Aldıkları 3 bin liralık maaşın yoksulluk sınırında olduğunu ilan edip, maaş zamlarına tepki gösteren memurlar şehrin en işlek meydanında biraraya geldiler. Protesto gösterisine gelenlerden biri öğretmendi ve sınıfında 80'e yakın çocuk vardı. Oysa bu gösterideki memur sayısı (üniformalı ve sivil polisleri saymazsak) 50'yi ancak geçerdi. Polis sayısı ise belki 100'dü!

Bu protesto şekli yüksek enflasyonun yaşandığı Özal döneminden bu yana uygulandığından artık çok fazla medya ilgisi çekmediğinden çekim için 2-3 gazeteci ve 2 de kameraman gelmişti. (Kameralardan birinin Emniyet veya İstihbarat kamerası olma ihtimali çok yüksekti). Çelişki şurada başlıyordu ki, bu eylemi haberleştirmek için orada bulunan gazetecilerden biri olan yerel gazete muhabiri aldıkları maaşın kendisine yetmediğini öne süren memurların ancak dörtte biri kadar maaş alıyordu. Tabii ki üstüne başına yeni bir elbise alabilecek parası olmadığından takım elbiseleri içindeki memurların karşısında sokak serserisi gibi görünebiliyordu. (Bir vatandaş olarak şu adliyedeki memurun karşısına çıksa “makul şüpheli” olarak görülebilirdi.) Kameraman da aynı durumdaydı, onun omuzlarına fazladan bir de kameranın 4 kiloluk yükü biniyordu. Vizörden bakarken okunan bildiriyi dinlemiyordu, duyduğu bölük pörçük şeyler de içinde isyana neden oluyordu, “Sizin bir aylık sigara masrafınız kadarlık bu maaşla biz ne yapalım?” diye homurdanma gücünü bile kendinde bulamıyordu.

Basın bildirisi okundu, alkışlı protestonun ardından birkaç kişi çıkardıkları bordrolarını yaktı, ateşin etrafını çeviren diğer memurlar da onlara alkışlarla destek vermeye devam etti. Birkaç siyasi olmayan slogan atıldı ve “eylem olaysız dağıldı.”

Belediyenin temizlik işçilerinden Süleyman onlardan sonra ortalığı süpüren asgari ücretli, kölelik koşullarında çalışan taşeron temizlik işçilerinden biriydi. Kölelik koşullarını da taşeronun ne olduğunu da pek bilmiyordu. İlkokuldan mezun olup çalışmaya başlamış, askerlik dönüşü de köylülerinden birinin yardımıyla memurlara önemsiz bir miktar zammı öngören ve kendisinin de oy verdiği iktidar partisine mensup belediye başkanının yönetimindeki bu belediyede temizlik işçisi olarak çalışmaya başlamıştı. Yanmış kağıtları süpürürken, aklında kredi kartı çıkartıp taksitle yeni bir cep telefonu almak vardı.