Yazar Elif Şafak, biseksüel olduğunu açıkladı! (*) Bütün Türkiye hatta dünya, yıllardır merakla bu açıklamayı bekliyordu. Günlerce medyayı meşgul etti bu konu. Tartışıldı, konuşuldu. Destekleyenler, karşı çıkanlar, küfredenler, “yeni romanı çıkacak galiba” diyerek yorum yapanlar oldu!

Tanımayan tanıdı, bilmeyenler öğrendi, reklam mıydı yoksa bir iç döküş mü? Bunu kimse anlayamadı, kendisi de anlatamadı!

Aynı günlerde, bir tarafta hazırlanan Büyükada iddianamesi ve Olağanüstü Halin (OHAL) uzatılması, diğer tarafta referandum yapan Iraklı Kürtler ve neredeyse dünya arasındaki yaşanan bağımsızlık sorunu gündemde olmasına rağmen, medyada Elif Şafak kadar ilgi görmedi/göremedi!

Uluslar arası insan hakları kuruluş temsilcilerinin Büyükada yapmak istedikleri toplantı öncesi 11 insan hakları aktivisti hakkında 5 – 10 yıl arası ceza isteyen iddianameyi okuyan, okumaya/anlamaya çalışan şaşırdı!

İddianame, 11 insan hakları aktivistini, FETÖ/PYD, PKK/KCK ve DHKP-C, Gezi eylemleri örgütleri üyeliği ve yardım yataklıktan suçlanıyordu!

Bir insanın aynı anda bu kadar çok örgütün üyesi olması ve bunlara yardım-yataklık yapması nasıl düşünülmüş, anlamak imkansız!

Almanya uyruklu şüpheli Peter Frank Steudtner ile ilgili olarak Gizli Tanık ifadesinde bir kadın tarif edilmesine rağmen (40 yaşlarında kıvırcık siyah saçlı, esmer tenli diğer özelliklerini hatırlayamadığım şeklinde beyan ettiğim bayan şahıs…) ifadenin ciddiye alınması!

AYRICA iddianamede belirtilen unsurlardan biri, bir WhatsApp mesajı. O mesajda Büyükada’daki toplantıya gelirlerken katılımcıların telefonlarını kapatarak vapur keyfi yapmaları isteniyor. Bu mesaj önemli bir gizlilik delili sayılmış!

17 sayfalık iddianamenin tutulacak yeri olmamasına rağmen ciddiyetle savunulması ve mahkemenin yargılamaya değer bulması da anlaşılır gibi değil!

Bu kadar çok anlaşılmazı içinde barındırmasına rağmen 11 insan hakları aktivisti için yaşamsal öneme haiz olan bu iddianame, yazar Elif Şafak’ın biseksüelliği kadar medyada itibar göremedi!

21 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen ve defalarca uzatılan OHAL, bugün (16.10.2017) Milli Güvenlik Kurulunun (MGK) gündemindeydi ve yazı yazıldığı saatlerde MGK uzatılması yönünde tavsiye kararı aldı.

15 aylık OHAL süresince yaşananları İnsan Hakları Derneği raporlaştırmış.

Rapora göre;

Bu süre içerisinde, 667 ile başlayıp 694 ile biten 28 Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarılmış. Bu KHK’ların sadece 5’i TBMM’den onay alındı, diğerleri yasal sürelerinde onay almadı!

KHK’larla 306 kez, 300’den fazla kanunda köklü değişiklikler yapıldı, yasal sistem köklü bir şekilde değiştirildi!

667 sayılı KHK ile 30 güne çıkarılan gözaltı süresi, 682 sayılı KHK ile 14 güne indirildi, 5 günlük avukat görüş yasağı da bir güne indirildi.

Adalet Bakanlığı açıklamasına göre, Temmuz 2017 tarihi itibari ile 169 bin 13 kişi hakkında adli işlem yapılarak gözaltına alındı, 50 bin 510’u tutuklandı, 43 bin 489’u adli kontrol ile serbest bırakıldı, diğerleri gözaltı süresi içerisinde işlem yapılmayarak serbest kaldı. 8 bin 87 kişi “kaçak” durumunda.

HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere 11 milletvekili tutuklu, bu süre içerisinde Yüksekdağ ile birlikte toplam beş milletvekilinin vekilliği düşürüldü.

KHK’lar ile 94 belediyeye el koyuldu, 89’u Demokratik Bölgeler Partisi’ne mensup belediyelerdi. Seçilmiş 74 belediye eş başkanı tutuklandı, 28 HDP il eş başkanı ile 89 ilçe eş başkanı tutuklandı, 780 HDP il ve ilçe yöneticisi tutuklandı.

