Beşiktaş, tarihinde ilk kez bir sezon açılış maçını 5 gol atarak kazanmış. Siyah-beyazlı takım, daha önce en gollü sezon açılış galibiyetlerini 1962-1963 ve 1966-1967 sezonlarında Vefa ve İzmirspor karşısında 4-0, 1959-1960 ve 1998-1999 sezonlarında da yine Vefa ile Ankaragücü karşısında 4-1’lik skorlarla elde etmiş.

Bitmeyen stat çilesi, passolig, stat olmadığı için henüz su yüzüne çıkmamış olan yönetimle ÇArşı arasındaki soğukluk, geçen sezon trajik bir şekilde son üç maçta kaybedilen şampiyonluk, istikrar, borçlar, hesap soracağız diyerek takımın yönetimine gelen Fikret Orman yönetiminin herhangi bir konuda sözünü tutmaması… Yalnız Beşiktaş taraftarının değil tüm spor severlerin sevgisini kazanmayı başaran Bilic’in takımdan ayrılışı ve Beşikaşlıların elindeki en büyük değeri kaybedişi….

FİKRET ORMAN TARAFTARIN AĞZINA İKİ KAŞIK BAL ÇALDI

Bu değerin karşılığında Fikret Orman yönetimi taraftarın ağzına iki kaşık bal çaldı. Biri Şenol Güneş diğeri yönetimin takımdan gönderirken arkasından demediğini bırakmadığı Quaresma… Taraftarın gönlünde Bilic’in yerini doldurabilecek iki isim vardı. Biri Luce diğeri Şenol Güneş… Bu anlamda Bilic ile yolları ayırırken hatalı, Şenol Güneş ile takımı yan yana getirirken o kadar doğru davranmıştı Fikret Orman yönetimi. Bu anlamda Beşiktaş taraftarının elinde kalan en büyük umut ülke futbolunun yüzakı Şenol Güneş ve Bilic’in iki yılda olgunlaştırdığı takım kalmıştı.

Bunca belirsizlik içinde sezon başlangıcı için böylesi gösterişli bir oyun beklemiyordu Beşiktaş taraftarı. Üstelik belirsizlikler listesine Veli, Tolgay ve Sosa’nın sakatlıkları da eklenmişti.

Şenol Güneş maça alışılmışın dışında Quaresma’yı solda değil merkez santraforun arkasında başlatacaktı. Mario Gomez yerine ise hazırlık maçlarında gol atmadık maç bırakmayan Cenk Tosun’dan yana forvette tercihini kullanacaktı. Ancak Şenol Güneş en büyük değişikliği ofansif yanı kuvvetli Oğuzhan’ı Atiba’nın yanına koymakla yapacaktı. Şenol Güneş bunu Bursaspor’da yapıyordu. Oğuzhan, önünde top almaya hevesli dört oyuncu bulunca futbol iştahı da kabaracaktı. Beşiktaş ilk on dakika da yağ gibi akacaktı. Quaresma forvet arkasında Oğuzhan’ın varlığında daha bir gözümüze hoş gelecekti. Olcay ise pasörün pasörlüğüne soyunacaktı. Cenk ise bu pas akışkanlığı içinde gol boşluğunu dolduracaktı ve hanesine Süper lig’deki kariyerinin ilk hattrick’ni yazdıracaktı.

OĞUZHAN HEM GEÇMİŞİ OKUMLI, HEM DE GELECEKTE NELER YAPABİLECEĞİNİ ANLAMALI

İkinci yarı Şenol Güneş, Quaresma Necip değişikliği ile başladı. İlk yarıda yenilen gol, Atiba’nın Oğuzhan’nın açığını kapatmasında tek başına cengaverliğine Necip ile el uzatmıştı Güneş. Güneş maç sonrası açıklamasında bunun sakatlıktan kaynaklı değil bilinçli bir tercih olduğunu söyleyecekti bize. Bu Quaresma’dan ziyade Oğuzhan’a bir mesajdı. Öğrenmeye meyilli, sabırlı ve çalışması gerektiğine dair. Oğuzhan kendisini oyunun her iki yanını da oynayan komple bir oyuncuya çevirmeye ihtiyacı var. Oğuzhan hem geçmişi okumalı hem gelecekte neler yapabileceğini anlamalı bunun içinde Şenol Güneş gibi çok özel bir fırsatı var. Ozan Tufan, Selcuk İnan, Volkan Şen, Burak Yılmaz, Umut Bulut gibi oyuncuları parlattığı unutulmamalı.

NECİP HER EVE LAZIM

Necip, Quaresma değişikliği Necip’inde bize ne kadar komplike ve ihtiyaç dahilinde bir oyuncu olduğunu hatırlatacaktı. Kendisi alt yapıdan yetişen bir oyuncu olması itibariyle, her eve lazım gelenlerin başında. Lig maratonunda geçen yıl olduğu gibi bunu daha iyi anlayacağız. Necip pazarlık konusu olmamalı bu takımın.

Veli, Tolgay ve kısa vade de Sosa’nın da gelişi ile Şenol Güneş’in eli öncelikle ofansta daha fazla rahatlayacak. Zaman zaman Sosa , Veli, Oğuzhan’ı göreceğiz o bölgede belki de yine Quaresma’yı.

Mario Gomez ise belki de kariyerinin en şanslı maçına çıkacaktı. Gol atmakla yükümlü olduğu bir maça değil 3 gol atmış Cenk’in yerine oyuna girecekti. Beck ise bu takımın artık bir sağ kanat problemi olmadığını anlatıyordu. İlk maçında Alman garantisine sığınıp öne atmadı kendisini fazla. Zaten işi bitiren bir beşli mevcuttu. Ve Rodolfo topla haşır neşirliği bize Ronaldo’yu hatırlatmadı mı biraz? Ne var ki Şenol Güneş’in kafasındaki problem iki ağır defans oyuncusuna sahip olması. Ya oyunun boyu kısalacak, ya hızlı bir stoper, ya da Atiba’nın yanına çift yönlü bir oyuncu. Şenol Güneş’in maç sonrası bu oyunun yetmeyeceğini dair şerh koyuşu bunun içindi aslında. Bu şerh her bilinçli Beşiktaşlının bildiği ve hayat içinde yeterince deneyimlediği bir bilgidir elbet.

SAVAŞI DEĞİL, BARIŞI YÜCELTEN BİR GOL SEVİNCİNİ TERCİH EDERİZ

Gece dair her şey çok güzeldi elbet, bir tek şey hariç. Beşiktaşlının bu tür gol sevinçlerine ihtiyacı yoktur. Her gün ölüm haberleri aldığımız coğrafyamızda ihtiyacımız olan otoriteyi , savaşı yücelten bir gol sevincinden ziyade barışı yücelten bir gol sevinci çok daha anlamlı olurdu elbet.

Not olsun: Bir gol sevinci yaşmak istersen hangisini tercih ederdin diye sorsalar, Metin Tekin’in kollarını iki yana açıp bütün tribünleri kucaklayan, birlikteliği simgeleyen gol sevincini tercih ederdim…