Gerektiğinde mevzuatları koyuyorsak bir tarafa

Ne gerek var anayasaya

Yeni anayasa tartışmaları yeniden başladı/başlatıldı.

Ülke içinde, ülkenin büyük bölümünde iç savaş misali yaşananlar bir tarafa bırakılarak, Cizre’de bir evin bodrum katında insanlık can çekişirken, vurulup öldürülmüş insanlar sokaklarda çürümeye terk edilmişken anayasa tartışmaya açıldı.

“Parlamenter sistem” ömrünü doldurmuş.

“Mevcut anayasa” ithalmiş!

İki seçilmiş bir arada olunca ülke iki başlı olur muş…

Bahaneler sıralanıyor sadece ki anayasa değişikliği de bahane.

Yapılıp, halkoyu ile! Kabul edildikten sonra on yedi defa değiştirilen, bu değişiklilerle 2002 tarihine kadar yirmi yedi maddesi, 2002 tarihinden sonra ise kırk beş maddesi, toplamda yetmiş iki maddesi değiştirilen anayasanın neresi ithal?

Neden açıkça söylenmiyor? Anayasa değişikliğinin sadece “başkanlık” sistemi için istendiği, kalan maddelerin de buna uydurulacağını bilmeyen var mı?

Bir konuşma sırasında;

“İster kabul edilsin ister edilmesin Türkiye’nin yönetim sistemi değişmiştir. Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesidir”  dememiş miydiniz?

Kısaca söylemek gerekirse bu konuşmadan şunu anlıyoruz. Henüz sistem “Başkanlık” değil ama biz  bu sistem varmış gibi uygulama yapıyoruz. Bunu kabul edip etmeme lüksünüz yok. Kabul etmeseniz de biz buna devam edeceğiz. Siz, sadece buna göre uyduracağımız/uyarlayacağımız anayasa değişikliğini kabul edeceksiniz.

Ne yaparsanız yapın, ne düşünürseniz düşünün, kabul edin ya da etmeyin, bizler kararımızı verdik ve “başkanlık” sistemini kuracağız.

Kurmak istediğiniz “başkanlık” sistemi konusunda bilgi yok. Nasıl olacak, nasıl işleyecek, ne tür yetkilerle donatılacak, hangi sorumluluklara sahip olacak, hesap verecek mi, sorumsuz mu olacak?

Açıklanmayan, detaylandırılmayan bir çok konu.

Sadece “başkanlık sistemi” kurulmalıdır sözü tekrarlanıyor.

Tarafsız olması gereken makamda tarafsız olmayan, sistem olmadığı halde fiili olarak başkanlık yaparak bir anlamda yasa tanımayan, yönetici pozisyonundakilere “gerekirse mevzuatı bir tarafa bırakın” diyen bir yetkili, “Başkan” olduktan sonra neler yapabilir?

Onu yanlış yapmaktan hangi yasa, hangi anayasa, hangi kurum alı koyabilir, engelleyebilir?

Yasal olarak yetkisi olmadığı halde, henüz sistem “Başkanlık” olmadığı halde ülkeyi tek başına yöneten, tüm yetkileri üzerinde toplamış, bağımsız olması gereken adalet sistemini yönlendiren, yasa tanımayan bir kişi, hangi yetkilerle donatılacağı bilinmeyen “Başkanlık sistemi” oluşturulduğunda nasıl davranacağını kestirebilecek birileri var mı?

Eğer yetkililer “gerektiğinde mevzuatı bir tarafa bırakacak” ve sadece iradeleri ile davranacak ise yasalara ne gerek var?

Anayasaya ne gerek var?

Fiili olarak zaten “başkanlık sistemi” var. “Gerektiği için” mevzuatlar bir tarafa bırakılmış ve “başkanlık sistemi” uygulamaya sokulmuş. Fiilen başkansınız. Daha ne istiyorsunuz.

Anayasaya, yasalara, mevzuatlara, bürokrasiye gerek var mı?

Zaten içimiz sıkılıyor. Karartılmış günleri yaşıyoruz. Ülke kan gölü olmuş.

Sur’da sıkılan silahın sesi Ankara’ya gelmiyor mu?

Bodrum sadece Muğla’da mı var?

Bizim aklımız evlerini terk etmek zorunda kalanlarda.

Bizim aklımız soğuklarda etrafında dört duvar, üzerinde tavan olmayanlarda.

Bizim aklımız yıkıldı yıkılacak bodrumda içecek su bulamayan, öldü ölecek durumda bile yalvarmayan on üç yaşındaki Sultan kızımızda.

Evleri yıkılanlar, evlerinden kovulanlar yeni ve sıcak evlerinde oturuncaya kadar, çocuklar silah sesleri olmadan uyuyuncaya kadar, beyaz bayrak taşıma zorunluluğu kalkana kadar, okullarda “insanlık” öğretilene kadar aklımız hep oralarda kalacak.

Fiili olarak var olan ve bu güne kadar yasalara gerek duymadan uyguladığınız sisteminiz tıkır tıkır çalışıyor. Karışanınız yok. Muhalefet desen emir eri olmuş. Ne deseniz yapıyorlar. Daha ne istiyorsunuz.

Anayasa denilen, üç askeri darbeyle yeteri kadar çiğnenmiş, defalarca değiştirilmiş, içerisinde oynanmamış yeri kalmayan, gerektiğinde bir tarafa koyduğunuz/koydurduğunuz küçük yasa kitapçığına ne ihtiyacınız olabilir ki?

İçeriği bilinmeyen, yetkilerinin sınırı koyulmayan, nasıl olacağı tartışılmayan bir sistemi kabul etmeleri için halka sesleniyorsunuz. Bu haliyle kabul edecek halk var ise zaten yapacak bir şey de kalmamış demektir.

İşte o zaman, tam da o anda fiilen başkanlık sistemi var olacaktır ki işte o andan sonra ne anayasaya ne mevzuatlara gerek yoktur. Hepsini kaldırın raflarına. Kapatın mahkemeleri. Tasarruf olur bir çok harcamadan.

Suçluyu ki kimin suçlu olduğunu bilirsiniz, vurun gitsin, hepsi bir mermi parası…

“Gerektiğinde mevzuatı bir tarafa koyup iradeleriyle davranacak” bir nesil yaratmak için daha ne yapılabilirdi.