Şimdi herkes suçu birbirine atıp kendi yaptıklarını kabul etmediği için darbecilerin 1 numarasını bulmak güç! Solcu değil ki bunlar yaptıklarını eğrisiyle doğrusuyla kabul etsinler… Eee Fetullah Gülen de milli takıma ilk 11 sürer gibi darbeci sürmemiş ki sahaya “1 numara şu, 2 numara bu” desin! Geriye ifadelerden arta kalanlar kalıyor ki buradan yola çıkarak bir şeyler bulana da aşk olsun:
 
“Komutanım beni aradığında tüm tabur toplanmış birdirbir oynuyorduk! Efendim komutanım, dedim, tatbikat var taburu topla Boğaziçi köprüsünün üzerine gel dedi. Ben de taburu toplayıp köprüye doğru gittim. Sonra benim köprü korkum olduğu aklıma geldi, taburu köprüye gönderdim ben de bacanağın yanına çay içmeye gittim”…
 
Hadi bakalım çık işin içinden! Gazeteler, televizyonlar, haber siteleri generallerin, amirallerin, komutanların bu ve buna benzer ifadeleri ile dolu:
 
“Ben o esnada çok yorulmuş yatıyordum. Gündüz akşama kadar 3 tatbikat, 4 doldur boşalt, 7 içtima, 8’de nişan eğitimi yapmıştık. Çayı içer içmez yattık. Nasıl yattıysam artık hanım bir ara bana “Öte git” dedi. O hızla öyle gitmişim ki kendimi Genel Kurmay Başkanlığının önünde buldum! Gerisini hatırlamıyorum! Gözümü açtığımda tankın içindeydim”
 
İşin içinde ideoloji, inanmışlık, halkın ya da halkların bir arada özgürce yaşayabileceği bir ülke uğruna verilmiş bir mücadele olmadığı için herkes kendini bir şekilde kurtarma telaşında! Daha düne kadar Fetullah Gülen’e methiye dizenler darbeyle birlikte ağzına geleni söyler oldu:
 
“Benim Fettullah Gülen ile alakam yoktur! Sevmem de kendisini! Evet, 3 kez “Türkçe Olimpiyatlarına katılıp “Allah seni başımızdan eksik etmesin” diye dua etmişliğim olmuştur ama sadece 3 kez! Yine 3 farklı gazetesinde köşe yazarlığı yapmam ise tamamen tesadüftür! Bana köşe kapmaca oynayacağız dediler ben de inandım! “Artık yurduna dön bu millet seni bağrına basar” diye yazdığım köşe yazısı ise Fethullah Gülen için değil o günlerde 3 günlüğüne resmi ziyaretlerde bulunmak için Fil Dişi Sahillerine giden Sayın Dışişleri Bakanımız içindi! Çok severim de kendisini bir an önce yurda dönmesini istemiştim!”
 
Geçmişte Fetullah Gülen’e söz söyletmeyen, her an her saniye adından bahseden, Amerika’daki malikânesini bırakıp memlekete dönmesini isteyen, oğlunu kızını çocuklarını okullarına, yurtlarına gönderen siyasetçiler, politikacılar, kişiler, vatandaşlar hemen hepsi yan çizmiş durumda:
 
“Bizim kız ablalarla tanıştığında çok küçüktü! Henüz 7 yaşında ya var ya yoktu. Sokakta ip atlarken tanışmışlar. 17 yaşına kadar ablalarıyla birlikte ip atladı! Ama Allah’ı var bizim kızın, ipin ucundan hiç tutmadı!”
 
“Ben o zaman Almanya’daydım! Bizim oğlan “Baba ben yurda gidiyorum” dedi ben de “Nayn Davutt nayn” dedim ama bizim oğlan dinlemedi Yurda gitti! Meğer yurt dediği Feto’nun yurduymuş! 22 sene yurtta kaldı hiç şüphelenmedik! Kahrolsun Feto!”
 
Ya işte böyle! Neyse! Bu iş böyle uzayıp gider! Şimdi nasıl olacak da darbenin bir numarası bulunacak?
 
Ben 15 Temmuz gecesi sokaklara dökülen halkın verdiği mücadeleyi çok önemsiyorum. Bunu görmezden gelmek mümkün değil! Darbenin 1 numarasını da yine aynı halkın bulması gerektiğini düşünüyorum! Demokrasi mitinglerinde meydanları doldurmak, bağırıp çağırmak elbette ki önemli. Ama iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırmalıyız önce.
 
Yıllardır Fetullah Gülen’le işbirliği yapan siyasetçileri, politikacıları bir bir ortaya çıkarıp deşifre etmeden, oğlumuzu kızımızı onların yurtlarına, okullarına, dershanelerine gönderdiğimizi düşünüp bu işte kendi payımızın da olduğunu kabul edip önümüze öyle bakmayı tercih etmeden 1 numarayı bulmak çok güç!
 
Yoksa çok değil bir 20 yıl sonra başka Fethullah Gülenler musallat olur başımıza!