Belçika’da İŞİD tarafından yapılan bombalı saldırılar sonucu 40 a yakın insanın yaşamını kaybetmesinin ardından Adalet ve İçişleri bakanları başbakana istifalarını sundular.

Belçika’da yaşanan istifalar. Bakan istifaları!

Adalet ve içişleri bakanlarının başbakana istifalarını sunması, bizlerin alışık olmadığı, garipsediği, şaşırtan bir haberdi.

Ülkemizde bombalama olaylarının çokluğu, ölümlerin fazlalığı, sokağa çıkma yasaklarının uygulanması, on binlerce yıkılan ev ve işyeri, yok olan ev eşyaları, yok olan yaşamlar ve bütün bunlara rağmen bir tane bakanın bile istifaya tenezzül etmemesi nedeniyle, Belçika’daki istifalar elbette şaşırttı bizleri.

Avrupa’daki devlet ve yönetim gelenekleri, kültürleri ve etik anlayışları bu tür davranışların oluşması için yeterli düzeyde olabilir ama bizde maalesef durum hiç de böyle değil.

Aynı devlet geleneklerine ve etik anlayışa sahip olsaydık, bu güne değin onlarca bakanın istifa etmesi gerekir hatta hükümetin düşmesi olağan olurdu.

Ne Reyhanlı’da, Diyarbakır’da, Suruç’ta, Ankara’da patlayan bombalar, ne Roboski’de savaş uçakları tarafından sivil insanların bombalanması, ne de sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı yaşam alanlarında yaşanan insanlık dışı olaylar yetmedi.

Yönetimden bizzat sorumlu olan, yöneten, uygulamaların ve olayların sorumlusu durumundaki hiçbir yetkili veya bakan, bırakın istifasını sunmasını, hatalarını kabul ederek basit bir şekilde özür bile dilemedi.

Tek söylenen “yönetim ve istihbarat zafiyeti yoktur” cümlesi oldu. Paniğe kapılmış, ne yapacaklarını bilmez hale gelen insanlara, “ endişeye mahal yoktur” denilerek rahatlatma çalışmaları yapıldı.

Çernobil nükleer faciasının yaşandığı dönemde, tüm Karadeniz nükleer tehdit altına girdiğinde de bakanlar Karadeniz’e giderek, kim bilir hangi çayla ve suyla demlenmiş çay içerek “tehlike” olmadığını halka göstermeye çalışmışlardı.

Çernobil faciası sonrasında Karadeniz’de yaşanan normal dışı doğumlardaki artışlar, kanser vakalarının süratle artış göstermesi, nükleer felaket sonrası yaşanan sıradan olaylar haline geldi.

Bizim devlet ve yönetim geleneklerinde, devletin en üst kademesinden en alt kademesine kadar, yetkili yetkisiz tüm çalışanlar, hizmet etmek üzere değil, hizmet almak üzere o kademelere geliyorlar. Devletin hangi kurumunda olursa olsun, çalışan her insan, aslında hizmet etmek adına görev yürütmesi gerekirken, bizde durum tersine dönmüş durumda olup, görev yapma adına yetki alanlar kendilerini halkın efendisi saymakta, halkın kendisine hizmet etmesini beklemektedir.

Bizde, bizleri temsil etmesi, bizlere hizmet etmesi gereken makamlarda oturan Cumhurbaşkanına, başbakana, bakanlara, müsteşarlara, genel müdürlere, başkanlara, vali ve kaymakamlara hizmet edilir.

Bu yetkili görevlerde bulunanların tamamı aslında maaş karşılığı görev yapmak üzere sorumluluk üstlenen insanlar olmalarına rağmen, yetkilerini halka karşı, kendilerine muhalefet edenlere karşı kullanırlar.

Bizdeki işleyişi görünce Belçika’daki istifa eden bakanlar şaşırtıyor.

Neymiş; Fransa’daki İŞİD eylemlerinin düzenleyicisi ve planlayıcısı olan Salah Abdeslam Belçika/Brüksel’de yakalanmış. Bu yakalama sonucunda İŞİD intikam yeminleri etmiş. Belçika istihbaratı ve polis gevşek davranmış.

Belçika’daki İŞİD saldırısının faillerinden olan İŞİD elemanı İbrahim El Bakraoui, Türkiye’den sınır dışı edilmiş, Belçika tutuklamamış. Önemsememiş. Adam tekrar Türkiye’ye gelmiş, yakalanıp Tekrar sınır dışı edilmiş, gene Belçika yeterli özeni göstermemiş.

Madem gereken özen yok, “yönetim ve istihbarat zafiyeti” yok diyemiyorsun, o zaman vereceksin istifanı.

Saldırıdan 4 gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Brüksel'de veya AB'nin herhangi bir şehrinde bu bombalarının patlamaması için hiçbir sebep yok. Mayın tarlasında dans etmek gibidir bu. Koynunuzda yılan besliyorsunuz. Beslediğiniz o yılan her an sizi de sokabilir. Bombalar sizin şehirlerinde patladığında bizim ne hissettiğimizi anlayacaksınız, ancak çok geç olacak.” Diyerek uyarmıştı ama demek ki Belçika dikkate almamıştı!

İşte bizde hiç olmayan, her olaydan sonra olmadığı yetkili ağızlarca hemen açıklanan “yönetim ve istihbarat zafiyeti” sizde çokça var ki hemen sorumluluktan kaçar gibi istifalarınızı veriyorsunuz.

Bizim hiçbir bakanımız, hiçbir yetkilimiz sorumluluklarından kaçmamıştır. Oturdukları koltukların hakkını vermiş, koltuklar eskitilmeden, aldıkları sorumlulukların bilinciyle davranmış, asla sorumluluktan kaçmamıştır.

Çünkü bizde sorumluluk verdiklerimize dokunmayız.

Çünkü biz sorumluluk alanları korkutmak istemeyiz.

Onlar, bizim adımıza sorumlulukları üstlenenler, bizim adımıza her türlü zorluğa göğüs gerenler kıymetlilerimizdir.

Bizde adam gibi adam zor çıkar. Çıkanla da yıllarca idare ederiz. Torunlarımızın hizmetlerini bile babalarımız zamanından kalma yöneticiler yapar. Bizim bakanlarımız, yöneticilerimiz sizin gibi değersiz ve korkak değiller.

Her olayda istifa edecek kadar korkak hiç değiller…