Arto Tunçboyacıyan müzikteki başarısının yanı sıra özellikle sahnede ve kendisiyle yapılan söyleşilerde dile getirmekten çekinmediği dünya görüşüyle de dikkat çeken bir sanatçı. Dünya görüşünü alışılmışın dışında doğal bir dille ifade etmesi onu elbette diğer sanatçılardan ayırıyor ve bu "doğallık" ister istemez onun müzik kariyerine de yansıyor. Hatta konserlerinden sonra hayatla ve politikayla ilgili çıkarımları müziğinden daha çok konuşuluyor diyebiliriz.

Peki ne diyor Arto? Dünya görüşü ne?

Arto’nun dediği yeni bir şey yok aslında. O sadece milyonlarca insanın bilip de bilmezden geldiği bazı gerçeklerin altını çiziyor. Tipkı "Kral çıplak...!" diye bas bas bağıran çocuğun hikayesinde olduğu gibi.

Nedir bu gerçekler? Para, etnik ayrımcılık, toprak, sınırlar ve insanca yaşamakla ilgili... Dün Essen’de gittiğim konserde Arto’nun bu çıkarımlara bir de "aşk"la ilgili yeni fikirler eklediğine tanık oldum. İlginçti... Nitekim uzun süreden beri aşkların da dijitalleştiği, insanların sadece birbirlerine ihtiyaç-imkan ve çıkarları doğrultusunda "aşık" oldukları ya da aşık olduklarını sandıkları bir süreçte yaşıyoruz.

ESSEN KATAKOMBEN’DAKİ KONSER

14 Ekim akşamı Katakomben Theater im Girardethaus’da gerçekleşen konserde Arto sahneyi daha önce de birlikte çalıştığı Rok sanatçısı Yaşar Kurt’un yanı sıra, Hasan Nar, Deniz Köseoğlu ve Max Frey ile paylaştı. Frankfurt Kitap Fuarı etkinlikleri kapsamında Güneş Theater’ın konuğu olarak Almanya’ya gelen Arto Tunçboyacıyan, bir gün önce de kısa süreli bir provadan sonra Frankfurt’ta sahne almıştı.

Essen’de gerek organizasyondaki aksamalar, gerek sanatçıların sahne performansı, gerekse Arto`nun müzikten çok konuşmaya ağırlık verdiği programı konserin başarı çizgisini düşürdü diyebiliriz. 200 kişilik salondaki izleyici sayısı yaklaşık 70 kişiydi. Bu izleyicilerin bir kısmı da konsere ara verildiğinde maalesef ikinci bölümü beklemeden gittiler. Organize eden görevlilerin konserin yarım saat geç başlamasına yönelik herhangi bir açıklama yapmaması da dikkat çeken eksikliklerden biriydi.

Genelde yüksek enerjisiyle sahneye tek başına bile hakim olabilen Arto’nun performansı ve konsantrasyonu oldukça zayıftı. Öyle ki çaldığı bir şarkının sözlerini unutması üzerine yaptığı doğaçlama kendisi gibi sahnedeki arkadaşlarını da zor durumda bıraktı. Başta Armenian Navy Band olmak üzere, pek çok müzik grubuyla değişik projelerde en az kendisi kadar profesyonel sanatçılarla çalışan Arto Essen’deki konserde kendisinden beklenen performansı gösteremedi. Bir ara sahne arkadaşlarının "ritim" hatalarını da esprili bir şekilde eleştirince, zaten gergin olan atmosfer biraz daha gerginleşti. Büyük ihtimalle usta sanatçı bu gerginliği dağıtmak için konuşmaya başladı. Ancak yaptığı konuşma da uzayınca müzik dinleme talebiyle orada olan izleyiciler daha çok huzursuz oldular.


Foto by Werner Push

ARTO DİYOR Kİ...

Arto izleyicilerle sohbetini Ermenice, İngilizce ve Türkçe dillerinde yaptı. Söyledikleri genelde iki ayrı dilde topladığı kendi veciz sözlerinden alıntılar şeklindeydi. Bu kitaplardan İngilizce olan “200 Thoughts 200 Million Meanings/outside looking in” adıyla 2008 yılında, Los Angeles’da basılırken; Türkçe olansa “301 Söz 301 Milyon mana/biz bizi biliyor muyuz?" adıyla 2015 yılında İstanbul’da basıldı. Türkçe olan ikinci kitabının editörlüğünü üstlendiğim için diyebilirim ki, Arto konserde bu kitaptan yaptığı alıntılardan bahsederken, orada da bazı şeyleri karıştırdı. İzleyiciye yansıyan maalesef karmaşık ve anlaşılmayan felsefi bilgilerdi. Oysa bu derin felsefi bilgilerin profesyonel sanatçının müziğini de doğrudan etkilediğini söyleyebiliriz. Ayrıca bu vesileyle sanatçının tişörtüne de yazdırarak üzerinde taşıdığı felsefi bir çıkarımını çok ilginç bulduğum için bu yazıda da paylaşmak istiyorum. İngilizce bu çıkarımda Arto diyor ki:

"Mentally being in love with someone is equal to selling your body. Instead of living like a queen with egoistic, greedy and fake peable I`d rather live like a human being humble and genuine peaple..." (Zihinsel olarak birine aşık olmak bedenini satmakla aynı anlama gelir. Bir kraliçe gibi egoist, açgözlü ve sahte insanlarla yaşamak yerine, alçakgönüllü ve hakikatli insanlarla yaşamayı tercih ederim.)

Türkçe kitabının giriş metninde de belirttiğim gibi Arto’nun her sözü onun gözlem ve en çok da tecrübesine dayanıyor. Yukardaki sözü de bunlardan biri.

Her ne kadar Essen Katakomben Theater’daki konser hakkında iyi bir şey yazamasam da yine de buradan, yeteneği ve yaratıcılığı tartışılmaz olan Arto Tunçboyacıyan’a sevgi, saygı ve dürüstlüğe dayalı, sahte olmayan bir dünya ve güneşten huzur diliyorum.