Hani rahmetli Bülent Ecevit var ya, eski Başbakanlardan!

Hani DSP’nin kurucusu, Rahşan Ecevit’in kocası Bülent Ecevit’ten bahsediyorum!

İşte o Bülent Ecevit var ya eceliyle ölmedi!

Sahi diyorum, Bülent Ecevit eceliyle değil zehirlenerek öldürüldü!

Üstelik onu zehirleyen kişi de şu an Afrika topraklarında bulunan Burkina Faso denilen bir ülkede yaşıyor!

Sakın ola ki Burkina Faso isminden yola çıkarak “Yahu kardeşim bırakın bu işleri bunlar faso fiso işler” diyerek söz konusu iddiam ile dalga geçmeye çalışmayın!

Zira ülke olarak bu ve bu tür iddiaları ortaya atanları ciddiye almayı pek severiz!

Öyle ki akşam haberleri bile “Bakalım bugün kim eceliyle ölmüş kim zehirlenerek ölmüş” diye izleriz!

Kaldı ki iddialar bu kadarla da sınırlı değil!

Örneğin eski Başbakanlardan Adnan Menderes’in idam edilerek öldürüldüğünü sananlar avuçlarını yalarlar!

Zira merhum Adnan Menderes idam edilerek değil elektrikli sandalyeye bağlanarak öldürüldü!

İdam edilmeye götürülürken çekilen resim ise bir göz yanılması!

Erbakan ise havasızlıktan öldü!

Nereden mi biliyorum tüm bunları?

Siz Anayasadan Sorumlu Devlet Bakanı Burhan Kuzu’ya Adnan Kahvecinin öldürüldüğünü nerden bildiğini sordunuz mu peki?

Sormadınız!

O halde tüm bunları nereden bildiğimi değil de tüm bunların nereden aklıma geldiğini anlatayım size!

Özal’ın mezarının açılması, eceliyle değil de zehirlenerek öldürüldüğü iddiası gündemi pek meşgul etmeyince rota TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu tarafından Adnan Kahveci’ye çevrilmişti!

Zaten son yıllarda hep bu tür şeylerle uğraşır olmuştuk!

1993 yılındaki seri ölümlerden yola çıkarak bu sonuca vardığını söyleyen Kuzu “Aynı yıl bu kadar ölüm tesadüf olamaz” demişti!

Peki söz konusu ölümlerden bahsederken kimleri kast etmişti Sayın Kuzu!

Uğur Mumcu suikastı, Adnan Kahvecinin trafik kazası, Eşref Bitlis’in uçağının düşmesi, Sivas katliamı, Binbaşı Cem Ersever’in öldürülmesi…!

Oysa 1990’lı yıllar gerçekten de karanlık yıllardı!

O halde listeye birkaç isim de biz ekleyelim!

Yazar Musa Anter, eski HEP İl Başkanı Vedat Aydın, Öğretmen Sıddık Bilgin, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Gazeteci-yazar Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Cizre’de 1992 yılında Nevruz kutlamalarında yaşamını yitiren gazeteci İzzet Kezer, Savaş Buldan, Behçet Cantürk, Namık Erdoğan, HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ve parti yöneticisi Ebubekir Deniz ve daha birçok isim!

Haydi öyleyse Özal ve Adnan Kahveci’nin peşine düşüp yalancıktan demokrat kesilenler yukarıda isimlerini sıraladığımız yazar, aydın, siyasetçi, öğretmen ve gazetecilerin katillerinin de peşine düşsünler bakalım!

Yoksa bizde iddia zibil gibi!

Daha eski Başbakanlardan Süleyman Demirel’in, 24 Ocak 1980’de “Binaenaleyh, öküzün altında buzağı aramanın manası yoktur” sözünü söyledikten sonra öldüğünü söylemedim!

Kenan Evren’in yaşadığını sananlar da halt etmiş!

İnanmayan ister Kuzu’ya ister Kurt’a kime isterse ona sorsun!