Dikkat ederseniz yurdum toprakları üzerinde kıl tüy dahil her şeyden tahrik olan belirli bir kesim var.

Saç, kaş, göz, burun ağız, çene, boyun, başparmak, badi parmak hepsi bunlar için tahrik sebebi.

Evlenirken “Hastalıkta ve sağlıkta” diye şahitlerin huzurunda “Evet” diyeceksin sonrada “ağır tahrik var” deyip kadınını namazda niyazda, işte güçte, çarşıda pazarda, okulda, işte, güçte, siyasette en arkada tutacaksın.

Haydi kadınla erkekleri ayrı otobüslerde taşıma fikrini bir kenara bırakalım, hatta aynı otobüste fakat ayrı ayrı koltuklarda oturtma planlarını da bir kenara bırakalım şu topuk meselesine ne demeli peki. Mecliste bir milletvekili çekim yapan TV çalışanı bir kadının eteğinin altından topuğu göründüğü için tahrik oluyoruz diyerek dışarı attırmıştı.

Aslına bakılırsa söz konusu belirli kesim için tahrikte belirli bir sınır yok. Dolayısı ile sansürde de sınır yok. Yurdum insanı ekranları başında TV izlerken tahrik olmasın diye neler yapılıyor neler. Saça, başa, kaşa, göze, mini eteğe, tayta falan alışmıştık da TRT işi köprücük kemiğine kadar uzatmış. Buna göre artık TRT’ye çıkmak isteyen kadın sanatçılar, programcılar, haberciler yurdum insanı tahrik olmasın diye köprücük kemiğini kapatacaklar.

Kuşkusuz kadının saçında, kaşında, gözünde ve hatta topuğunda bir güzellik bir cazibe vardır. Bu yüzden birçok türküde, manide, şarkıda sık sık da adı geçmektedir. Örneğin Karacaoğlan’ın zülüf ve göz üzerine söylenmiş “Güzel ne güzel olmuşsun, görülmeyi görülmeyi, siyah zülfün halkalanmış, örülmeyi örülmeyi” diye çok güzel dizesi vardır. Yine “Ela gözlüm ben bu elden gidersem, zülfü perişanım kal melül melül” dizeleri de Karacaoğlan’a aittir. Ve yine topuk üzerine söylenmiş “Urbalar dize kadar, gel yarim bize kadar, sana çorap öreyim, topuktan dize kadar” dizeleri de manilere konu olmuştur. 

Ama doğrusu buya ben bugüne kadar köprücük kemiği üzerine söylenmiş doğru dürüst bir türkü sözü, mani ya da şiir hatırlamıyorum. Siz hiç “Açma köprücük kemiğini yar yellere karşı” diye bir türkü sözü hatırlıyor musunuz? Ya da içinde köprücük kemiği geçen her hangi bir mani hatırlıyor musunuz? Siz “Armut dalda dal yerde, bülbül öter her yerde, aç köprücük kemiğini, öpüşelim her yerde” gibi bir mani biliyor musunuz?    

Demek ki neymiş tahrik mahrik bahaneymiş. Maksat kadına ikinci sınıf muamelesi yapıp bir türlü sahip olamadıkları nefislerine bahaneler üretmekmiş.