“Bir yere ulaşmanın çeşitli yolları var; onursuzunu seçmek de yürek işidir. Kafasına yükselmeyi koymuşsa etini de sunar, beynini de. Güçlük onurlu yürümekte.” (Tek Kişilik Ölüm- Vedat Türkali)

Türk edebiyatının önemli isimlerinden, usta kalem Vedat Türkali’yi kaybettik.

Kimimiz romanlarıyla, kimimiz bir sözüyle, kimimiz oyunlarıyla ya da anılarıyla tanıdık onu…

Ama en çok da; güçlü, onurlu ve dobra kişiliğiyle tanıdık.

Vedat Türkali, Türk edebiyatına birçok eser kattı:

ROMANLARI:
Bir Gün Tek Başına (1975-1980) , Mavi Karanlık (1983-1985), Yeşilçam Dedikleri Türkiye (1986), Güven (2 cilt ),Tek Kişilik Ölüm

SENARYOLARI:
Dolandırıcılar Şahı (1960), Üç Tekerlekli Bisiklet (1965-1984), Otobüs Yolcuları (1965-1984), Şehirdeki Yabancı (1965), Karanlıkta Uyananlar (1965), Bedrana (1974), Güneşli Bataklık (1977), Kara Çarşaflı Gelin (1977), Kızgın Delikanlı ve Erkek Ali

ŞİİRLERİ:
Eski Şiirler Yeni Türküler (1979)

OYUNLARI:
141. Basamak (1971), Bu Ölü Kalkacak (1976), Dallar Yeşil Olmalı (1985)

ANILARI:
Savunmalar (1989)

ÖDÜLLERİ:
1965 Altın Portakal Film Şenliği en iyi senaryo ödülü Karanlıkta Uyananlar; 1971 TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü; Dallar Yeşil Olmalı; 1974 Milliyet Yayınları Roman Yarışması birinciliği, Bir Gün Tek Başına ile; 1974 Çekoslovakya Karlovy Vary Şenliği Ödülü, Bedrana; 1976 Orhan Kemal Roman Armağanı, Bir Gün Tek Başına; 1977 Altın Portakal Film Şenliği en iyi senaryo ödülü, Kara Çarşaflı Gelin ile…

Sadece Türk edebiyatının önemli bir ismi değil, aynı zamanda da Türkiye’de yaşamı boyunca düşünceleri uğruna mücadele etmiş bir isim.
Bu yüzden de yıllarca tutsak edilmiş, haksızlığa uğramış ve yargılanmış…

Vedat Türkali, yaşamının son anlarında da coğrafyamıza barışın gelmesi için mücadelesini sürdürdü. Katıldığı televizyon programlarında, yazılarında, sık sık barışın önemini dile getirdi.

Büyük usta, Türkiye’de aktif savaş sürecinin başlamasıyla birlikte, yaşına ve rahatsızlığına aldırış etmeden, Cihangir’de yapılan basın açıklamasına katılım gösterdi.



Güçlükle katıldığı basın açıklamasında tek bir isteği vardı; BARIŞ…

Basın açıklamasından sonra onu bir kez daha görmemin mutluluğu ve eserleri üzerine uzun uzun konuştuk. Bir arkadaşım, ‘belki de son kez gördük. Çok yaşlanmış’ dedi.

Haklıymış.

Yaşamının son evresine kadar mücadele eden ve bizlere asıl güçlüğün onurlu yürümekte olduğunu öğreten Türkali, geriye eşsiz eserlerini bıraktı.

BİR GÜN TEK BAŞINA da kalsak, boşuna çekilmedi bunca acılar diyerek sığınacağımız büyük bir yazar olacak; ışıklar içinde güzel insan…