Bir zaman hiç tanımadığımız bir çifti evimizde misafir etmiştik. Ülkeye yeni gelmişlerdi yardıma ihtiyacı olduğunu bir süre bizde kalmalarına izin vermiştik. Sonradan kadının evli olduğunu sevgilisiyle Türkiye’ye kaçtığını öğrendik. Adam evimize geldiğinde hastaydı ona gidip doktor çağırmıştım. Kadın mutfakta bana sormadan ocağın üzerinde tuz yakmıştı. Bunu neden yaptığını sorduğumda, kocama nazar değdi o yüzden hastalandı demişti. Ben de bu kadın benim nazarımın değdiğini mi düşündü acaba? diye hafiften bir tepem atmıştı. Ertesi sabah banyodaki bornozumla dışarı çıkmış ve kaldığı sürece bornozumu üzerinden çıkarmamıştı. Zamanla onların bu misafirliklerinden çok sıkılmaya başladık. İş ve kalacakları ev bulduk ama beğenmediler, gitmeye hiç niyetleri yoktu. Oğlumun odasında kalmalarına izin vermiştim, tüm gün oradan çıkmadan birbirilerine sokulup oturuyorlardı. Bir ayın sonunda evimizden gittiler biz de bir daha eve tanımadığımız insanları almamaya yemin ettik.

Sabahları Müge Anlı’nın programını izliyorum. Orada genç bir kadın annesinin Taksim de fal baktırdığı bir kadına yardım etmek için evine aldığından bahsedince aklıma bizim Çeçen misafirler geldi. Falcı kadın kaldığı evin kızına kendi kızına da çalıştığı iş yerinde bir görev vermesini rica etmiş. Kız müdürlük yaptığı rent a car firmasına çağırmış falcının kızını ve birkaç gün iş yerine gidip gelen kız, yüklü paranın elinden gelip geçtiği arkadaşına bu para hakkında sorular sormuş. Bir gün onu kendi evine çağırıp öğle yemeği parası istemiş. İşten çıkıp şirketin arabasıyla kıza yemek parası vermeye eve giden kız, kapıyı çaldığında iki erkek onu içeri çekip ve elinden banka kartını ve şifresini alıp kızın elini kolunu bağlamışlar. Kızın patronu müşterisine gitmediğini öğrenince arabanın izini takip edip kızı bulmuş. Ancak gasp eden erkekler yakalanamamış. Aynı erkekler şimdi başka bir kadını kaçırıp işkence edip bankadaki parasını çalmaktan ve kaçırdıklarını kadını işkence ile öldürüp bir bavulun içinde sokağa atmaktan aranıyor. Meğer bu gençler kaçırdıkların kızların paralarını alan suç dosyaları kabarık insanlarmış. Bir de yanlarında onlara yardım eden 14 yaşın evinden kaçıp bunlardan biri tarafından zorla çalıştırılan bir kız var. Bu kız onlarla zorla mı birlikte yoksa kendi isteğiyle mi belli değil. Onların da geçmişi araştırıldığında kızın erkek arkadaşı tarafından şiddete uğradığı bu yüzden çok sık ev değiştirmek zorunda kaldığı öğrenildi.

Rent a car firmasında çalışan kız, annemin arkadaşının kızıydı ondan kötülük geleceğini düşünmedim diyor.

Galiba başımıza gelen kötülükler bildiğimiz kötülük sınırlarının bittiği yerde başımıza geliyor.

Aynı programda bir başka kadın 13 yaşında kaybolan kızını aramak üzere orada bulunuyor. 24 yaşında bir genç telefona bağlanıp kızlarının yanında bir süre kaldığını söyledi. Sonunda anlaşıldı ki 13 yaşındaki kız 24 yaşındaki adama, kocam diyor. Ondan hamile kaldığını evleneceğini kayınvalidesiyle birlikte yaşayacağını anlatmış çevredeki esnafa.

