''Profesör doktor Celal Şengör'den Erdoğan'a 'arena' desteği: Dilimize sahip çıkmamızı tembih etmiş, yerden göğe haklı, bravo!''

...

Erdoğan'ın Türkçeyi koruma konusundaki ''hassasiyetine'' destek olan Celal Şengör'ün kurduğu cümle içindeki Türkçe olan ve olmayan sözcüklere bir bakalım;

Dil= Türkçe.

Sahip= Türkçe değil!

Çıkmak=Türkçe.

Tembih= Türkçe değil!

Etmek, yer, gök =Türkçe.

Haklı=Türkçe değil!

Bravo= Türkçe değil! Bu hiç Türkçe değil!

...

Yani, Türkçeyi korumaya dair destek çıkışıyla kurmuş olduğu cümle içindeki 9 sözcükten 4'ü Türkçe değil!

Arena sözcüğünün yerine önerilen Spor Alanı tamlamasının Spor kısmı da Türkçe değil!

Profesör de, doktor da Celal de Türkçe değil!

Geriye Şen ve Gör kalıyor...

...

Bunlar bir dil nasıl canlı kalıp, büyüyüp, gelişiyor sanıyorlar?

Herhangi bir dil içindeki öteki olanı çıkardığınız vakit (ki böyle bir ayıklama yapsanız Türkçeden geriye pek şey kalmaz) geriye birkaç yüz sözcükten ibaret olan ilkel bir dil kalır ki, böyle bir dil ile ancak dağlarda, mağaralarda yaşayabilirsiniz!

....

Siz bırakın Türkçeyi koruma kollama hikayelerini de, baskı altına aldığınız, iç ettiğiniz, semirip sömürdüğünüz, lime lime ettiğiniz diller üzerindeki elinizi, dilinizi çekin!

Bu kafidir!

...

Hele hele dil konusunda en son konuşacak kişi Celal 'Bey'dir!

İktidarı, sivil yahut askeri darbeleri o kirli dili ile istediği kadar yalayabilir, bu kendi vasfıdır!

Lakin, ''Dışkı yedirmek işkence değil'' diyerek ucube darbecileri aklamaya çalışan bir beynin içindeki yarım kilo yağdan nasıl medet umabilir insanlık?

Ben nasıl medet umabilirim bundan?

Şen Gör’ün kendisi, ekserisi için parlak ve muazzam bir beyin olabilir, ama benim için tam olarak jeolojik bir arızadır kendileri...