Onur Ünlü ve ekibi yeni bir hikayeye imza attılar. İlk bölümü yayınlanan Beş Kardeş, sıcak bir aile dizisi. Leyla ile Mecnun TRT 1'de birden bire bitince büyük hayal kırıklığına uğrayan izleyicisi onların sabırsızlıkla yeni projelerini beklemeye başlamıştı.

Yeni yayına giren Beş Kardeş’in raiting sonuçları ilginç çıkmış. Totalde 17. sırada olan dizi AB ve ABC1 de 5 ve 6'cı sıralarda yer bulmuş kendisine. Kanal D totali dikkate aldığı için ilk 5 altında çıkan dizilere pek yaşama şansı tanımıyor. Ancak ekibin özel seyircisinden dolayı ben bu dizinin devam edeceğine inanıyorum.

Ay Yapım’ın üstlendiği hikayenin beş kahramanı var. Anne babaları öldükten sonra geçkin yaşlarına rağmen bir arada yaşayan beş erkek kardeşin en büyüğü Sait (Serhat Keskin), anne ve babaları depremde öldükten sonra kardeşlerine sahip çıkıp onları bir arada tutmuş. Diğer kardeşler 30'lu yaşlarına gelmelerine rağmen hala türlü türlü çocukluklarından vazgeçmemişler. Sait balık satarak ailesini geçindirmeye çalışıyor. Diğerleri de çalışıyorlar elbet. Şarkıcı olmaya özenen Orhan (Osman Sonat), duygusal gazeteci Hazım (Nadir Sarıbacak), at yarışlarına meraklı küçük kardeş Aziz (Fatih Artman), mahallenin imamı Turgut (Tansu Biçer). Babaları edebiyata meraklı olduğu için şair ve edebiyatçı isimleri vermiş çocuklarına.

Sait gençliğinden beri aşık olduğu Fahriye’nin (Melisa Sözen) başkasıyla evlenmesi yüzünden azıcık hüzünlü ona verdiği söz yüzünden ölene kadar başkasını sevmemeye kararlı. Mahallede garip annesi ve akıl hastanesinden çıkmış ağabeysi ile yaşayan Canan da (Nihal Yalçın) Sait’e aşık, onun hafta içersindeki programını biliyor. Sabahları balık haline erken gittiği zamanlarda genç adamın iş yerine yemek götürüyor, kahvaltı etmemişsinizdir diyerek.

Sait mahalle arkadaşlarının birinden Fahriye’nin bir kaza sonucu öldüğünü öğreniyor ve 12 senedir görmediği ama yeminini tuttuğu kadının ölümünün ardından ona söz verdiği gibi kendisi öldükten sonra hemen evleneceği sözünü yerine getirmek için biraz çatlak olduğunu düşündüğü ama kendisini sevdiğinden emin olduğu Canan’a evlenme teklif etmeye karar veriyor. Düşüncesini kardeşlerine açtığı zaman onlardan duygusal tepkiler alıyor. Nazım her sabah erken kalkıp Sait’in hazırladığı kahvaltı sofrasında düşüp bayılıyor. İş yerinde şefinin ondan istediği haberi sorması üzerine de dalıp gittiği halden sıyrılıp yazıyı hazırlamadığını ilham beklediğini söylüyor. Neyin ilhamını beklediğini soran şefine, ayrılık şiiri yazmak için ilhama ihtiyacı olduğunu soruyor. Konuyu iyice bir anlatmasını isteyen kadına, ağbim evleniyor diyor Nazım. Ağbin için mi ayrılık şiiri yazacaksın ne olmuş evleniyorsa diyor tepesinde dikilen kadın. Daktilosunun başından kafasını kaldıran Nazım küskün, hüzünle kadına dönüp, sizin babanız hiç evlenmek istedi mi? diye soruyor.

Sait kardeşlerinin itirazlarına rağmen Canan’ı eve yemeğe çağırıp evlenme teklif ediyor ve terslikler başlıyor. Canan onun evlenme teklifini kabul ediyor o sırada kapı çalıyor kapıdaki elinde bavulu olan küçük kız kendisinin babası olduğu haberini veriyor Sait’e. Susmak bilmeyen telefonlar da her bir kardeşinin başına gelen olaylarla ilgili çalıp duruyor sürekli. Hepsi ondan yardım istiyorlar. İlerleyen günlerde ise karşısında capcanlı Fahriye çıkıyor.

Sıcak ve neşeli hikayenin ilk bölümü aslında yavaş başladı. Bunun sebebi senaryonun ilkesi olarak birinci bölümde kahramanların tanıtılması ilkesi yüzünden. Aslında böyle düşünüldüğünde gelişen olayların bütünlüğü ve sıralanışında problem yok. Onur Ünlü ve tanıdığımız oyuncuların önceki dahil oldukları hikayeler henüz zihnimizde taze olduğundan belki de Beş Kardeş’in ilk bölümü hikayeye giriş faslı bize yavaş geldi. Belki sadece ben bu hisse kapıldım bilemiyorum. Önceki hikayelerini ilgiyle izlediğimden bu tanışma faslını gereksiz buldum ve haksızlık ediyorum belki de.

Beş Kardeş dizisi sayesinde sevdiğim oyuncuları yeniden bir arada görmekten memnunum. Pazartesi sendromu yaşamasam da genel duygunun akışına kapılıp arada gerildiğim günde böyle zekice neşenin hakim olduğu bir hikaye ile günü sonlandıracağımı düşünmek çok hoşuma gidiyor.

***

İçine düştüğümüz hayat her zaman keyifli geçmiyor, bizim yolumuza devam edebilmemiz için bize değeni hafifletebilmek için baktığımız yer ve almak istediğimiz şey önemli.

Sabah güneş vardı, hemen ardından kar yağmaya başladı, şimdi yaprakları dökülmüş ağaçlar bembeyaz, onlara penceremden bakmak çok keyifli. Pencereden baktığım an kadar da olsa keyifli...

Güzel günlerde görüşmek dileğimdir...