İzlandabilim insanlarının 86 bin kişi üzerinde yaptıkları araştırma sonucunda, yaratıcı meslekleri icra edenlerin bipolar bozukluk ve şizofreni gen varyantlarını, diğerlerine göre %25 daha fazla taşıdığı ortaya çıktı.

Yeni bir bilimsel çalışma, yaratıcılık ile deliliğin insan DNA’sının molekülleriyle bağlantılı olduğunu ortaya çıkardı. İzlandalı bilim insanlarının yaptıkları araştırmaya göre, yaratıcı insanlardaki genetik faktörler, sıradan insanlara oranla bipolar bozukluk ile şizofreni riskini daha fazla arttırıyor. Araştırmaya göre, ressamlar, müzisyenler, yazarlar ve dansçılar, çiftçiler, beden işçileri ve satıcılara oranla yüzde 25 daha fazla bu gen varyantlarını taşıyor.

Taraf gazetesinde yer alan habere göre araştırmayı yöneten İzlanda’nın başkenti Rejkjavik’deki deCODE adlı şirketin kurucu CEO’su Kari Stefansson, biyolojinin, bazı mental sorunlar ile yaratıcılık arasında bağlantı kurduğuna dikkat çekerek, “Yaratıcı olmak için farklı düşünmek zorundasınız. Farklı olduğunuzda da hemen, tuhaf, çılgın ve hatta deli olarak etiketlenme eğilimi ile karşı karşıya kalıyorsunuz” dedi. Araştırmacıların 86 bin İzlandalı üzerinde yaptığı, genetik ve tıbbî verilerden elde edilen genetik varyantlarda, deneklerin üçte birinden fazlasında, şizofreni ve bipolar bozukluk riskinin, ortalamanın çok üzerinde olduğu anlaşıldı. Ayrıca, sanat kurumlarına üye olanlar, yani kayıtlı sanatçılar, üye olmayanlara oranla yüzde 17 daha fazla olarak bu genetik varyantları taşıyor.

LORD BRYON DA “BİZ DELİYİZ” DEMİŞTİ

İzlandalı araştırmacılar, bulgularını Hollanda ve İsveç’deki tıbbî veritabanları ile karşılaştırdıklarında da, yaratıcı yönleri bulunduğu bilinen 35 bin insanda, mental sorunlara yol açan bu genetik varyantları taşıma olasılığının, yaklaşık olarak yüzde 25 daha fazla olduğu sonucuna da vardı. Kari Stefansson bu sonuçların, genlerin şizofreni ve bipolar bozukluk riskinin artışındaki sorumluluğunu gösterdiğine işaret ettiğini belirterek “Sık sık bu insanların yeni bir şey yarattıkları zaman, akıl sağlığı ile akıl hastalığı arasında gidip geldiği söylenirdi zaten” diyor. Stefansson, vardıkları sonucun, eski “çılgın dahilik” konseptini desteklediğini belirterek, “Yaratıcılık, bize Mozart, Bach veya Van Gogh tarafından bahşedilen kalitedir. Kalite ise toplum için çok önemlidir. Ancak bu, bireyler için bir riski de beraberinde getirmektedir. Bu yüzden toplumun yüzde 1’i bu bedeli öder” ifadelerini kullanıyor. Romantizmin akımının önde gelen şairlerinden İngiliz Lord Byron da, bir keresinde “ Biz sanat erbabı, hepimiz deliyiz” demişti.