Makedonya’da öğrencilerin yeni sınav sistemini protesto etmek için yürüyüşler düzenlediğini aktaran kısa haberleri okumuşsunuzdur. Ancak, eylemlerin ülke nüfusuna göre oldukça kitlesel geçtiğini ve öğrencilerin ardından farklı kesimlerin hükümetle hesaplaşmak için sokağa çıktığı gözünüzden kaçmış olabilir. Makedonya'da üniversite öğrencilerinin eylemleri Kasım'da başlamıştı. Geçen salı ise liseler ve ilkokullarda süresiz genel grev başladı. Eğitim ve Bilim Sendikası'nın süresiz grev çağrısı, yönetimin baskısına rağmen yüksek katılımla devam ediyor.

1991’de bağımsızlığını ilan eden ülkede ilk kez bu kadar büyük gösteriler gerçekleşiyor. Nüfusu 500 bin olan başkent Üsküp’te 10-15 bin öğrencinin tekrar tekrar uzun yürüyüşler yapması, sıradan bir olay sayılamaz. Kentsel dönüşüm, yolsuzluk, basın özgürlüğü ve işçi hakları konulu eylemlerle birlikte Balkanlar’dan gelen bir sıcak hava dalgasıyla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.

HARİCİ SINAVLARA KARŞI!

“Harici sınav” olarak adlandırılan tasarıya göre öğrencilerin sınıf geçmek veya mezun olmak için merkezi bir sınava girmesi gerekecek. Ülke geneline yayılan eylemlerin çağrısını yapan Studentskiot Plenum (Öğrenci Kurulu) örgütü, bu değişikliğin anayasaya ve üniversitenin özerkliği ilkesine aykırı olduğunu söylüyor. “Katılımcılık demokrasi” vurgusu yapan Plenum, “Eğitim sisteminde reform yapmak istiyorsanız bunu öğrencilerin de görüşlerini alarak yapın ve sadece sınavları değil bütün sistemi değiştirin” diyor.

Studentskiot Plenum’a göre ‘harici sınav’a karşı tepki buzdağının sadece görünen kısmı. Hükümetin üniversitelere müdahalesinden öğrenci yurtlarındaki koşullara, yolsuzluklardan işsizliğe, etnik ve dini farklılıklara saygısızlıklardan müsrifçe harcamalara kadar farklı konularda hükümete karşı biriken öfke öğrenci yürüyüşleriyle birlikte açığa çıktı.

MÜŞTERİ DEĞİL ÖĞRENCİYİZ!

Eylemlerde “Üniversite özgürlüğün sesidir”, “Müşteri değil öğrenciyiz”, “Adalet yoksa barış da yok”, “Özerklik”, “Ülkemi terk etmek istemiyorum!” gibi sloganlar kullanılıyor. Makedon, Arnavut, Roman ve Türk kökenli öğrencilerin yanı sıra aralarında Türklerin ve Kürtlerin bulunduğu yabancı öğrenciler de katılıyor. İlk yürüyüşün Uluslararası Öğrenci Hakları Günü olan 17 Kasım’da düzenlenmiş olması tesadüf değil, hareketin uluslararası bağlantısının göstergesi. Yunanistan, İtalya, Arnavutluk ve Sırbistan’da destek eylemleri düzenleniyor. Öğrenciler farklı dillerde videolar ve bildiriler hazırlıyorlar.

Eğitim reformu akademik kadroların ve velilerin de tepkisini çekti. Hükümet amacın üniversitedeki yolsuzluğun ve rüşvetin önüne geçmek olduğunu söylese de akademisyenler merkezi sınav uygulamasını mesleki bir hakaret olarak görüyorlar. Avrupa üniversitelerinden akademisyenler ortak bir dayanışma bildirisi yayımladılar.

HEYKEL VE İŞSİZLER ÜLKESİ

Hükümet yanlısı ana akım medya eylemleri küçümsüyor. Başbakan Nikola Gruevski, eylemlerin “ideolojik” olduğunu söylüyor. Hükümet sözcülerine göre eylemlerin arkasından dış mihraklar ve vatan hainleri var.

Ülkede işsizlik merkez sağ VMRO hükümetinin özelleştirme dalgasıyla birlikte yükseldi. Yolsuzluk ve devlet kurumlarında kadrolaşma iddiaları arttı. Muhaliflere ve basına yönelik baskıların yanı sıra beyin göçü de dikkat çekiyor. Avrupa’da en düşük asgari ücret ve en yüksek gelir dağılımı eşitsizliği Makedonya’da.

