Beşiktaş, devre arasında bütçeleri ile tartışma yaratan iki transfer gerçekleştirdi, Babel ve Mitroviç. Babel sahadaydı, Mitroviç ise yedekler arasında. Babel, gelirken Olcay’da Trabzon yolunu tuttu. Oğuzhan ve Necip ile birlikte takımın en kıdemlilerinden. 4 sezon 171 maç 35 gol. Sahi Olcay neden gitti? Babel, Olcay’dan daha mı iyi? Yoksa daha az maliyetli mi? Konuşulan rakamlardan hiç öyle anlaşılmıyor. Transfer döneminde Beşiktaş’ın her kuruşunun hesabını tutan bir profil çizen Fikret Orman, ne oldu da hem Babel, hem de Mitroviç’in transferi için böylesi bir maliyetin altına girdi. Feda döneminden sonra kulüp refaha erdi de bizim mi haberimiz yok?

FEDA DİYENLERİN BAŞINDA OLCAY GELİYORDU

Ne garip o dönem futbolcular arasında Feda diyenlerin başında Olcay Şahan geliyordu. Bugün o dönemin görece bitmesiyle ilk vazgeçilen oldu.

Seba’nın taraftar tedrisatından geçmiş olan bizler için 4 sezondur Beşiktaş formasını giyen, takımın cefasını çeken bir oyuncunun apar topar takımdan gönderilmesine bir türlü alışmadı bünyemiz. Olcay’ı beğenmeyebilirsiniz, çok gol kaçırıyor diyebilirsiniz, tekniği yetersiz diyebilirsiniz ancak verdiği mücadeleden şüphe duyamazsınız. Bir takımın şampiyonluğu Olcay, Atiba hatta Tosic gibi sahada yüreğini ortaya koyanların yüzü hürmetinedir. Bu oyuncular o takımın kimliğidir, karakteridir. O oyuncuların devamlılığı, takımınızın futbolcuya verdiği değerin göstergesidir. İlk fırsatta harcayacağınız bir meta değildir oyuncu. Yok, harcıyorum diyorsanız Mario Gomez neden gitti, Sosa neden kalmadı diye sormamalısınız. Zira futbolun endüstrisi, “Bosman kurallarından sonra futbolcuların eli çok güçlendi” diyenlere inat, şükürler olsun ki tek taraflı çalışmıyor.

BEŞİKTAŞ’IN KAPTANI YOK

Evet, hala takım aidiyetinden, forma aşkından yana olan bizler için gönlümüz tıpkı Sivok’ta olduğu gibi Olcay’ın da Beşiktaş forması altında futbolu bırakmasıydı elbet. Unutuyoruz belki ama Beşiktaş Sivok ve Egemen’i gönderdiğinden bu yana hala stoper alıyor. Ve en önemlisi çok uzun zamandır Beşiktaş’ın bir kaptanı yok. Onu da ekleyeyim ayrı bir yazı konusu olarak.

TALİSCA ŞAPKADAN TAVŞAN ÇIKARMAYA DEVAM EDİYOR

Pazartesi akşamı bir transfer daha vardı sahada. Sezonun dokuzuncu haftasında Gençlerbirliği maçında tam da artık takıma ısındı dediğimiz anda sakatlanmıştı Talisca. 80 gün sonra takıma geri döndü ve kaldığı yerden şapkadan tavşan çıkarmaya devam ediyor. Talisca bildiğimiz on numaralardan değil. Oyunu organize etmek, önceliği değil onun. Daha çok skor üretmek derdinde, bunu da vuruş özelliğiyle yapıyor. İlk onbirde oynadığı 8 resmi maçta 7. golünü attı. Durmaya da niyeti yok gibi. Belki sahada az görünüyor ama bir anda istediği pozisyonu buluyor ve işi bitiriyor.

Maçın tempolu başlayacağını ummuştuk. Ne var ki zemin çamurla donmuş olması futbol keyfiyetimiz için önemsiz bir ayrıntı sayılıyor. Bu nedenle belki de fazla eleştiri hakkını bulamıyoruz kendimizde, ancak 70. dakikaya kadar sıkıcı bir maç izledik. Bu dakikaya kadar Talisca’nın ve Oğuzhan’nın bireysel becerisi ile atılan gol dışında organize bir atak izlemedik.

Ancak önemli bir ayrıntı Beşiktaş pozisyon bulmasa da pozisyon da vermedi Osmanlıspor’a. Burada Talisca’nın yetenekleri kadar Atiba’nın ve Tosiç’in gayreti etken oldu. Ayrıca takım savunmasının da hakkını teslim etmek gerekir. Top ne zaman rakibe geçtiyse Osmanlı’ya hızlı hücum şansı vermeden savunmaya gelip yerleştiler dolayısıyla takım savunmasında da açık vermediler. Bu muhtemelen Güneş’in maç öncesi talimatıydı.

KERİM FREİ BU SEZON İLK DEFA OYUNA KATILDI

İkinci yarı bu önlem devam etti. Bu oyun Osmanlı’nın hızlı hücumlarını keserken, Beşiktaş’ın oyunu kontrol altında tutmasını sağladı. Ta ki Quaresma’nın yerine Tolgay girene kadar. Bu dakikadan sonra Beşiktaş oyunu bir derece daha öne taşıdı ve daha tehditkar bir pozisyon aldı rakibi karşısında. Son olarak Kerim Frei’ın oyuna dahil olması ile Beşiktaş, son üç yıldır bize öğrettiği oyun karakterini yeniden hatırlattı. Son on dakika, bu sezon için belki de ilk defa geçtiğimiz sezonları hatırlatan baskın, hızlı ve pas akışkanlığı sağlayan oyun kimliğine büründü Beşiktaş. Bu 10 dakikalık periyotta Kerim Frei’ın sezon başından bu yana oyuna girdikten sonra ilk defa bu kadar oyunun içine girmesi etkendi elbet.