Kendinizi ne sanıyorsunuz
imgelem gücünüz kaybolmuş
diğerkâmlıktan nasibini alamamış
makûs talihinizle sürekli yoksullaşırken
gölgenizin peşi sıra sürükleniyorsunuz
en kötü kehanetiniz kâbusa dönüşürken
gördüğü kaçınılmaz sonu ağırdan alıyordu
rol çaldığı mahşeri kalabalıkta yalnızlaşırken
iktidar fahişeleri el pençe divanda durmuştu
fıtratlar ülkesinin kalın harflerle yazılan an’larında tutsaklığını anımsadı
içinde bulunduğu kenefle yüzleşirken
hoyrat bir vurdumduymazlıkla
kanunsuz hükümlere gelmişti
affınıza mağruren
sessiz harfler ülkesinde
sesli sesli ağlarken
dehşete düştü ardından
toprak ayaklarının altından kayarken
hepi topu 1sıkımlık canı kalmıştı
zembereğinden boşalan yay zaman sarkacını salınımsız bırakırken
kötü sonsuzluğu imgelemişti
köle efendiye başkaldırırken
garabet bu ya
soysuzluk panayırında sonsuz şehvetle arzulanan varsıllık
her şeyi olduğu gibi kendini de yok eden suskunluk
gözünün önünde eriyip giden insanlıktan yoksunluk
âdeta mütemmim cüzünüz vicdansızlık
onlar mutlu mesut
şaşkınlıktan küçük dilini yutarken hayâsız
biz’e kalansa
hep açlık
riyasız…
______________________________
Açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yla dayanışma adına…