefetteydi. İngiltere görüşmelerle temel olarak siyasi bir çözüm etrafında, IRA'yı silahsızlandırmayı, çatışmaya son vermeyi hedefliyordu.

2007 yılında müzakereler silahların bırakılmasıyla, cumhuriyetçilerin sisteme entegre olmasıyla, iktidarı paylaşmasıyla ve kimi merkezi yetkilerin devriyle sona ermişti.

Powell, "bizim deneyimimiz 'sui generis'tir, kendisine özgüdür, başka yere model olamaz, başka yerde aynı biçimde uygulanamaz, ama bu deneyimden dersler çıkarılabilir" diyerek başladı sözlerine.

Ve bir öyküyle devam etti:

"1997 Kasım ayıydı. Sein Fein'in iki lideri Gerry Adams ve Martin McGuinness bir araya geldik. Ellerini sıkmadım. Çünkü nefret doluydum. IRA babamı öldürmüştü, kardeşimi ölüm listesine almıştı..."

Powell'ın tavrı görüşmeler ve temaslar sırasında adım adım değişmişti.

"Sorunu çözmek istiyorsanız, hasmınızı şeytan olarak görmemeyi öğrenmelisiniz, biz öğrendik..." diyordu...

Gerisi daha ilginç...

Powell'ın konuşması sırasında aldığım notlardan birlikte okuyalım kimi satırbaşlarını:

" *Kitap yazmaya oturunca, geçmişi, tüm zabıtları inceledim. Şimdi diyebilirim ki, bir barış süreci yoksa boşluğa düşüyorsunuz ve bu boşluğu şiddet dolduruyor. 'Bisiklete binersen hareket ettir, yoksa düşersin...', deyişi gibi... Örneğin görüşmeler sırasında IRA şiddete başvurdu, ama biz yine de devam ettik...

* Zamanlama önemliydi. IRA istediğini şiddet yoluyla alamayacağının farkına varmıştı. Devlet belki şiddeti kabul edilebilir belli bir seviyede tutuyordu, ama o da IRA'yı yok edemeyeceğini anlamıştı. Bu, karşılıklı bir duyguydu ve görüşmelerin başlaması için önemliydi.

* Köprü kurmak zor, büyük sancılar yaşanıyor. Bu açıdan usul önemlidir. Kamuoyu önünde taviz vermek kolay değildir, küçük ve kapalı toplantılarda durum farklı olur.

* En önemlisi bu tür barış süreçlerini başlatabilmek için güçlü ve kararlı bir siyasi lidere ihtiyaç vardır.

* Meşruiyet de önemlidir. IRA'yla, yani silahlı örgütle değil, Sinn Fein ile (bu partinin IRA'nın parçası olduğunu biliyorduk) milletvekilleri olan siyasi partiyle görüştük, tersi olamazdı.

* Sonuç almak istiyorsanız, karşı tarafı aşağılamamak, teslim alıyormuş gibi görünmemek, güven ilişkisi tesis etmek hayatidir..."

Dikkat çekici vurgular bunlar...

Ders alınabilir, görüşmeler varsa ya da olacaksa ışık da tutabilir...

Ancak "sui generis" durumu unutmamak gerekiyor...

Kürt meselesini düşünürsek, farklar bariz...

Kuzey İrlanda'da, İrlandalıların hâkim olduğu bir meclis bulunuyordu. Kuzey İrlanda'daki siyasi alanda cumhuriyetçiler, birlikçiler gibi farklı ve rakip siyasi gruplar, Protestanlık, Katoliklik gibi ayıran, yani zorluk çıkaran, ama aynı zamanda çoğulculuk temeli içeren itici güçler de bunuyordu. Bir tür çok aktörlü bu saha karşısında İngiltere hem içerideki taraftı, hem dışarıdaki üçüncü taraf konumundaydı...

Terörün tahribatı İrlandalı olmayanlar açısından görece olarak daha sınırlıydı. 1969'tan bu yana, toplam can kaybı 3600... Bunun yüzde 52'si terör eylemlerinde ölen sivillerdi, İrlandalılardı. Güvenlik güçlerinden ölen sadece 360 kişiydi...

Nasıl yol alınacak, nasıl çözülecek, ne zaman çözülecek, çözüm için demokratik hat nasıl izlenecek?

Kürt sorunu merkezli, farklı ülke çözüm deneyimlerini dinlemek için yola çıkan, gazeteciler, yazarlar, siyasetçilerden oluşan heyetin kafasında sorular bunlar, deneyimleri dinlemeye devam ediyoruz...