113 bin 440 kamu görevlisi kamu görevinden çıkarıldı, 1852’si göreve iade edildi. Kapatılan özel kuruluşlarda görev yapan ve çoğunluğu öğretmen olan 22 bin 474 kişinin çalışma izinleri iptal edildi, sadece 614’ünün izni iade edildi.

HSK kararı ile 4 bin 240 hâkim ve savcı ihraç edildi, 166’sı iade edilmiştir.

48 özel sağlık kuruluşu kapatıldı, ikisi geri açıldı. Kapatılan özel eğitim/öğretim kurumları (okul, kurs, pansiyon, yurt gibi) 2 bin 325. 15 özel üniversite kapatıldı, 19 sendika ve konfederasyonun faaliyetlerine son verildi.

Devlet tarafından el konularak kayyum atanan şirket sayısı 969. Bunların ekonomik büyüklüğü 41 milyar lira civarında. Çalışan işçi sayısının 47 bin civarındaydı.

Yazılı ve görsel medya başta olmak üzere kapatılan basın yayın kuruluşu 185 oldu. Sadece 23’ünün açılmasına izin verildi. Halen 174 gazeteci tutuklu. 2016 yılında sarı basın kartı iptal edilen gazeteci sayısı 889.

OHAL süresince 1412 dernek ve 139 vakıf kapatıldı.

Tabi ki bütün bunların, biseksüel olmanın açıklanamamasının dayanılmaz ağırlığı karşısında çok fazla önem taşıyamaz olduğu da gündemi belirleyen medya tarafından onaylandı!

25 Eylül’de Bağımsızlık konusunda halkın % 90’ından fazlasının evet dediği referandum sonucu, Kürtler dünyanın istenmeyen halkı ilan edildi! Hani gönderilecek başka galaksi olsa anında yollanacaklar dünyadan!

Bağımsızlık konusunda en çok karşı çıkan, kendi sınırları içerisinde Kürt nüfusun yaşadığı ülkeler! Türkiye, İran ve Suriye. “Yarası olan gocunur” misali Katalonya sorunu olan İspanya, gibi ülkeler de bu referanduma tepkilerini sundular.

Emperyalizmin dünya bekçisi ve jandarması Amerika ise, yıllardır dünya petrol rezervlerinin yarısından fazlasını temsil eden Ortadoğu’ya koşulsuz sahip olabilmenin eylemleri içerisindeyken, Kerkük ve Musul gibi önemli petrol bölgesini, “Bağımsızlık” diye bağıran Kürtlerin eline bırakamazdı.

Görünürde Kürtlere destek sunan, arka planda ise kendi çıkarları için dünyayı ateşe veren politikalarıyla ve tilki kurnazlığıyla olaya yaklaşan Amerika, bölgede çatışma istemediğini duyururken, İran’ın savaş nedeni saydığı milis kuvvetlerini “terörist” ilan ederek, İran’ı da savaşın içine çekmeye çalışıyor.

İran güdümlü Haşdi Şabi Kerkük’e saldırısını başlattı. Haşdi Şabi’yi IŞİD’ten ayıran tek özellik Şii kökenli olması.

Bunun dışında IŞİD’ten farksız olan bu örgüt, İran tarafından beslenip Irak tarafından kullanılıyor!

Tek amaç, Kerkük ve Musul dâhil petrol bölgesinin kontrolünü ele geçirmek.

Ne Türkmenleri düşünen var ne de insan haklarını!

Çıkarılmak istenen savaşta ölecek yüz binler, ülkelerinden sürülecek milyonları düşünen kimseler yok.

On yıllardır bölgeyi kan gölüne çeviren emperyalist sistemin tek düşüncesi yeteri kadar silah satışı yapabilecek savaşlar yaratmak, bu savaşlar sayesinde de petrol alanlarında söz sahibi olmaya devam ediyor.

“Biseksüel olmanın dayanılmaz ağırlığı altında ezilen Elif Şafak’a üzülmenin medyasal önemi dururken bu konuları düşünmenin gereği var mı?” diye sorabilirsiniz!

Haklısınız!

_____________________________

(*) Biseksüellik dahil, cinsel tercih ve yaşamlar, kişilerin bireysel hakkı, seçimi ve özgürlüğüdür. Bu konuda en ufak eleştirim olamaz. Ben bu konunun medyada işlenme şekline, hayati öneme sahip haberlerin üzerlerinin örtülme aracı olarak kullanılmasına karşıyım.