İnşaata dayalı bir büyüme planı olan ülkede devam eden kentsel dönüşüm faaliyetleri tepkilere neden oluyor. Başbakan Gruevski’nin bizzat yürüttüğü Üsküp 2014 Projesi kapsamında köprü ve binalar altın suyuyla yenileniyor, kralların ve dini liderlerin heykelleri dikiliyor. Ekonomik sorunlar yaşayan ülkede israf sayılan bu harcamaların yanı sıra söz konusu heykeller Müslüman nüfusta rahatsızlığa yol açıyor. İlginç bir istatistiktik: Makedonya’nın kişi başına düşen heykel ve bayrak direği sayısında Avrupa birincisi olduğunu gösteriyor.

BENZETMEK GİBİ OLMASIN

Makedonya Mimarlar Odası, 1970’lerde inşa edilen ve modernist bir yapı olan GTC Hanı’nın restorasyonuna karşı 10 bin imza topladı. Öğrenci eylemleriyle bağlantılı şekilde bina etrafında insan zinciri eylemleri düzenleniyor. Mimarlara göre GTC’nin yenilenmesi tarihsel mirasın ve kent hafızanın yok edilmesi anlamına geliyor.

Bu örnekler size Cami-Cemevi Projesi’ni, Emek Sineması’nı veya Haydarpaşa Tren Garı’nı hatırlatmadıysa ekleyelim: Öğrenci protestolarının uğrak noktası olan Başbakanlık Sarayı’nda yüksek bütçeli bir yenileme var. Binanın dış cephesi Washington’daki Beyaz Saray’a benzeyecek şekilde restore ediliyor.

MESELE BİR TEK SINAV DEĞİL

Öğrenci eylemleri ve kentsel dönüşüm karşıtı kampanyalar devam ederken başka bir çağrı da işçilerden geldi. Bir yıl içinde binden fazla yeni yasa çıkartmakla övünen hükümetin son icraatı taşeron ve serbest çalışan işçilerin maaşlarında yapılan vergi kesintisini arttıracak bir tasarı oldu. Küresel düzeyde şirketlerden en az vergi alan ülkeler arasında olan Makedonya işçilere yeni vergiler yüklemeyi planlıyor.

Taşeron, sözleşmeli ve güvencesiz koşullarda çalışan ve çoğu genç olan işçiler, önce öğrenci eylemlerine destek oldular. Ardından kendi çağrılarını yaptılar. Öğrenci sloganlarının yanı sıra “Elini ekmeğimden çek!”, “Mafya mı hükümet mi?” gibi sloganlar kullandılar.

Makedonya Bağımsız Sendikalar Konfederasyonu’na göre “ülke genelinde yaygınlaşan taşeronlaşma ve sözleşmeli istihdam kapsamında yaklaşık 200 bin kişi çalışıyor. Bu işçiler kadrolu işçilerin faydalandığı yıllık izin ve ikramiye gibi haklardan faydalanamazken dört kat artacak olan yeni vergiler nedeniyle yoksulluğa sürükleyecekler.”

BU DAHA BAŞLANGIÇ

Makedonya’da öğrenciler, birikmiş bir mutsuzluğun ardından sınav sistemini protesto etmek için sokağa çıktılar. Üniversite eğitimi ve evrensel değerler üzerine bir tartışma başlattılar. Onlara önce veliler ve öğretmenler, daha sonra genç işsizler ve güvencesiz işçiler destek verdi. Yolsuzluklara, özelleştirmelere ve kentsel dönüşüme karşı çıkan kesimler de onlara katıldı. Farklı etnik kökenlerden gelenler ve farklı partilere oy verenler bir aradaydı.

Zamanla göreceğiz, karşımızda bir eylem dalgası mı var yoksa geleneksel siyasetin temsil edemediği, katılımcı ve demokratik bir toplumsal hareket mi? Ancak somut bir sonuç var: Öğrenci eylemleri gençliğe yurtdışına göç etmek veya partide bir kadro bulmanın yanı sıra üçüncü bir seçenek sunmuş oldu: Mücadele!

(yurtgazetesi.com.tr'de yayınlanmıştır)