Annesinin evinde yaşarken 18 yaşındaki abisiyle sürekli kavga ederlermiş. 18 yaşındaki ağabey mahallede kardeşi hakkında çok konuşulduğunu o yüzden kavga ettiklerini söylüyor. Telefona bağlanan 24 yaşındaki genç kızın ailesini özellikle annesini hiç sevmediğinden bahsediyor. Seni evine götüreceğim dediğinde kızın kendisinden kaçtığını söylüyor.

Bazı insanlar doğdukları günden itibaren bir hoşnutsuzla dünyaya gelirler. İçime doğdukları çevrenin hep yabancısı gibi hissederler kendilerini. Aileleri onu ne kadar sevdiklerini gösterseler de onlar hiç sevilmediklerine inanırlar. Sevgiyi evlerinin dışında sokakta bulduklarına inanırlar. O yüzden bir sürü çocuk ailesinden kaçıp sokaklarda yaşamayı tercih eder.

13 yaşındaki kızın yanında yaşadığı erkeğin mahallesindeki esnaf kızı anlatırken, onun çok perişan olduğunu, üzerindeki kıyafeti olmadığını, birlikte yaşadığı erkeğin kıyafetleriyle bazen gezdiğini anlattı. Erkeğin kıza yardımcı olduğuna inandığını söyledi. Kızın da erkeğin yanında zorla duruyormuş gibi bir hali yokmuş.
Küçük kızın nerede olduğu hala bilinmiyor. Annesi gözyaşları içinde kızının geri dönmesini istiyor.

Hangi filmde gördüğümü hatırlamıyorum ama bir ana kız diyalogu geliyor aklıma. Genç bir kadın ailesinin bu kadar geleneklerine bağlı, birbirlerine bu kadar yakından bağlı olmalarından sıkıldığını, rahat bırakılmak kendi başına hareket etmek istediğinden bahsediyor.  Annesi kızını kendi istediği bir adamla evlendirmek istiyor genç kadın ise başka bir adama aşık. Annesi kızının isyanı üzerine diyor ki ailenin dışındaki dünyanın öteki olduğunu soğuk olduğunu evdeki aile birliğinin sıcaklığının bu soğukluğu örten battaniyeye benzediğini söylüyor.

Aileler ile çocuklar arasında uzaklık, mesafe olmasının sebebi galiba çocukların yaşadıkları evi benimsememesiyle ilgili. Anne baba çocuklarının varlığını onayladıkları gösteren davranışlarda bulunup onun evin bir parçası olduğunu hissettirmeleri gerekiyor. Çocuklar mutsuz olduklarında, kendilerini suçlu hissettiklerinde güvenle evlerine gelebileceklerini huzur bulacaklarını, kendilerine ait yerin ailelerin yanı olduğunu hissetmeleri gerek. O zaman dışarıda olmayı sevseler bile evlerine kendilerine ait alana mutlaka dönmek isteyeceklerdir. Evde onları sorgulayan cezalandıran değil dinleyen insanlar olduğunu bilmeleri gerekir. İşte o zaman sevgiyi uzak yerlerde aramazlar diye düşünüyorum.

Oğlumla olan ilişkimden yola çıkıp bunları söyleme cesareti buluyorum kendimde. Benim oğlumda dışarıda arkadaşlarıyla zaman geçirmeyi seviyor. Fazla dışarıda kaldığı zaman ona evde olduğunda tamamlandığımızı varlığından huzur duyduğumuzu söylemekten alıkoymuyorum kendimi.

Benim annem, annelik sıfatından dolayı çocuklarına sevgi göstermenin onları şımartmak olduğunu düşünen biriydi. Biz anne ve babamızın nedenini açıklamadığı yasaklar yüzünden bizi ne kadar çok düşündükleri hesabını yapardık. Onları sevgisi bizim hayal gücümüzle sınırlıydı, tahmin etmek zorundaydık. Ben bu döngüyü bilinçsiz olarak kırıp oğluma endişelerimi ve mutluluğumu hep anlatma yoluna gittim.

Çocuklarımıza sevgimizi endişelerimizden daha fazla göstermekten çekinmemeliyiz. Anne baba çocuk konumlarından önce aynı hayatı paylaşan eşit haklara sahip insanlar olarak davranmalıyız.

Güzel günlerde görüşmek dileğimdir.