Eskilerde kullanırdı ama yanlının ve yandaşın itibardan sayıldığı bu dönemde “Bir gurup” deyimi en çok da bu iktidar döneminde kullanılır olmuştur!

Bir gurup basın, bir gurup yazar, bir gurup çizer, bir gurup akademisyen, bir gurup öğrenci…

Bu deyim karşıdakini küçümseme, yok sayma, hafife alma, görmezden gelme için söylenmiş bir deyim halini aldı.

Ama her nedense iktidarların tamamı en çok da bu “Bir gurup” diye isimlendirdikleri kesimlerden korkmuşlardır!

Örneğin muhalif gazetecileri “Bir gurup gazeteci” diye hafife almışlardır ama hafife aldıkları bu gazetecileri sudan sebeplerden dolayı içeri atmışlardır!

Yazarları “Bir gurup yazar” diye hafife almışlardır ama kitaplarını henüz basım evine gitmeden toplattırmışlardır!

Çizerlere “Bir gurup çizer” demişlerdir ama çizdiklerinden dolayı onları mahkemeye vermişlerdir!

Aslına bakarsanız onlar iktidarlar için “Bir gurup öğrencidir” ama devletin askeri ve polisi tarafından okul kampüslerinde öldürülesiye dövülmüşlerdir!

Zaman zaman işler tersine dönmemiş de değildir hani!

Çoğu kez vatandaş da kendini hor gören, aşağılayan, zincire vuran, tutuklayan bu tutumu onların anladığı biçimde dillendirmiştir!

Bir gurup milletvekili, bir gurup işveren, bir gurup savcı, bir gurup polis…

Ama tüm bunların içerisinde öyle bir gurup vardır ki aslında onlar, iktidarların “Bir gurup” söylemlerine dahi fırsat vermeden kendileri “Grup” olmayı başarabilmişlerdir.

Çünkü onlar sadece gurup olmayı değil aynı zamanda milyonların gönlünde taht kurmayı da başarmışlardır.

Gurup olmayı halkın dili olmakla özdeşleştirdikleri için iktidarlar tarafından pek sevilmemişlerdir!

Tutuklanmışlardır, içeri atılmışlardır, yasaklanmışlardır ama hiçbir zaman eksilmemişlerdir.

Kim ne derse desin türküler egemen güçler tarafından bu memlekette en çok korkulan şeyler olmuştur!

Kuşkusuz bu memlekette işini doğru yapan pop sanatçıları da vardır ama örneğin bir Hasret Gültekin Sivas’ta pop sanatçısı olduğu için yakılmamıştır.

Bir Pir Sultan Sivas’ta keman virtüözü olduğu için idam edilmemiştir.

Türküler doğru kişiler tarafından doğru sözlerle icra edildiği zaman egemen güçleri rahatsız eder!

Ve yine kuşkusuz “Süt içtim dilim yandı, döküldü kilim yandı” da bir türküdür ama bu dizeler kimseyi rahatsız etmez!

Kuşkusuz bir türküde “Manda yuva yapmış söğüt dalına, yavrusunu sinek kaptı gördün mü” dizelerini de kullanabilirsiniz ama bu sözlerle iktidarı rahatsız edemezsiniz!

Oysa türküler kimi zaman bir başkaldırı, kimi zaman bir isyan, kimi zaman barış, kimi zaman hoş görü, kimi zaman kardeşlik kokar.

Türkülerin işlevi budur aslında.

Dünyayı bir kilim gibi nakış nakış, desen desen, renk renk işlerler.

İşte Grup Yorum ve üyeleri sık sık bu yüzden iktidarların baskısına ve işkencelerine maruz kalmakta.

Polisin Ahmet Şık’ın henüz yayınlanmamış kitabını toplatması ne kadar anti demokratik ve kabul edilemez bir durumsa, ÇHD’li avukatların gözaltına alındığı operasyonda İdil Kültür Merkezi’ne baskın yaparak Grup Yorum’un şubat ayında piyasaya süreceği çalışmaya müdahale etmeye çalışması da o kadar anti demokratik ve kabul edilemez bir durumdur.

Grup Yorum’u susturmaya çalışmak türküleri susturmaya çalışmaktır.

Oysa türküler bu kez emin ellerdedir.

Çünkü onlar iktidarın “Bir gurup” dediği değil halkın “Grup Yorum” dediği bir topluluktur.

Çünkü halk Grup Yorum’da kendini bulmuştur, çünkü Grup Yorum halkın eli ayağı, dili damağı ve aynası olmuştur.

Halkın “Grubu” olmak da böyle bir şeydir…